| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 07.06.2017 |
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Benden önceki hatibin kaldığı yerden devam ederek konuşmama başlamak istiyorum. "Henüz bu konuda bıçak kemiğe dayanmış değil." dedi değerli hatip. Bugün Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun sunduğu bu araştırma önergesiyle ilgili bir çalışma yapsaydınız bıçağın kemiğe çoktan dayandığını fark etmiş olurdunuz. 214 milyar TL israf, 214 milyar lira. Şimdi, Türkiye'de bir kesim devriiktidarınızda israf için yarışıyor, Türkiye'deki geniş bir kesim de çöplükten ekmek ve aş arayışında. Türkiye'deki milyonlarca emekli, milyonlarca asgari ücretli çalışan açlık sınırı altında yaşıyor. AKP Gruba adına konuşan değerli hatip de diyor ki: "Henüz bıçak kemiğe dayanmış değil." Bıçak kemiğe dayanmadıysa bu yaşadığımız tablo nedir? Bunun bir izahını yapmak lazım.
Değerli AKP milletvekilleri, ramazan ayı münasebetiyle bir hatırlatma yaparak devam etmek istiyorum. İsraf haram, iktisat sünnet; bunu hatırlatmak istiyorum. İsrafı açık olarak Kur'an'ı Kerim'de haram olarak tanımlamış, Yüce Allah. Ancak siz bunun ya farkında değilsiniz ya da çok önemli bir mesele olarak görmüyorsunuz. Sayın milletvekilleri, israf konusu aslında bütün dünyanın meselesi, bütün dünyada tartışılıyor. İsrafın önüne geçmek için Batılı ülkeler yasal düzenlemeler yapmaya başladı. Ama bu konuda sizden hiçbir hareket yok ve şunu da üzülerek söylüyorum: Türkiye'de israf her geçen gün artıyor. Devriiktidarınızda israf her geçen gün artıyor.
Mesela benden önce konuşan hatiplerin girmediği bir konuya girmek istiyorum ben; kamudaki israf meselesi. Bakın, belediyeler, il özel idareleri, kamu kuruluşları hizmet alımı yoluyla israfın hızlı bir şekilde önünü açıyorlar. Bilmiyorum ilginizi çekiyor mu? Turizm sektöründe ciddi bir israf söz konusu. Bu konuya el atmamız lazım. Her şey dâhil sistemine bir sınırlama getirmek lazım. İsrafla ilgili ciddi bir denetim getirmek lazım. Tabii "israf" deyince şu kamudaki israfı biraz daha açalım. İmam-cemaat ilişkisi gibi. Kamu yöneticileri, ülkemizi yönetenler israf konusunda herhangi bir kaygı duymadıkları için maalesef Türkiye'de israfın hızlı bir şekilde arttığını görüyoruz. Mesela hoşunuza gitmeyecek biliyorum ama şu saraydaki israf konusunu konuşmamız lazım. Türkiye'de iki tane ordu var; birincisi millî ordu, biri sarayın ordusu. Koruma ordusundan bahsediyorum. Sayın milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanının gittiği her yere ne kadar harcama yapılıyor biliyor musunuz, kaç kişiyle gittiğini hiç takip ettiniz mi, kaç araçla gittiğini hiç takip ettiniz mi? Koruma ordusuyla gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanının sarayda oturduğu her gün Türkiye Cumhuriyeti için en büyük tasarruf. Kaç bin kişiyle gidiyor, bir baktınız mı buna? İsrafın en büyüğü sarayda yapılıyor Türkiye'de. Tabii, saraydaki bu israfı gören belediyeler, il özel idareleri, kamu kuruluşları, onlar da maalesef geri kalmıyorlar. Türkiye'de 130 bin makam aracı var değerli milletvekilleri. Herhâlde bunun birkaç bini saraya aittir, onun da altını çizmek lazım ama 130 bin makam aracı var. İlçelerde müdürlerin makam araçları var. Evi ile müdürlük arasındaki mesafe 200 metre, makam aracıyla gidiyor. Bundan daha büyük israf olur mu sayın milletvekilleri?
