Konu: | Kudüs Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 94 |
Tarih: | 18.05.2017 |
KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Kudüs Günü'dür. İnsanların diri diri yakıldığı ve cenazelerine bile işkence edildiği günümüz İslam coğrafyasında Kudüs fethinden almamız gereken bir hayli insani, İslami ve ahlaki dersler vardır. İslam tarihinde Kudüs 2 kez fethedilmiştir. Birinci fetih Hazreti Ömer zamanında, 636 yılında gerçekleşmiş ve bugün bu fethin 1381'inci yıl dönümüdür. Bu fetih sıradan bir fetih olmayıp dünyaya hoşgörü, kerem, barış ve güven konusunda benzersiz bir örnek sunmuştur. Örneğin, Kudüs İmparatoru bu şehrin anahtarını bizzat Hazreti Ömer'e vermek isteyince Hazreti Ömer Kudüs'e hareket ediyor ve yolda hizmetçisiyle birlikte sırayla deveye biniyorlar. Kudüs'e vardıklarında deveye biniş sırası hizmetçisindedir ve kendisi devenin yularından tutarak yayan yürüyordu. Kudüs halkı halifenin deve üzerindeki zat olduğunu zannederek ona doğru koşuştuğunda, hizmetçinin koca Ömer'i göstererek "Halife ben değilim, odur." demesi suretiyle onun halife olduğu ortaya çıkmıştır.
Hazreti Ömer Kudüs'ü fethettikten sonra Kudüs halkına -ki ağırlıklı olarak Hristiyan bir halktı- can güvenliği, mal güvenliği, hayat güvenliği, ibadet güvenliği sonuna kadar tanımıştır. Kendi yurdunu bırakıp gitmek isteyenlerin güven içinde gitmeleri sağlanmış, yurtlarında kalmak isteyenlere de her türlü emniyet, her türlü güven tekrar sağlanmıştır.
İkinci fetih, büyük Kürt komutan ve alimi olan Sultan Selahattin Eyyubi tarafından gerçekleştirilmiştir ve bugün bu fethin de 830'uncu yıl dönümünü idrak ediyoruz. Bu fetih Peygamber Efendimiz'in miraca çıktığı Recep ayının 27'nci gecesine denk gelmekle ayrı bir önem arz etmektedir.
Benim bu fetih bağlamında dikkatinizi çekmek istediğim husus şu: Kudüs'te yaşayan halkların müşterek daveti üzerine Sultan Selahattin Eyyubi'nin oraya gittiğini, oradaki sivil Hristiyan vatandaşlarla hiçbir probleminin olmadığını, sivil Hristiyan vatandaşlara hiçbir sıkıntının yaşatılmadığını, bu gidişin sadece bu ortak davete binaen oradaki mazlumları kurtarmaya yönelik olduğunu ve bu noktada bir iki örnek vermek istediğimi ifade ediyorum. İbnülesir ve Ebu Şâme İslam tarihinin iki büyük âlimidir. Bunların ifadelerine göre, Selahattin Eyyubi Kudüs şehrine girdiğinde kardeşi ona diyor ki: "Esirlerden bin tanesini serbest bırak." Bin tanesini bırakıyor, ikinci bin tane daha istiyor, onu da bırakıyor, üçüncü istiyor, onu da bırakıyor ve en son Selahattin Eyyubi diyor ki: "..."(x) Yani "Esir olan herkes serbesttir." Sultan Selahattin'in burada ağlamasına şahitlik ediyoruz. Zira, Hristiyan vatandaşların kadınları, kocalarının, çocuklarının esir alındığını görünce ağlıyorlar ve onların bu ağlamalarına dayanamayan Sultan Selahattin büyük bir sesle, sesli bir şekilde ağlıyor ve esir olan herkesi, o kadınların ağlamaları nedeniyle serbest bırakıyor. Oysa, Kudüs hâkim olan öbür güçlerin elindeyken Müslümanlar orada kılıçtan geçirilmişti ve orada öldürülen Müslümanların cesetlerinden -Arapçada "akam" deniliyor- tepecikler oluşmuştu, Müslümanlar diri diri yakılmıştı ve rakamlara göre...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyoruz, tamamlayınız Sayın Yıldırım.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - ...70 bin kurban verilmişti ama büyük Kürt komutanı ve İslam âlimi Selahattin Eyyubi burada böyle bir insanlık dersini vererek farkını da ortaya koymuştu. İnşallah, dünyamız böyle bir hoşgörü, barış ortamına kavuşacaktır.
En derin saygılarımla sizi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)