| Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 15.06.2017 |
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) - Sayın Başkan ve Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
E tabii, muhalefetteki milletvekili arkadaşların hepsi, ilgili yasalarla muhalefet şerhlerini sözlü olarak dile getirdiler. Hepsine katılmakla beraber Kuveyt'le ilgili bir anımı anlatmak istiyorum.
Bir ay önce Kuveyt'e giderken havaalanında gözaltına alınmıştım ama ertesi gün gitmek nasip oldu. Orada şunu gördüm: Kuveyt'te yer kum, hava çok sıcak; zeytin gördüm, bu zeytinleri nereden getirdiklerini sordum. Dediler ki: "İtalya'dan gemilerle getiriyoruz." Ve çok büyük bir maliyetle o zeytini getirip oraya dikiyorlar. O zeytin de fazlaca orada yaşamıyor yani bir kaç yıl yaşıyor, her üç beş yılda bir bunu tekrar ediyorlar, hem dünyanın parası hem de emeği orada geçiyor. Aynı zamanda yer kum olduğu için hem yerden sıcaklık, aşağısı biliyorsunuz petrol, yukarısı güneş, çim yok, çim hemen kuruyor, plastik çim ekiyorlar.
Tabii, bunu niye anlattım? Az önce sayın hatip de dile getirdi, aslında petroldür, altındır, bunların hepsi yapay, suni ve göreceli zenginliklerdir. Esas zenginlik verimli topraktır; esas zenginlik bizim meralarımızdır, zeytinliklerdir, yeşil alanlarımızdır. Çünkü gördüğünüz gibi, Allah göstermesin, bir savaş durumunda insanlar petrol yiyip içemiyor, insanlar altın yiyip içemiyor; toprağa ihtiyaçları var.
Katar dünyanın en zengin ülkelerinden biri ama iki günde acil gıda yardımı çağrısı yaptılar, hiç beklemediğimiz bir şey. Yani dolayısıyla bizim bu zenginliklerimizi korumamız lazım, artırmamız lazım, eksiltmememiz lazım. Eksiltmekle ilgili yapılan bütün çabalar bu ülkeye, 80 milyon insana zarar vermektir, geleceklerine ipotek koymaktır. Bu zenginlikler bize atalarımızdan miras kaldı, bunu da göz önünde bulundurmamız lazım; bunu korumamız üzerimize vazifedir, borçtur.
Ramazan ayındayız, sürekli iftar yemeklerine şahit oluyoruz. İşte, birçoğu da "Dostlar alışverişte görsün." nevinden maalesef iftar yemekleri. Oysa ki fakirlerin davet edilmesi lazım, fakirlere, yoksullara inilmesi gerekiyor. Bu konuda da bir hadisişerif var, "En kötü yemek, en kötü ziyafet zenginlerin davet edilip de fakirlerin davet edilmediği yemektir." diye buyuruyor Resulullah (AS). Bu ramazan ayında bizim buna dikkat etmemiz gerekiyor.
Etin kilosu 50 lira. Tabii, az önce sebepleri açıklandı, meraların azalması vesaire, bunların hepsi etin kilogram fiyatını artırıyor ama inanın, bu ramazan ayında evine et girmeyen insanlarımız var. Düşünün, bir asgari ücretlinin yevmiyesi 50 lira değil, dolayısıyla 1 kilogram et alabilecek gücü yok. Önümüzde bir bayram var, bunun için biz neler yapıyoruz? Yurttaşlarımıza, vatandaşlarımıza bu konuda nasıl bir imkân sağlayacağız? Bu sorumluluk, arkadaşlar, hepimize ait.
Bununla beraber, yine, bir şeye daha değineceğim. Sur'daki bir iftar yemeğine katılmıştık halkla beraber ama Sur'da katıldığımız iftar mahallesinde elektrik ve su yoktu. Sırf oradaki yurttaşlar o evleri terk etsin diye elektrik ve su bilinçli olarak maalesef verilmiyor. Duvar yazılarını görmüşsünüzdür, "Bu ramazanda elektriğimiz yok, suyumuz yok." diye yazıları hepiniz görmüşsünüzdür. Bunda yine birinci derecede sorumlu elbette ki Meclistir, Meclis bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır.
Yine, Batman'a bağlı Kuyubaşı köyünde DSİ suları kesmiş. Neden? Çünkü vana takmamış. Köylüler "Gelin, vana takın." diyor, DSİ yetkilileri diyor ki: "Vanaları hırsızlar çalmış." Bu yüzden suyu da vermiyorlar. Mısır tarlaları bu gidişle bir hafta içinde kuruyacak. Yani düşünün, DSİ vanaları çaldırıyor, faturayı, zararı halka kesiyor, diyor ki: "Vana olmadığı için suyunuzu bırakmıyoruz." Böyle bir anlayış olabilir mi?
Sayın Bakan, bu konuyla da yakından ilgilenmenizi rica ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslan.