GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Katar Topraklarında Türk Kuvvetlerinin Konuşlandırılmasına İlişkin Uygulama Anlaşması ile Anlaşmanın Tadili Hakkında Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:07.06.2017

HDP GRUBU ADINA ZİYA PİR (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu akşam herhâlde en rahat konuşan parti, en rahat konuşan grup bizim grubumuzdur çünkü biz bu tür anlaşmalara, silahlanmaya ilkesel olarak karşı olan bir partiyiz. Biraz önce sayın grup başkan vekilleri bazı anlaşmalarda grup şerhimizin olmadığını söyledi. Oysa biz Komisyonun ilk toplantısında bütün askerî anlaşmalara şerh koyduğumuzu belirtmiştik ama teker teker koymadık, doğrudur. Ve özellikle HDP olarak biz kriz bölgelerine bırakın silah verilmesini, herhangi bir askerî anlaşma yapılmasına karşı olan bir partiyiz. Özellikle de bu bölgelerde diktatörler, otokratlar ya da kendi halkına zulmeden zalim yönetimler varsa onlarla askerî iş birliği asla yapılmamalıdır.

Şimdi, ne oldu son günlerde, bir ona bakalım. Şöyle bir on gündür aslında basında o bölgede bir kriz vardı, bir savaş basın üzerinden yürütülüyordu. İki, üç gün önce de onlarca yıldır El Kaide gibi örgütlere fikir babalığı yapan, onlara finans desteği sunan Suudi Arabistan, yanına daha önce kendine bağladığı birkaç ülkeyi de alarak Katar'ı kuşattı. Şu anda âdeta bir savaş yaşanıyor orada, sadece tank, top eksik, onun dışında savaşın bütün kriterleri yerine getirilmiş durumdadır.

Suçlamalar nedir? Katar'a yönlendirilen suçlamalar şunlar: Özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da İhvan ve dolayısıyla Hamas, El Nusra, IŞİD gibi terör gruplarına destek sunması -bu arada bugün konuşmalarda kaçırdım, hiçbir konuşmacı buna değinmedi- aynı zamanda da son yıllarda Suriye'deki cihatçı terörist gruplara 3 milyar dolar civarında yardım ve destek sunmasıdır. Bu desteklerin çekilmesi şu anda isteniyor.

Şöyle bir bakalım, Suriye hangi devletleri yanına alabilmiş, onlarla ilgili bir iki cümle söyleyince neden öyle bir blokun olduğu da ortaya çıkacaktır. Hepimiz biliyoruz, orada asıl olan, bir mezhep çatışması yaratmak istiyor birileri, öyle diyelim ve burada iki blok var. Bir, İran Şii bloku var, bir de yine o bölgede İran'a karşı savaşan, kendi hegemonyasını kurmak isteyen Sünni Suudi Arabistan devleti var. Asıl bu iki blok arasında bir mezhep çatışması yaratılmak isteniyor. Bakalım, Suudi Arabistan bizim açımızdan nedir, neyi destekliyor? İran düşmanlığının yanında İhvan dolayısıyla Hamas düşmanlığını destekliyor. Haritadan bakıyorum hiçbirini unutmamak için; Suudi Arabistan'ın hemen batısında Mısır var. Mısır biliyorsunuz bir diktatörlük, Sisi diktatör olarak geldi; şu anda ve önceden diktatör olarak gelirken Suudi Arabistan'ın maddi desteğiyle geldi ve İhvan düşmanlığı onlarda da var. Dolayısıyla, Suudi Arabistan'a bağımlıdır. Biraz daha batıda Libya var. Libya'da küçük Sisi... Daha doğrusu şöyle anlatalım: Libya'da üç bölge var, şu anda üç tane iktidar var, en doğudakine "küçük Sisi" diyebiliriz. Sisi her zaman onu desteklemiş, maddi destek vermiş ve onlar, o bölgede Katar'ın daha önce ve bugünlerde desteklemiş olduğu cihatçı gruplara karşı savaşıyor. Dolayısıyla, Mısır'ın yanında, Suudi Arabistan'ın yanında Katar'ın karşısında olması gerekiyor. Gidelim güneye, Yemen... Yemen'de -biraz önce, benden önceki hatip anlattı- yine Suudi Arabistan, Katar ve bir ülke daha bir "allianz", Sünni bir "allianz" kurdu ve oradaki o bölgeyi yerle bir etti -işte, birilerini korumak için falan filan, bunları çok uzatmaya gerek yok- ve onları da Katar düşmanlığı üzerinden yanına almaya çalışıyor. Gidelim, Bahreyn var. Bahreyn Yemen'den çok farklı değil, Bahreyn'in nüfus çoğunluğu Şii'dir ve bir kısım İranlı orayı hâlâ kendi toprakları olarak görmek istiyor ama oradaki iktidar ailesi Sünni'dir. Biliyorsunuz, orada Arap Baharı'nda bir kalkışma oldu ve Suudi Arabistan gitti, onları yerle bir etti, tanklarıyla ezip geçti. Dolayısıyla, Suudi Arabistan'ın yanında olma durumunda.

