| Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 18.05.2017 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu enerjideki yağma, birinci neoliberal dalgayla başladı, 1984 yılında. Yap-işlet-devret, o konuda dünya kadar hikâye var, ta Yüce Divanlara kadar giden, santraller filan. Daha sonra işte bu HES'lere doğru yansıdı. İkinci dalga, sizden biraz önce, AKP Hükûmetinden biraz önce başladı ve daha ne olacağı belli değilken, EPDK kurulurken çok sayıda belge dağıtıldı, özellikle HES'lerle ilgili. Sonra bunlar iptal edildi ve sizin döneminiz geldi. O günden bugüne, sizin döneminizde -58'inci Hükûmet döneminde bir şey yok- 59'uncu Hükûmet zamanında 370, 60'ıncı Hükûmette 569, 61'inci Hükûmette 228, 62'de -artık kalmamış, azalmış- 18, 63'te 2, 64'te 8 tane lisans vermişsiniz, HES'lerle ilgili verilen lisans sayısı.
Değerli arkadaşlarım, elbette Türkiye'nin enerjiye ihtiyacı var. Enerjisiz hayat olmuyor, modern hayat olmuyor. Türkiye'nin de petrolü falan yok. Dolayısıyla kendi kaynaklarını değerlendirecek ama bütün işlerde olduğu gibi burada da ne alıyoruz, ne veriyoruz, ona bakmamız lazım; maliyet nedir, fayda nedir, zarar nedir, buna bakılması gerekiyor.
Bütün çevrecileri "hain" ilan ediyorsunuz. Sizden önceki bazı hükûmetlerde de böyleydi yani refleks olarak. Öyle değil arkadaşlar yani bunları dinleyin. Kimse enerjiye karşı çıkmıyor ama enerji üretirken, enerjiyle ilgili yatırımlar yaparken o bölge, o coğrafyanın ne olacağını, oranın yaşam alanının ne olacağını, tarımının ne olacağını, hayvancılığının ne olacağını, o coğrafyanın, o toprakların gelecek kuşaklardan bize emanet olduğunu lütfen unutmayınız. Ama böyle yapılmıyor, yağma şeklinde giriliyor.
Değerli arkadaşlarım, 2003 ve 2008 yılları arasında "ÇED gerekli değildir." diye özellikle 10 ila 50 megavat kurulu gücü olan santraller için kararlar alındı ve dünya kadar iş yapıldı. Daha sonra da işte kes-yapıştır tarzında ÇED raporlarıyla yüzlerce HES yapıldı. Şimdi bu getirilen kanunla HES'i değişik sebeplerden dolayı yapamayan firmaların teminatları, vazgeçerlerse iade edilecek. Bu, ilk bakışta... Niye böyle bir şey çıkıyor? Sözleşmelerde mücbir bir sebep varsa, gerçekten kendisinden değil de başka sebeplerden kaynaklanan bir sorun varsa zaten teminatlar iade edilir. Nedir bu? Araştırdım, baktım. Bakın, özellikle Doğu Karadeniz'de, Rize'de, değişik yerlerde çevreciler dolayısıyla bu firmalar, bu lisansı almış olan firmalar oralara giremiyor, çevreciler, bölge halkı direniyor, giremiyor. Şimdi bunların teminatları iade edilecek ve bunların yerine güçlü firmalara verilecek. Bu güçlü firmaların adını vermek istemiyorum. Karadeniz'de ve Türkiye'nin her tarafında bütün bu ihaleleri alan özellikle bir tane firma var ki bu firma, daha evvel milletin anasına küfretmiş bir firmadır. Bu firmalar alacaklar. Bunlar ne yapıyor biliyor musunuz arkadaşlar: O vadinin çocuklarını alıyor, güvenlik görevlisi yapıyor, aynen böyle bir zamanların koruculuk sistemi gibi ve o vadinin çocuklarını yine o vadinin çocuklarının üzerine salıyorlar. Güvenlik görevlisinin dışarıda maaşı, işte, 1.800 liraysa 3 bin lira veriyor. Değerli arkadaşlar, bu son derece tehlikeli bir şey; hani çevrenin tahrip edilmesi, şunun yapılması, bunun yapılması bir tarafa, bu, son derece tehlikeli bir şey.
Özellikle Rize'nin bazı yerlerine girdiler, verdiniz, yağmaladılar orayı, sesinizi çıkarmadınız. Daha sonra çocuklarınız size beddua edecek, onu bir tarafa bırakıyorum. Ama bazı derelerine giremediler, mesela Viçe'nin derelerine giremediler. Şimdi onu büyük firmalar alacak, "Milletin anasını bellerim." diyen firmalar alacak ve onlar da o bölgede açlık çeken, işsiz olan... Genç işsizlik rakamını biliyorsunuz değil mi? 2016'da yüzde 17 iken 2017 Martında yüzde 24 oldu. İşte, o çocukları güvenlik görevlisi yapacak, bir tip korucu yapacak ve yine o bölgenin çocuklarının üzerine salacaksınız. Bunları eskiler de yaptı, kimsenin işine yaramadı. Bugün başka yerlerde yapıyorsunuz, kimsenin işine yaramıyor. O bölgenin insanları bu işe direnmeye devam edecek.
Bakın, bir daha tekrar ediyorum: Enerji ihtiyacı vardır, bunların karşılanması için HES'ler bile yapılabilir ama kanal tipi HES'ler son derece tehlikeli, çevreyi ortadan kaldırıyor. Bunları yaparken gerçekten ne getiriyor, ne götürüyor; bunlara bakmak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum Sayın Bekaroğlu, devam ediniz.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bakın, bir süre önce Plan ve Bütçe Komisyonunda konu konuşulurken Enerji Bakanı "HES'lerle bu iş olmaz, haklısınız, ufak dereleri mahvediyoruz." dedi. İtiraftır bu, gerçekten mahvediliyor.
Bir de deniliyor ki: "Doğu Karadeniz'de işte çay şöyle, şu böyle, bu böyle. Doğu Karadeniz'in geleceği turizmde." "Peki, nasıl turizmde olacak, dereler kurutulduktan, vadiler yıkıldıktan sonra nasıl turizm olacak?" sorusunu sorup hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)