| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 30.05.2017 |
İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yapılan kamulaştırmayla ilgili HDP Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Binlerce yıldır Kürtlerin yaşadığı, Yukarı Mezopotamya'nın en önemli kentlerinden biri olan Diyarbakır'ın tarihi, kültürü, ticareti ve doğayı buluşturan en eski yerleşim alanı, kent merkezinde bulunan Sur ilçesidir.
Yedi bin yıllık tarihî Diyarbakır Kalesi'ni çevreleyen ve ilçeye ismini veren surlar, Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun, en geniş savunma duvarı olma özelliğiyle küresel ölçekte öneme sahiptir. Kaleyi koruyan iç ve dış surların üzerinde yer alan oyma yazıt ve motifler ise 30'a yakın uygarlığın izlerini taşımaktadır. Büyük oranda varlığını koruyarak günümüze kadar ulaşan surların üzerinde kimisi zaman içinde yok olmuş, kimisi dönemin mülki idare amirleri emriyle yıkılmış 101 burç ve dışarıya açılan 8 kapısı bulunmaktadır.
2015 Temmuz ayında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne giren Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçelerinin tampon bölgesi yani Dünya Kültür Mirası yönetim alanı içerisine giren ve mevcutta zaten kentsel sit alanı olan Suriçi bölgesi toplamda 160 hektar olup yaklaşık 140 hektarının kamulaştırılması yapılmaktadır. Ayrıca Suriçi'nde toplamda 7.714 adet parsel bulunmakta ve bunun yaklaşık 6.300'ü Bakanlar Kurulu kararıyla kamulaştırılacak parseller içerisinde bulunmaktadır. Bu toplam, parsellerin yüzde 82'sine tekabül etmektedir. Geriye kalan yüzde 18'lik kısım ise zaten TOKİ tarafından kentsel dönüşüm kapsamında kamulaştırılan bazı alanları kapsamaktadır. Bu durum, Bakanlar Kurulu kararıyla Suriçi'nin tamamına el koyma kararı olduğunu göstermektedir.
Öte yandan, mülklerine el konulan halka ve kamu kurumlarına, azınlık vakıflarına, ilgili meslek odalarına, sivil toplum örgütlerine ve el konulan kamusal alanlardan hizmet gören vatandaşlara hiçbir suretle sorulmadan, demokratik ve katılımcı bir anlayış gözardı edilerek katı merkeziyetçi bir yaklaşımla bu kararlar alınmıştır. Karar, hem Anayasa'nın 46'ncı maddesindeki kamulaştırma hükmüne hem Anayasa'nın 35'inci maddesindeki mülkiyet hakkına hem de Sur'un Dünya Kültür Mirası içerisinde yer alması nedeniyle Türkiye'nin onayladığı Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme'ye ve yurttaşların en temel hakkı olan kamu hizmetlerinden yararlanma ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Bunların dışında, Sur ilçesinde 28 Kasım 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasağından sonra 6 mahalle, binlerce ev ve iş yeri yıkılmış durumdadır. İlçede hâlen yasağın sürdüğü 6 mahalleden eser kalmazken yasak kapsamı dışındaki Ali Paşa ve Lalebey Mahallelerinin de yıkımın hedefinde olduğu anlaşılmaktadır. 24 Mayıs tarihinde yıkıma başlamak için iş makineleri mahallelere girmiş ve yıkım işlemini başlatmışlardır. Yıkım esnasında birçok yerin elektrik ve suyu kesilmiş durumdadır. Ülkenin birçok yerinde ramazan ayı mutlulukla karşılanırken Sur'da yaşayan insanlarımızın ramazana yıkım, susuzluk ve elektriksizlikle girmiş olması ise devletin vatandaşlara yaklaşımında sergilemiş olduğu eşitliği de ortadan kaldırmış bulunmaktadır.
