Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 94 |
Tarih: | 18.05.2017 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 475 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 15'nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
İki gündür yürütülen tartışmada... Gördüğünüz üzere, bu, genel olarak, aslında, vergi affı ve vergi yapılandırmasıyla toplumsal olarak içerisine düştüğümüz bu ekonomik krizden bir şekilde kurtulma politikası olarak, galiba, önümüzde duruyor ve şunu net olarak biliyoruz ki bu tür geçici tedbirler aslında ekonomiyi iyi yönde götüreceğine bize sadece, belki kısa bir zaman kazandıracak ama bu zaman kazandırmanın faturasını da bu süreçlerde kimlerin ödediğini biz çok net biliyoruz.
Aslında şöyle örneklemek gerekiyor: Şu anda ekonominin nasıl bir hâlde olduğunu... Merkezî idare yerelden o kadar kopuk ki durumun ne olduğunun çok farkında olduğunu düşünmüyoruz. Davulun sesi, gerçekten, demek ki uzaktan çok farklı algılanıyormuş. Yani Batman'daki küçük esnafın sesini Ankara'dan çok farklı algılayıp ona göre bir politika üretildiğini bugün, işte iki günlük konuşmalarımızda çok net görüyoruz ve şöyle bir şey duruyor karşımızda: Aslında taşıma suyla bir değirmen çevrilmeye çalışılıyor. O taşımaya da... İşte vereceğiz yine esnafın eline bir tas, "Hadi sen tası bu değirmene taşı." diyeceğiz. O değirmenin önünde de kocaman bir yarık, oradan da sürekli yutan bir durum. "Gelin, bununla da biz ekonomiyi çözelim, sonuçta da, gerçekten, ülkede bir istikrar ortamı oluşturalım." diyoruz.
Hayır arkadaşlar, gerçekten, dediğim gibi, buradan ses o kadar farklı algılanıyor ki. Bakın, gazetede bir haber okumuştum ve çok dikkatimi çekmişti, üzerinde uzunca da düşündüm; bence Meclisteki bütün milletvekili arkadaşlarımızın da tek tek düşünmesi gerekiyor: Bu süreç içerisinde, iki yıllık süreç içerisinde, özellikle son süreçte en iyi iş yapan ya da işi artan esnaf fırıncılar. Acaba bununla ilgili hiç düşündünüz mü? Niye fırıncıların işi artıyor? Çünkü insanlar ekmeği fazla alıp katığı az almak zorunda kalıyorlar. Yani aslında eve katık götürecek kadar bile insanların cebinde parası yok, ekonomimiz bu durumda. Batman'da yüzlerce küçük esnaf bugün iş yerini kapatmak zorunda kalıyor ve deyim yerindeyse -dediğim gibi- insanlar, esnaf kan ağlıyor ama biz esnafa diyoruz ki: "Gelin, siz yine vergi ödeyin bize." Biz bu vergilerle ne yapıyoruz? Silah alıyoruz. Silahla da ülkedeki bu çatışma ortamını daha da derinleştiriyoruz, bu çatışma ortamında da bir ekonomik istikrarın ve demokrasinin geleceğine inanıyoruz.
Dediğim gibi, işin aslından o kadar uzak bir strateji, o kadar uzak bir politika yürütüyoruz ki bu bizi üç gün -doğrudur, üç gün- gerçekten şişirilmiş bir balon gibi çok iyi gösterebilir, ekonomi bir nebze düzeliyor olabilir ama o şişirilen balona tek bir iğnenin ucunun değmesi yetiyor. Bakın, 1999 krizi böyle bir durumdu, yoksa o 1999 krizinde Anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla... Biz biliyoruz, sizler de biliyorsunuz, mesele o Anayasa kitapçığının fırlatılması meselesi değildi, mesele, aslında, biriken, biriken, biriken bütün sıkıntıların bir anda patlaması meselesiydi, bugün de işte o noktadayız. Ekonomi o kadar kötü bir durumda ki istatistiklerden hiç söz etmiyorum. Biz eğer istatistiki olarak konuşursak, gerçekten, dünyanın refahı en yüksek ülkelerinden biri olarak görünüyoruz ama işin gerçekliğinin bu olmadığını çok iyi biliyoruz. Çünkü ekonomi sadece istatistikler üzerinden değerlendirilmez, sadece sayısal veriler üzerinden de değerlendirilmez. Çünkü bu ülkede her şey gibi ekonomideki sayısal verilerin de nasıl manipüle edildiğini görüyoruz.
Bakın, şu anda dünyadaki birçok kredi kurumu Türkiye'ye kredi vermiyor. Türkiye'yle ithalat-ihracat sıfırlanmış durumda. İnsanlar, turistler bu ülkeye turizm için gelmiyorlar. Peki, bu durumda, gerçekten, getirdiğimiz bu kanun tasarısı geçecek, biz altı ay sonra tekrar gelip yine aynı konuyu konuşacağız; tekrar bir vergi muafiyeti, tekrar bir vergi affı, tekrar bir yapılandırma ama işin esasıyla ilgili tek bir cümle konuşmayacağız.
Bir de bir konuya daha değinmek istiyorum. Gün içerisinde özellikle gençlerle ilgili birtakım şeyler söylendi. Ben bir genç ve bir genç kadın olarak burada bana da bir söz hakkı düştüğüne inanıyorum. Bu konuda da bence gençlerden o kadar uzaksınız ki çünkü, gerçekten gençleşememiş bir Meclisle karşı karşıyayız, bu Meclisi gençleştirenin de HDP olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Meclisin ilk açılışında bile bu Divanda oturanların yüzde 70, yüzde 80'i HDP'li milletvekillerinden oluşuyordu. Ama gençlere sadece "Seçme yaşını, seçilme yaşını 18'e indirdik." diye vaatlerde bulunarak gençleri anlamış olmuyorsunuz. Çünkü, gençler şu anda günün 17-18 saatini tekstillerde, tekstil fabrikalarında çalışarak geçiriyorlar. Bu gençlerin gerçekten zaman...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, sözlerinizi tamamlayanız lütfen.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bu gençlerin, gerçekten, siyaset için, siyaset yapabilmek için zamanlarının olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bence bunu bir düşünelim, gençlere seçilme hakkı verdik ama hangi gençler seçilip bu Meclise gelecek? HDP'yi çıkaralım, hangi gençler gelecek sizin partinizden, hangi gençler gelebilecek? Ekonomik düzeyi yüksek olan ailelerin çocukları gelecek ve onlar da toplumdan o kadar uzak ki, toplum gerçekliğinden, gençlerin gerçekliğinden o kadar uzak ki buraya geldiğinde gençler adına söz söylemeyecek, buraya geldiğinde işte o iyi koşullarda yaşayan birtakım insanların hayata bakış açısıyla burada konuşacak ve çözüm önerileri de sizin çözüm önerilerinizi maalesef ki aşmayacak. Ha ona rağmen bence gençlerin Mecliste olması gerekiyor, "Buna rağmen." diyorum. Ama gelin gençlerin asıl sorunlarını konuşalım. Gençler bugün işsizlikle mücadele ediyor, gençler bugün her gün ellerine silah verildiği için, sadece koruculuk verildiği için, sadece koruculuk şeklinde istihdam edildiği için ölümle burun burunalar. Bugün, gençler üniversiteyi bitirip atanamıyorlar, gençliğin, gençlerin gerçek sorunlarını konuşalım diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)