Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 110 |
Tarih: | 18.06.2017 |
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 485 sıra sayılı Tasarı'nın 66'ncı maddesi üzerine söz aldım. Bu konuda görüşlerimizi bildirmiştik zaten, bugün işkence hakkında konuşmak istiyorum.
Şunu hatırlatmak istiyorum öncelikle: Sizlerin, iktidar partisinin iktidara gelirken özellikle, işkenceye sıfır tolerans iddianızın şu an artık esamisinin bile okunmadığını hatırlatmak istiyorum size. Şu an işkenceyi destekleyen, ne yazık ki bunun önünü açan, işkencecileri koruyan ve buna dair destekleyici anlamda mevzuatın çıkarıldığına şahit oluyoruz, artık o günlerin esamisi bile okunmuyor. Şimdi, Adalet Bakanı gönül rahatlığı içerisinde "Kesinlikle yaklaşımımız işkencenin olmaması yönündedir ve işkence yoktur." diye açıklama yapıyor ama bir yandan da her gün işkence haberlerini alıyoruz. Sizlerin söylemesinden ziyade, mücadelede etkin rol üstlenen kesimleri, kişileri, kurumları kamu ve sivil alanın iş birliği içerisinde mücadeleye teşvik etmesi gerekirken tam aksine, söz söyleyenleri sistem dışı bırakan, işkenceyi belgeleyen kurumları kapatan, işkence haberleri yapan gazetecileri tutuklayan bir yaklaşımınız var ne yazık ki. Hâlâ kişi onuruna ve güvenliğine, insanlık onuruna aykırı derecede en ağır işkenceler ne yazık ki her gün yapılmaya devam ediyor.
Bildiğiniz gibi, Anayasa'da Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu yazılıdır ve iktidar olarak sizler de söylüyorsunuz. Ben de bir vatandaş ve milletvekili olarak Türkiye'nin gerçekten bir hukuk devleti olmasını istiyorum ama isteyerek de söyleyerek de hukuk devleti olunmuyor işte. Oldurmak için bu bütün mekanizmaları, mücadele yöntemlerini hep birlikte hayata geçirmek gerekiyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde Van ilinin Gevaş ilçesinde karakola düzenlenen saldırının ardından 3 kişi gözaltına alındı. Hemen akabinde "Saldırıyı gerçekleştiren 3 teröristi yakaladık." diye haber servis edildi ve hemen sonrasında "Fatih Tezcan" isimli bir hesaptan ağzı, yüzü kan içerisinde, kırılmadık kemiği kalmamış görüntüler yayınlandı; işte, bu görüntüler yayınlandı ve bu görüntülerin Gevaş Emniyet Müdürlüğünde çekildiği bilgisini biliyoruz.
İşkence gören ve terörist diye teşhir edilen bu 3 insan, mantar toplamaya giden köylülerdir. Her kim olursa olsun, terörist veya değil, o kamu görevlileri işkence yapıp yapmamaları gerektiğini bilmiyor mu sizce? Bu fotoğrafın yani bu hesaptan yayınlanan mesajın amacı nedir sizce? Ya da şöyle sorayım: Siz bunun zulüm olduğunu kabul ediyor musunuz? Yoksa "Kanun önünde herkes eşittir." söyleminin bir kesim için aslında eşit değildir muhasebesini mi yapıyorsunuz? Ben şunu sormak istiyorum özellikle: Sizlerin de vicdanında ayrılıyor mu, "Bir kesim için yapılmışsa haktır." gibi bir yaklaşım mı var? Yani o köylüler sadece Kürt oldukları için bu işkenceyi görmüş olabilirler mi? Bunun muhasebesini gerçekten yapabilir miyiz?
Şimdi, bu vatandaşların gözünden bakalım: Hukuk devleti mi, yoksa zulüm devleti mi? Onlar sadece Kürt oldukları için bu zulme maruz kaldıklarını düşünüyorlar mı, düşünmüyorlar mı? Ben size söyleyeyim: Yaşadıkları her gün, devletle karşılaştıkları her gün kendilerine yapılan zulmün aslında bir devlet yaklaşımı olduğunu düşünüyorlar ve sırf Kürt oldukları için bunun reva görüldüğünü düşünüyorlar. Ben "zulüm" "devlet" ve "güvenlik güçleri" sözcüklerini bile yan yana kullandığımda bir kısmınızın öfkelendiğini ve az önceki hatibin yaptığı gibi "haydi oradan" güzellemesini yaptığını görüyorum, farkındayım ama bu insanlar da çok öfkeliler, bunu unutmayın, korkunç bir öfke biriktiriyorsunuz.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Kürtler öfkeli değiller, PKK'cılar öfkeli. Yanınıza çekmeye çalışıyorsunuz.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Ve bu insanlar, şöyle de olabilirdi yani kamuoyu baskısı olmasaydı belki de bırakılmayacaklardı. Şu an adli kontrolle serbest bırakıldılar. O gün öldürülebilirlerdi de. Ailelerin duygusu, yani hayatta kaldıkları için şükreder hâldedirler. Basında takip ettim, Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanının konuyla ilgili bir girişimi olmuş, gerçekten haber başlığını görünce ben sevindim ama içeriği okuduğumda ne yazık ki umduğumu bulamadım. Beklerdim ki Sayın Yeneroğlu "İşkence, insanlığa karşı suçtur." tespitini yapabilseydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) - Bu tespiti yapmamış. İşkence insanlık âlemine, insanlık onuruna aykırı bir suçtur ve zaman aşımı yoktur. Ve biz insanlığı savunuyoruz. İşkence insanlığa karşı suçtur. İnsanlık onuru işkenceyi yenecek. (HDP sıralarından alkışlar)