Sayın milletvekilleri, tabii, Türkiye'de kamudaki israfı biz net olarak da ölçümleyemiyoruz. Niye ölçümleyemiyoruz? Sayıştay denen bir yüksek mahkeme var, sadece adı var, devriiktidarınızda her geçen gün işlevsiz hâle getirdiniz, Sayıştay artık kamuda denetim yapamaz hâle geldi, yaptırılamaz hâle geldi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kapatalım.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Dolayısıyla artık kamudaki israfın boyutlarını inceleyen tarafsız ve bağımsız bir makam olmadığı için anlayamıyoruz bile, ortaya bile çıkartamıyoruz. O anlamda bu bölümle ilgili şunu açıklıkla söylemeliyim: Kamuda israf bitmediği sürece Türkiye'de israf da bitmez. (CHP sıralarından alkışlar) Kamuda israfın bitmesi lazım ama kamuda israfı tabii, Sayın Cumhurbaşkanının makam aracını Güney Amerika'ya uçakla taşımakla bitiremeyiz diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, ben bu konunun çok ilginizi çekmediğini düşünüyorum, bu konuyla ilgili söyleyeceklerim bunlar. MHP sözcüsü az önce güzel bir şey söyledi "Ya, bir muhalefet partisinin de bir önerisini kabul edin." dedi. Bakın, MHP Grubu size çok kritik konularda çok yardımcı oldu yakın zamanda, biraz vefalı olun.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Olmazlar, olmazlar.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Biraz vefalı olun, en azından bu konuda bu talebi geri çevirmeyin, 214 milyar TL'den bahsediyoruz, eski parayla katrilyon lira, biraz vicdana gelin şu mübarek günde, bari buna "evet" deyin; araştıralım, yasal önlemleri alalım. Bu konuda ben size çağrıda bulunuyorum çok umutlu olmamakla birlikte ama ilginizi çekecek başka bir konuya girmek istiyorum bu vesileyle, FETÖ'yle mücadele süreci, daha doğrusu, FETÖ'yle mücadele etmeme süreci. Yaşanan tiyatroyu hepimiz görüyoruz.
Sayın milletvekilleri, AKP Grubuna söylüyorum, siz ya kandırılmaya devam ediyorsunuz ya da hiç kandırılmadınız, milleti yıllardır kandırıyorsunuz. Ya, böyle mücadele mi olur FETÖ'yle? Şimdi, bu askerler yargılanıyor, darbeciler değil mi? Darbeciler bile ifadelerinde şunu söylüyor: "Kardeşim, tamam, biz darbeyi yaptık da askerî kanat biziz de bunun sivil kanadı nerede?" Yurtta sulh konseyinin sivil kanadı, siyasi ayağı nerede, bu sorunun cevabı bulunamadı. Sonra bizim Genel Başkanımız çıkıyor "Kontrollü darbe miydi bu darbe girişimi?" diye sorduğunda tüyleriniz diken diken oluyor. Dünyanın neresinde siyasi ayağı olmadan bir darbe girişimi yapılmış, var mı bunun bir örneği?
Şimdi, darbeden sonra bir grup milletvekili Sayın Fikri Işık'la görüştük, bize dedi ki: "Eğer darbe gerçekleşseydi müsteşar olacak belli, genel müdür olacak belli -hatta birkaç tane de isim verdi- darbeyi yapan askerler belli." Peki, ama bu darbe başarılı olsaydı kimler bakan olacaktı, kimler başbakan olacaktı, kim cumhurbaşkanı olacaktı bu ülkede? Bu niye belli değil? Var elinizde bu bilgiler ama açıklamıyorsunuz; açıklamıyorsunuz, muhtemelen ucu size dokunacak diye açıklamıyorsunuz. Bakın, bu süreç öyle bir hâle geldi ki FETÖ'yle mücadeleden çıktı tamamen. Bir, gerçekten FETÖ'nün kandırdıklarıyla mücadeleye döndü. İkincisi de muhaliflerle mücadeleye döndü.
FETÖ'nün gerçekten kandırdığı kimler, isterseniz bir kafa yoralım buna. Ben, FETÖ'nün yapısını bilmeden, iyi niyetli insanlardan oluştuğunu düşünerek kurban bağışı yapan insanların gerçekten kandırıldığını düşünüyorum. Bunların bankasına para yatıranların önemli bir kısmının gerçekten kandırıldığını düşünüyorum. Bunların okullarına çocuklarını gönderenlerin gerçekten kandırıldığını düşünüyorum. Peki, okullarına çocuk gönderdi, bankasına para yatırdı, bunlar FETÖ'cü de bu bankanın açılma iznini verenlerin, bu okulların açılma iznini verenlerin FETÖ'yle hiçbir alakası yok mu? Onlar FETÖ'yle mücadele ediyor, diğerleri FETÖ'cü oldu. Bunun izahı yok.
Bakın, artık öyle bir akıl tutulması yaşıyoruz ki FETÖ'ye 2010 yılında "FETÖ" diyen gazeteye, Sözcü gazetesine operasyon yapıyorsunuz FETÖ'yle bağlantılı diye. Kadri Gürsel tutuklanıyor, tutuklanma gerekçesi ne? Telefonunda byLock yüklü olanlarla irtibat kurmuş. Bundan dolayı tutuklanıyor.
Sayın milletvekilleri, milyonlarca vatandaş, bu tutuklama gerekçesiyse tutuklanmayla karşı karşıya çünkü milyonlarca vatandaş sizleri arıyor. Biz biliyoruz ki -herkes biliyor- sizin içinizde telefonunda byLock yüklü olanlar var. Eğer bu tutuklama gerekçesiyse milyonlarca vatandaş tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya. Ben bu gerekçeyi gördükten sonra -içinizde çok sevdiğim AKP milletvekilleri var ama- korkudan hiçbirinizi arayamaz hâle geldim çünkü telefonunda byLock olanla irtibat kurmak, aramak, konuşmak tutuklama gerekçesiyse artık bundan sonra başımıza Türkiye'de neler gelir bilinmez. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilgili size bir ipucu vereyim.
BAŞKAN - Sayın Özcan, bakın, bütün milletvekillerini itham ediyorsunuz.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Tamam. Başka bir konuya geliyorum.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Bu ne saygısızlık!
BAŞKAN - Bildiğiniz isim varsa açıklayın yoksa da böyle bütün herkesi itham edecek durumda değilsiniz, kusura bakmayın.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, siyasi ayakla ilgili size bir ipucu vereyim: Bakın "Siyasi ayağı sorgulayalım." diyoruz, ya çıkıp deyin ki: "Siyasi ayak yok bu işin içinde." ya da söylediklerimize kulak verin.
Bakın, damatlar konuşmaya başladı Türkiye'de. Bülent Arınç'ın damadı... Bülent Arınç kim? Bu partinin kurucusu. Bülent Arınç'ın damadı gözaltına alındı, "Nasıl girdin bu yapıya?" diyorlar, diyor ki: "Kayınpederim telkinde bulundu bana."
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Yok, yok, öyle bir şey yok.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Siz siyasi ayağı arıyorsunuz, değil mi?
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Yok, yok, Özcan Bey, öyle bir şey söylemedi.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Niye o zaman Bülent Arınç'ın üzerine gidemiyorsunuz? Bakın, damatlar eğer itirafçı olmaya başladıysa burada büyük tehlike var demektir.
Sürem bitiyor, bir dakika verecek misiniz Sayın Başkan? Tamamlamak istiyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın siz, tamamlayın.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bakın, damat daha ne desin? Damat açıkça söylüyor "Kayınpederim telkinde bulundu, 'Bunlara yanaş.' dedi." diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Kimdir peki?
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Yok öyle bir şey kardeşim, yok, yok.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bu ifadelerin hepsi basına yansıdı, herkes bunu okuyabilir.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Herkes hür aklıyla....
BAŞKAN - Bir dakika verdim, tamamlayın.
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, vallahi, ben damadın yalancısıyım. Bir damat daha fazla ne söylesin kayınpederiyle ilgili?
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Nerede söyledi?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Bir damat sorgu ifadesinde diyor ki: "Kayınpederim telkinde bulundu bana bu yapıya yanaşmam için." Kayınpeder nerede? Kayınpeder dışarıda. AKP nerede? Siyasi ayağın üzerine gidiyor.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Aklı yok muymuş onun?
TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkadaşlar, yapmayın, ya siyasi ayağın üzerine adam gibi gidin ya da çıkın deyin ki: "Bu darbe girişiminin arkasında siyasi ayak yoktur." Bunu söylerseniz size kargalar bile gülecek, kendi vicdanlarınızda bile kendinizi aklayamayacaksınız. Böyle bir mücadele anlayışı olmaz, tekrar ediyorum.
Ha, bundan sonra şu çağrıda da bulunayım: Damatlara dikkat. Herkes yurt dışına falan giderken damadını yanında götürsün. Benim tavsiyem bu.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)