GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:107
Tarih:15.06.2017

ERDAL ATAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar sahiplerinin yasa yapma anlayışı tersten işlediği için, maalesef, torba yasalarla coğrafyamızdaki değişmesi gereken yasaların tümü güçlendirilmeye çalışılıyor, korunması gereken yasalarsa delinmeye çalışılıyor; böyle ters bir tutumu söz konusu mevcut iktidarın. 12 Eylülden kalan yasaların tümü yetersiz görülüyor gelinen aşama içerisinde. Bunlar, KHK'lar ve OHAL maddeleriyle güçlendiriliyor. Onlar yetmiyor, burada da torba yasalar içerisinde işçilere yönelik hak gasbını içeren, biraz, bir parça emekten yana olan ya da geliştirilen, bunun üzerine mücadelelerle geliştirilen, meralara yönelik yani doğamıza, ekolojimize yönelik, ne kadar hak varsa bunların bir bütününe yönelik yoğun bir hak gasbı siyaseti uygulanıyor; nerede antidemokratik yasalar varsa 12 Eylülden kalan, faşist olan, ayrımcı olan, ırkçı olan, bu yasaların tümü de güçlendirilmeye çalışılıyor. Yani askerlerin yetkileri artırılıyor, demokratik alanda muhalefetin sesi kısılmaya çalışılıyor, insanlara yönelik getirilen yeni yasalarla tutuklamalar, saldırılar, baskılar diz boyu, şu an ilerliyor. Ama tersten, sadece bu bir iki hafta içerisinde meralara yönelik, işçi haklarına yönelik -tazminat haklarına yönelik- yine zeytinliklere yönelik, kıyılara yönelik yani her şeye yönelik de bu yasaların tümü, maalesef, halkların zararına bir şekilde geliştirilmeye çalışılıyor.

Bugün iktidarın değiştirmek istemediği yasalar sonucunda bu ülkedeki milletvekilleri içeride; dün, birisi daha yine aynı şekilde tutuklanarak içeri atıldı. Ondan önceki süreçte gazeteciler, aydınlar, bu ülkedeki akademisyenler, bunların bir bütünü muhalefetle birlikte susturulmaya çalışılıyor. Bir yıldır bu ülkede KHK ve OHAL'lerle ülkedeki demokrasi güçleri susturuluyor. "12 Eylülü değiştireceğim." diyen güçler maalesef, onu daha da güçlendirerek devam ettirmeye çalışmaktadırlar.

Bunun yanında, dediğim gibi, halkın ortak değerleri olan, aslında bu ülkenin ekonomisini ve geleceğini de garanti altına alan bütün noktalara yönelik ise yandaşlara, bir şekilde tanıdık işverenlere, sermaye kesimlerine peşkeş çekecek yasalar torbaların içine doldurularak önümüze getirilmiş durumda. Bir tanesi de, maalesef, halka ait olan kıyı şeritlerinin oralara çivi çakılmayacak, halkın tümü bunların tümünü ortak değerlendirecek; burada en küçük bir engel, çukur, yapı, herhangi bir inşaat yapılmayarak insanların burada eşit koşullarda yararlanmasını sağlayan yasaların tümü getirilen bu tasarıyla... Şimdi de Trabzon'da, Zonguldak'ta, diğer yerde herhangi bir işletmenin veya bir sermayedarın cebini doldurmak için, hatta bir de orada ihtiyaç olmamasına rağmen, böyle bir değerlendirmeyle maalesef Bakanlar Kurulu kararıyla bu meseleyi geçirerek... Bundan sonraki süreçte de kıyılarımızda yarın bir gün İstanbul'daki isteyecek, İzmir'deki isteyecek, Antalya'daki isteyecek, bunların bir bütünü isteyerek Bakanlar Kurulu da elde etmiş olduğu bu yasayla kıyılarımızda yani 8.500 kilometre olan bu kıyılarımızın tümünde, oradaki tabiatın tümünü halkın ortak değerlerini, oradaki doğal zenginliklerin tümünü tahrip ederek oralara işletmeler, işte ihtiyaç dışı olan hastaneler ve benzerlerini yapacaklar.

Zonguldak'taki mesele de gerçekten ihtiyaç olmuş olsa olur. Yani asıl yapılmak istenen kesinlikle Zonguldaklının sağlık ihtiyacını gidermek filan değil çünkü Zonguldak'taki Tabip Odasının yaptığı açıklamaya göre oradaki hastaneler yeterli. Varsa eksiklik, elde var olan, işte Bakanlar Kurulu bu ortaklaşa yapmış olduğu, kamu-özelle yapmış olduğu bütün bu değerleri yani o paranın tümünü oradaki hastanelerin zenginleştirilmesi, varsa eksikliklerin giderilmesi üzerine kullanabilir; hastanelerin alanlarını, koşullarını genişletebilir ama durum o değil. Bu yasayı geçirerek, "Orada ihtiyaç var." diyerek, Bakanlar Kurulunun eline böyle bir yasa geçirip kıyılarda bundan sonraki süreçte nerede iyi bir alan varsa bunların tümünü beleş bir şekilde... Çünkü gidip parayla yer almak yerine; belediyelerle, oradaki valiliklerle anlaşarak bu meseleyi çözmek beleş olan halkın meralarını, kıyılarını, zeytinliklerini bir şekilde sömürmeye, küçük birkaç tane işletmeye sunmaya çalışmaktadırlar. Bu tamamen yandaş siyasetidir, sermaye yanlısı bir tutumdur; çevre yanlısı değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERDAL ATAŞ (Devamla) - Bu, ülkemizin coğrafyasındaki halkların da değerlerini tahrif etmektir. Hükûmet bir an önce bu tutumdan vazgeçmeli ve bu yasayı geri çekmelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ataş.