GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:93
Tarih:17.05.2017

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4'üncü madde üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Dokuz ay içerisinde iki defadır vergi affı oluşuyor ve bunun çalışması yapılıyor. Bu vergi affına neden ihtiyaç duyuldu, neden dokuz ay içerisinde iki defa oldu, aslında önce onu sorgulamak gerekiyor.

Bakın, şu anda büyük bir çatışmalı ortamda, savaş ortamında yaşıyoruz ve milyarlarca, yüz milyarlarca lira savaş ekonomisine harcanıyor ve bu paralar ölüm ve öldürme üzerinden harcanan paralar. Aslında barışın maliyeti sıfır; istikrar, ekonomik istikrar, siyasal istikrar anlamına gelir ki bu da bu aflara ihtiyaç duyulmayacağı anlamında iyi bir iyileştirme, aynı zamanda Türkiye'nin huzur içinde, barış içinde yaşaması anlamına gelir. Ama bunun nedense kimse kaynağına inmiyor, sorusunu sormuyor, "Neden vergi affı yapıyoruz, neden bunu tartışıyoruz?" diye sormuyor, bu çok iç acıtıcı bir durum. Bizim tabii ki küçük işletmecileri, küçük esnafı korumak ve onların çalışma koşullarını sağlamak, kolaylaştırmak, ödemelerinde kolaylık sağlamak gibi bir amacımız var. Bunu yaparken büyük sermayedarların ya da büyük işletmelerin kendini korumak ve kollamak, hatta savaş ekonomisinden beslenen yandaş büyük holdinglerin beslenmesi anlamında yapılan iyileştirmeyi asla kabul etmiyoruz. Küçük işletmeciler, küçük esnaflar tabii ki korunmalı, onlar için iyileştirmeler yapılmalı, bununla biz ortaklaşmalıyız ama bunun asıl kökenine inmedikçe bugün küçük işletme de dâhil olmak üzere herkes risk altında.

Bakın, az önce bir habere baktım, cenaze ve gözaltı harcamalarında bile korkunç bir artış var. Böyle bir bütçe olabilir mi? Ölümlere ve tutuklamalara ve gözaltılara ayrılan para, harcama kalemi korkunç düzeyde artmış. Peki, bu paralar nereden geliyor? Bu kaynak nasıl oluşturuluyor? Yoksulun, emekçinin, küçük işletmecinin, esnafın cebinden çıkıyor. Yine sıkışan, yine bunu sorun olarak yaşayan hem hayatını veren hem ekonomik olarak bedelini ödeyen küçük işletme ve yoksul halk. Bunun artık önüne geçmek gerekiyor yani tarihsel rolünü bu Meclisin oynaması gerekiyor. Kürt sorunu çözülmedikçe, Kürt sorununa barışçıl yöntemler geliştirilmedikçe değil af, onlarca defa, dokuz ay değil, ayda bir af da getirseniz bu ekonomi düzelmeyecek çünkü ekonomik istikrarsızlık beraberinde üretimi engeller, beraberinde çürümeyi getirir, ölümleri artırır ve bununla birlikte bütün değerleri yok eder. Böyle bir ortamda ne kimse yatırım yapar ne turist gelir ne de bununla ilgili ekonomik bir canlanma olur, sadece ve sadece bir savaş ekonomisi zengin olur, diğer tarafta da can kayıpları ve ölümler devam eder.

Bize düşen şudur: Şurada gelin, her geçen gün... Biz bunu her gün ama her gün bıkmadan usanmadan söyleyeceğiz: Bu işin yolu yöntemi çözüm ve müzakereden geçer. Bu barış ortamı tesis edilmedikçe hiçbir şey yapılamaz; istediğiniz en güzel yasayı getirin, istediğiniz en iyi anayasayı oluşturun asla ve asla 80 milyonun huzurunu, barışını sağlayamazsınız. Toplum zaten ikiye bölünmüş bir evet ve bir hayır olmak üzere. Zaten "evet" kampanyasında devletin bütün imkânlarının kullanılmasının, hazinenin, bütçenin parasının kullanılmasının ayrıca da ciddi bir maliyeti var. Eminim bu vergi affında da bunun büyük bir katkısı vardır.

Bunun yerine herkesin huzur içinde yaşaması, gerçekten ekonomik istikrarın olması için önce barışı getirmenin bir yolunu yöntemini oluşturalım. Gelin, herkes elini bu taşın altına koysun. Gelin, herkes bu barış için bir şeyler yapsın. Herkes gelsin, ölümleri durdurmak için bir şeyler yapsın. Gerçekten şuna inanıyorum ki herkes yüreğinde küçücük de olsa bir an önce bu savaşın bitmesini istiyordur. Gelin, bu savaşı durduralım. Ekonomik olarak da rahatlarız, hayat olarak da rahatlarız, bundan sonraki kuşaklar rahatlar. Bu kadar saat boyunca aynı şeyleri birbirimize söylememiş oluruz. Ben Diyarbakır'ın farklı sorunlarını anlatmış olurum, bir başkası Şırnak'ın başka sorunlarını anlatmış olur ama ben her gün buraya gelip yıkılan, yakılan yerleri anlatıyorum, ölümleri anlatıyorum, cenazeleri, anne ve babaların acılarını anlatıyorum; her gün orada yaşayan annelerin neler yaşadığını anlatıyorum. Ben artık bunları -bırakın yaşadığımı- anlatmaktan gerçekten imtina ediyorum. Yani biz daha neyi bekliyoruz, daha ne kadar ölmemiz gerekiyor? Daha ne kadar tutuklanacağız? Yine o masaya gidilmeyecek mi? Yine insanlar birbirinin yüzüne bakmayacak mı? Hiçbir savaş sonsuza kadar yürümüş müdür, sürmüş müdür? Sizden son kez rica ediyorum. Gerçekten ve gerçekten...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...hazır bu savaş ekonomisi üzerine konuşuyorsak önce savaşın neden olduğunu ve barışın hepimizin ihtiyacı olduğunu söylemek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yiğitalp.