Türkiye'yi biraz sonra konuşalım -siz benden daha iyi biliyorsunuz- soracağım yani "Türkiye'nin rolü ne olacak burada?" diye, onu da biraz sonra sorabiliriz.

Şimdi, açıklanan nedenler bunlar. İşte, Katar'ın desteklediği gruplar. O gruplardan elini çekeceksin.

Dün Sayın Cumhurbaşkanının "Orada bir oyun oynanıyor ama oyunun arkasında kimler var henüz bilmiyoruz." gibi, ben öyle bir açıklamasını duydum. Belki bugün farklı bir açıklama yapmıştır. Şimdi, oradan kastettiği muhtemelen şudur: Daha önce biliyorsunuz, Rusya Katar'ın resmî haber ajansına bir siber saldırıda bulundu. Orada çıkan muhtemelen "fake" haberler bu olayları tetikledi. Belki onu kastediyordur ama Putin'le arayı bozmamak için "Arkasında kim var bilmiyoruz." diye ikinci cümleyi ekledi. Ama, asıl oyunu biz hep birlikte izledik değerli arkadaşlar birkaç hafta önce Trump oraya gittiğinde. Bu oyun bıçak ya da kılıç oyunudur. Hep birlikte izledik, bu kılıç oyununu -önündekini, arkasındaki, yanındaki gördük- kimin oynadığı belli. Yine, Türkiye'nin sayın dostu Suudi Arabistan Kralı Selman ile dost olmak istediği Trump, onlar bu oyunu oynadı, her şey açık saçık ortada. Çok fazla o konular üzerine düşünmeye gerek yok.

"Trumpoloji" diye bir sistem var şimdi. Geliyor, orada bir şeyler anlatıyor Trump, daha sonra gidiyor farklı bir "tweet" atıyor, ondan sonra tekrar dün akşam Selman'ı arayıp olayı tekrar düzeltmeye çalışıyor. Yani orada olanları, tam olarak ne oynanıyor, ne bitiyor biz görüyoruz ama iktidar partisi herhâlde görmüyor. Elbette Sayın Cumhurbaşkanı, sizin Genel Başkanınız şunu biliyordur: IŞİD'e karşı hava harekâtını başlatmak isterken İngiltere ve kendi Parlamentosundan izin almak istediği zaman orada bir parti dedi ki "Biz bu izni vereceğiz ama terörün finansmanlığını araştıralım." Bu araştırma yapıldı değerli arkadaşlar, yapıldı, bir buçuk senedir bu araştırma açıklanmıyor. Ama biz, İngiltere kulislerinden haberler alıyoruz, kimlerin kimi ne kadar desteklediği aşağı yukarı belli. Belki İngiltere'de son zamanlarda artan bu saldırıları oraya bağlayabiliriz ama Katar'ın, Suudi Arabistan'ın ve onların -daha kuzeydeki diyelim- dostlarının neler yaptığı, o İngiltere'deki araştırmada yazıyor. Bu, ileride karşımıza çıkacaktır.

Şimdi ne olmalı, ne yapmalıyız? Biz, Türkiye olarak kimin yanında yer alacağız, kime izah edeceğiz? Bütün dünyanın terörist olarak ilan ettiği İhvan ve dolayısıyla Hamas'ın yanında mı yer alacağız, yani Katar'ın yanında mı yer alacağız, yoksa Suudi Arabistan'ın mı? Bana göre al birini vur öbürüne; ikisi de diktatördür, ikisinin de yıkılması, demokratik sistemlerin getirilmesi gerekiyor. Ama Türkiye olarak o konularda yani silah götürmek, askerî iş birliği götürmek yerine belki biraz demokrasi götürürüz, demokrasi iş birliği götürürüz diyeceğim ama kendi ülkenizde bunu yapmıyorsunuz. Burada, bir...

Bakın, şu Meclis Anayasa'yı yapıyor ve Anayasa'nın 15'inci maddesine göre... Balbay kararı ortada, diyor ki: "Milletvekilleri tutuklu yargılanamaz."

Biz buradan Sayın Başkana defalarca söyledik: "Bu konuda bir açıklama yapın." Diyor ki: "Yargı süreci, ben açıklama yapamam."

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizin yapmış olduğunuz Anayasa'yı yargı çiğniyor ve sizin ağzınızdan bir laf çıkmıyor. Bu da sizin ayıbınız.

Hepinize teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)