GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kadın siyasetçilere yönelik siyasi soykırım operasyonlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:108
Tarih:16.06.2017

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben konuşmama başlamadan önce, feminist hareketin öncü isimlerinden olan Şirin Tekeli'yi saygı ve minnetle anıyorum.

Evet, ben de bugün, gündem dışı olmaması gereken, aslında bu Meclisin gündemlerinden biri olması gereken kadınlara yönelik siyasi soykırım operasyonları üzerinde söz almış bulunuyorum.

Evet arkadaşlar, biz üç gün önce Diyarbakır'da Kürt kadın hareketi olarak yani Kürt siyasetçi kadınlar olarak bir araya geldik, bir yol haritası belirlemek istedik. Ancak toplantımız daha başlamadan önce, akşamında Sayın Pervin Buldan 8 Martta yaptığı konuşmalar, yine "Nevroz"da yaptığı konuşmalar nedeniyle Diyarbakır'da gözaltına alındı. Yine, sonraki gün, toplantımızın ikinci gününde Diyarbakır'ın genelinde bir gözaltı furyası oldu ve bunun içerisinde özellikle kadın arkadaşlarımız, o toplantıya gelecek olan kadın arkadaşlarımız vardı.

Biz biliyoruz ki bu gözaltıların, bu operasyonların özellikle bizim kadın toplantımıza denk getirilmiş olması bizim açımızdan bize verilen bir mesajdır, bu mesajı aldık. Diyorlar ki: "Bir araya gelmeyin, hayatın hiçbir alanında olmayın, özellikle siyasette olmayın, özellikle toplumu dönüştürme, değiştirme iddiasında olmayın, bundan vazgeçin. Çünkü biz size bir yol belirliyoruz, bu yoldan gitmek zorundasınız." Biz de buradan, tüm kadın arkadaşlar adına bu mesajı aldığımızı söylüyoruz ve bu mesaja biz, kadın mücadelesini verenler olarak, tarihte binlerce kadının dişiyle, tırnağıyla, emeğiyle bedel vererek, canını vererek, yıllarca cezaevlerinde çürümeyi göze alarak bu noktaya getirdiği mücadeleyi daha ileri taşıyacağımızı buradan cevap olarak söylüyoruz.

Bu arkadaşlarımız içerisinde Sayın Sara Aktaş vardı. Sara Aktaş birkaç ay önce özellikle hedef gösterildi, gözaltına alındı, ev hapsi verildi. Ama her nasılsa ev hapsi yeterli görülmemiş ki evine baskın yapıldı ve tutuklandı, cezaevine konuldu. Daha birkaç gün önce aslında tahliye olmuştu, yaklaşık bir aydır. Bu son operasyonda tekrar gözaltına alındı. Yine, bunların arasında Yüksel Baran, Zeynep Altınkaynak, Ayşe Gökkan... Ayşe Gökkan'ı belki hepiniz hatırlarsınız ama gözaltıyla sindirebileceğiniz bir arkadaşımız değil, özellikle Nusaybin Belediye Başkanıyken Nusaybin'e yapılan duvarlar içinde açlık grevine, ölüm orucuna yatmış bir arkadaşımızdı. Yani bu gözaltılarla, tutuklamalarla sindirebileceğiniz bir insan değildir. Buradan, onun adına da bu mesajı vermek istiyorum. Şahcan Tüner, Necla Nergiz, Sibel Elvan, Nalan Gözden...

Evet, bu iki yıldır, özellikle AKP iktidarının on yedi yıllık politikaları içerisinde sürekli kadın kazanımlarına, kadının verdiği mücadeleye bir saldırı olduğunu biliyoruz ancak bunun en zirve noktası 15 Temmuz darbe girişiminden sonraki uygulamalar oldu. Bu 15 Temmuzdan sonra özellikle onlarca kadın kurumu kapatıldı. Peki, bu kadın kurumları kapatıldıktan sonra gerçekten toplum daha iyi bir noktaya mı geldi? Hayır. Bakın, her açtığınız gazetede, üçüncü sayfalarda maalesef, kadın cinayetlerini görüyoruz, çocuklara yönelik tacizleri, tecavüzleri görüyoruz, cinsel istismarları görüyoruz. Bu dernekler kapatılınca toplum daha iyi bir yere gitmiyor. Aslında toplumun sorunlarını çözen, dediğim gibi, toplumu dönüştüren, değiştiren gücü siz yok edeceğinizi zannediyorsunuz, yok etmişsiniz demeyeceğim çünkü böyle yok olmuyorlar, kadınlar binaların dışında da mücadelelerini yürütmeye devam ediyorlar.

Yine, burada özellikle bu toplantımıza denk getirilen belki ya da denk gelen bir vaka daha vardı ama biz iktidardan tek bir cümle bununla ilgili duymadık. Lice'de bir kadın, panzerin ezmesi sonucunda hayatını kaybetti, 70 yaşında bir kadın. Bugüne kadar iktidar sıralarından tek bir kınama, tek bir üzüntü belirtisi, tek bir başsağlığı dileği duymadık ve bize her defasında, bu panzer kazalarının hepsinin kaza olduğunu söylüyorsunuz. Eğer samimiyseniz bir gün çıkıp şu kürsüden "Tamam, kaza olabilir ama bunun gereğini yapacağız." deyin, üzüntülerinizi bir belirtin ki bu toplum sizin samimiyetinize inansın ve son olarak şunu söylemek istiyorum: Bu, dünyada ve Türkiye'de yürütülen iki çizgi mücadelesidir: Biri tekçilik, kadın düşmanlığı, ekoloji düşmanlığı üzerinde inşa edilmiştir; biri kadın özgürlükçü, yine toplumun bütün farklılıklarını içinde barıştıran, ekolojiyi esas alan bir bakış açısıdır. Biz, işte, o dediğim ikinci bakış açısını savunuyor ve bunun mücadelesini veriyoruz. Gözaltılarla, tutuklamalarla, işkencelerle, katliamlarla bu kadınlara geri adım attıramayacağınızı bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)