28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Baro Başkanı Sayın Tahir Elçi'nin öldürülmesinden sonra günümüze kadar süren sokağa çıkma yasakları adı altında Sur ilçesinde yer alan Hasırlı, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Cevat Paşa, Savaş ve Cemal Yılmaz Mahalleleri, göstereceğim resimde görüldüğü gibi, şu durumda iken -görüyorsunuz her taraf bina, ev- bugün çekilen uydu fotoğrafıyla şu durumdadır. Yani tümüyle bu tarihî doku yok edilmiştir. Böyle tekrar yan yana gösterirsem bu resimleri... Hepiniz bunu internetten bakıp görebilirsiniz.
Evet, bu sokaklarda, şu olmayan sokaklarda Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş büyümüştür. Bu olmayan sokaklarda Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Çağlar Demirel büyümüştür. Bu olmayan sokakların Sayın İdris Baluken milletvekilidir. Bu olmayan sokakların yine milletvekili Sayın Nursel Aydoğan'dır ve bu sözünü ettiğimiz 4 arkadaşımız şu an aramızda değil. Acaba Diyarbakır'ın, Sur'un bu hâlini görseydiler nasıl kahrolurdular, onu da düşünüyorum.
Evet arkadaşlar, şimdi ise Lalebey ve Ali Paşa Mahalleleri yine bu şekilde TOKİ tarafından yıkılmak istenmektedir. Bunlar yıkıldıktan sonra ne yapılıyor? Zamanın Başbakanı Sayın Davutoğlu dedi ki: "Ben orayı Toledo yapacağım." Nasıl Toledo biliyor musunuz? Şu anda şu arazide birkaç ev yapılmış örnek olarak, normal beton ev yapılmış ve çok ince bir tabakadan bazalt taşla, bu evlerin dış cephesi o şekilde yani uydurma bir şekilde o evler yeniden yapılıyor. Hâlbuki bu evlerin orijinali direkt taştandır, evlerin tümü taştandır ve bu taşların hepsi, bu gördüğünüz yerdeki tüm taşların hepsi moloz yerine toplatılarak çöplüğe atılmış, yeni yapılan tuğladan ve benzeri betondan evlerin dış cephelerine de sadece bazalt taş, çok ince bazalt taş döşenmiştir. Şu anda Diyarbakır'ın en işlek caddesi olan Gazi Caddesi'nde yine bu bazalt taşlarla tümü aynı renge boyatılmış gibi. Yani o Diyarbakır'ın eski dokusu, eski taştan yapılan dükkânlarının üstü de kapatılmıştır.
Yine, Lalebey ve Ali Paşa Mahallelerinde TOKİ'nin yaptığı yıkımlar da çok aceleye getirilmiş, hiçbir demokratik kuruluştan ve mesleki kuruluştan herhangi bir görüş alınmadan evler eğer boyanmışsa, eğer sıvanmışsa tümüyle yıkılıyor. Yani boyanmış, sıvanmış evler yok, hâlbuki zamanında o taşlar belki boyanmış, belki o taşların üzerine sıva yapılmış ya da bir kat çıkılmış; tıraşlanması gerekirken yıkılıyor.
Ayrıca, o "avlu" dediğimiz evlerde en aşağı 2-3 aile yaşıyor, hatta 4 ailenin yaşadığı evler var. Bu tek bir ev niyetiyle görülüyor, 20-30 bin lira ya da 40 bin lira bir değer biçiliyor, onlara bu şekilde para vermeye çalışılıyor ama o 3 ailenin, 4 ailenin, o vatandaşların nerede yaşayacağı, nasıl yaşayacağı konusunda da herhangi bir yol gösterilmiyor. Bunu sayın Meclise, sayın milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum, tekrar düşünmeleri gerekir, yazıktır, yedi bin yıllık tarihi yok ediyorsun, üstelik de orada yaşayan insanları da açlıkla terbiye ediyorsun. Bu, Kürtlerde görünen son yılların bir uygulamasıdır. Her iktidar geçicidir, bunu bilin, tarih ve miras her zaman kalıcıdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)