Konu: | Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 106 |
Tarih: | 14.06.2017 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 485 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 16'ncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, torba yasalar, her şeyi söylemenin fakat hiçbir şey yapmamanın birer aracı olarak kullanılmaya devam ediyor. Yine, böyle bir torba yasayla karşı karşıyayız. Birçok farklı alanı ilgilendiren konuların tek bir torbaya atıldığı fakat ciddi olarak çözüm üretilmediği bir anlayış söz konusudur. Türkiye'nin sorunları düşünüldüğünde en kritik sorunun eğitim alanı olduğu görülmektedir. AKP'nin on beş yıllık iktidarı süresince bu alan birer deneme tahtasına dönüştürülerek sağlıklı bir eğitim sistemi oluşturulamamıştır.
16'ncı maddeye bakıldığı zaman, hedeflenen, organize sanayi bölgelerinde kurulacak meslek yüksekokullarında öğrenim gören öğrenciler için söz konusu kurumlara aktarılmak üzere eğitim ödeneği verilmesidir. AKP hükûmetleri döneminde mesleki teknik eğitim alanında yapılan değişikliklerin tamamı sermayenin çıkarlarına göre düzenlenmektedir. Meslek okullarıyla üretim ilişkileri ve bu ilişkilerin yarattığı sömürü düzeni yeniden yaratılmaktır. Bu yasada mesleki eğitime ilişkin planlanan düzenlemeler bu sömürünün daha da derinleşmesine neden olacaktır.
Hükûmetin bu değişiklikteki temel savı, ara eleman ihtiyacını gidermeye dönük düzenleme olarak lanse edilmektedir. Mesleki eğitim bir bütün olarak değerlendirildiği zaman Türkiye'de ara eleman ihtiyacı vardır ama temel sorun, genç işsizliği, istihdam sorunu olarak görünmektedir.
TÜİK'in 2017 Şubat ayı iş gücü, istihdam raporuna bakıldığı zaman sorun daha da net bir biçimde görülmektedir. 2017 verilerine göre 15-24 yaş arası genç nüfusun yüzde 24'ü ne eğitim alanında ne de istihdam alanında yer alamamaktadır. Bu durum katma değeri yüksek, genç ve dinamik bir kesimin, üretimin ya da eğitimin hiçbir alanında olmadığını göstermektedir. Yani "genç nüfus" olarak adlandırdığımız kesimden her 4 gencimizden 1'i hem eğitim alanında hem de istihdam alanında olamamıştır, iktidar partisi bu husus hakkında hiçbir şey yapmamıştır. Bu kadar önemli bir hususun gözden kaçıyor olması ciddi anlamda endişe vericidir. Bu durum bir çözüme kavuşturulamamışken Hükûmetin "ara eleman ihtiyacı" adı altında yoksul çocukları gönderdiği mesleki ve teknik öğretim alanlarından mezun olan çoğu gencimiz de iş bulamamaktadır. Genç nüfusun hem istihdam hem de eğitim alanında olmuyor olması, eğitim alanında olanların da büyük bir çoğunluğunun kendi mesleki alanının dışında çalışıyor olması ya da iş bulamıyor olması var olan politikaların yetersizliğini gözler önüne sermektedir.
Bu yasayla meslek yüksekokullarının sanayi bölgelerine yönlendirilmesiyle, hâlihazırda üniversite yaşamını sınırlı bir şekilde teneffüs eden dezavantajlı konumdaki öğrenciler tümden bu atmosferden koparılarak sanayilerde birer çalışana dönüşecektir. Kalifiye ara eleman ihtiyacını küçük yaşta çocukları mesleki eğitime yönlendirerek ya da sanayi bölgelerinde kurulmuş meslek yüksekokullarına göndererek çözmek mümkün değildir. Bu sorunu büyük oranda çözen gelişmiş ülkeler, mesleki eğitime yönlendirme yaşını gittikçe yükseltmekte ve bireylerin istekleri doğrultusunda hareket etmektedir. Türkiye'de ise 13-14 yaşında "Veriyoruz eline torna, ister çalışa ister çalışmaya." mantığı yürütülmektedir.
Yapılan bilimsel araştırmalar, kalite ve niteliğin bireyin kendisini tam olarak keşfetmesi, ilgi ve isteklerinin farkına varması ve hangi alanda üretime katkı sunacağını kendi kararıyla alması sonucu oluştuğunu, bu anlamda yönlendirme yerine 20'li yaşlara kadar genel ve bütüncül eğitimin verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Öğrenciyi bir çalışana ve nesneye indirgeyen bu tür düzenlemelerden bir an önce vazgeçilmelidir. İktidar yetkililerinin çıkıp "Şu kadar akıllı tahta, bu kadar akıllı tahta aldık." beyanatlarına benim yanıtım: Bu memleketin akıllı tahtalara değil, akıllı insanlara ihtiyacı vardır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)