| Konu: | 2/1128) esas numaralı 2429 Sayılı Bayram ve Genel Tatiller Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/97) münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.05.2017 |
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28 Nisanın iş cinayetlerinde hayatını kaybedenleri anma ve yas günü ilan edilmesiyle ilgili verdiğimiz kanun teklifi üzerine konuşacağım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AKP iktidara geldiği günden bugüne 19 bin insan iş cinayetlerine kurban verilmiş durumda ve yüzlercesi de sakat kalmış durumdalar. Hepiniz biliyorsunuz, geçen hafta Soma'nın 3'üncü yıl dönümüydü ve Soma'da yitirdiğimiz 301 insanımız için adalet beklentisi karşılık bulmadı. Sizler ne kadar üç maymunu oynamaya devam etseniz de bizler ne acılı ailelere attığınız tekmeleri ne de yandaşlara peşkeş çektiğiniz ve yüzlerce işçiye mezar olan madenleri unuttuk. Unutmadık, sizin de unutturmanıza izin vermeyeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Bünyamin öğretmen, geçtiğimiz hafta, çalıştığı baraj inşaatında vinçle havaya kaldırılan borunun üzerine düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Bilmem haberiniz var mı sayın iktidar temsilcileri? Malum, başkentin göbeğinde altmış dokuz gündür devam eden açlık grevinden bihabersiniz, o yüzden Bünyamin öğretmenden bihaber olmanız da çok muhtemel ama merak etmeyin, biz her fırsatta sizin körelmiş vicdanlarınıza seslenmeye ve mağdur ettiğiniz binlerce insanı toplum vicdanına hatırlatmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, Bünyamin Aydoğan KHK'yla ihraç ettiğiniz, ekmeğinden, işinden ettiğiniz, yıllarca emek vererek kazandığı mesleğini bir imzayla elinden aldığınız, bu ülkenin 80 milyon vatandaşından biriydi. Bir gece yarısı KHK'sıyla yargısız infaz ettiniz, işsizlikle aşsızlıkla sınadınız, yargı yolunu, hak arama yollarını kapattınız, SGK kayıtlarından çıkan "İhraç edilmiştir." yazısıyla Bünyamin öğretmeni yaşayan ölü hâline getirdiniz ve Bünyamin öğretmen 39 yaşında, yirmi gün önce işe başladığı şantiyede iş cinayetine kurban gitti.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nuriye Gülmen ve Semih Özakça iktidarın tüm sessizliği ve kayıtsızlığı karşısında başkentin göbeğinde sürdürdükleri açlık grevinde altmış dokuz günü geride bıraktılar. "İşimizi geri istiyoruz." diye insani bir taleple başlattıkları açlık grevinde artık kritik süreçteler. Türkiye'nin dört bir tarafından binlerce insan "Nuriye'nin ve Semih'in açlığına ses ver." diye sokaklarda; sizlerin ise kulaklarınız sağır, gözleriniz kör, bu zalimliğe karşı vicdanlarınız taş kesmiş durumda. İktidar kendilerinden randevu talep eden, evlatları her geçen gün ölüme daha da yaklaşan annelere "Komisyonu beklesinler, komisyona müracaat etsinler." diye cevap veriyor. Siz hangi komisyondan bahsediyorsunuz Allah aşkına? Kimin aklıyla dalga geçiyorsunuz? 23 Ocakta yayımlanan 685 sayılı KHK'yla kurulacağını duyurduğunuz OHAL inceleme komisyonunu aradan geçen dört aya rağmen neden hâlâ faaliyete geçirmediniz?
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) - Bugün geçti, bugün geçti.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Sırf muhalif oldukları için, suçunun ne olduğunu dahi bilmeden, hukuksuz kararlarla ihraç ettiğiniz, malına mülküne el koyduğunuz, çoluğuyla çocuğuyla, açlıkla sınadığınız insanlara vadettiğiniz komisyon... Evet, daha "Bugün geçti." dediniz ama yetmiş gündür insanlar açlık grevinde, ölümle burun burunalar. Dokuz ayda en az 37 insan intihar etti. Tabii, sizin umrunuzda değil. Yarattığınız 10 binlerce mağdurun sesine ne zaman kulak vereceksiniz? "FETÖ'yle mücadele" deyip duruyorsunuz, biz de size soruyoruz: Engelli çocukların maaşlarını keserek mi, eşleri işsiz bırakarak mı FETÖ'yle mücadele ediyorsunuz? Cezaevlerinde görüş yasağı getirerek mi FETÖ'yle mücadele ediyorsunuz? Yoksa, cezaevlerinde 800'ü aşkın mahkûm ölüme terk edilmişken yalnızca Topbaş'ın damadı Kavurmacı'yı tahliye ederek mi mücadele ediyorsunuz? FETÖ'nün siyasi ayağını örtbas ederek mi adaleti sağlıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, ben buradan, bu ülkenin bir milletvekili, hepsinden öte, bir vatandaşı olarak vicdanlarınıza sesleniyorum: Duyun artık binlerce insanın adalet beklentisini, ses verin Nuriye ve Semih'in açlığına, ses verin anaların feryadına. Unutmayın, bugün ayarını bozduğunuz kantar yarın sizi de tartacak. O yüzden, "Ey Musa, sen haklısın ancak rızkımızı Firavun veriyor." demeyin, vicdanlarınıza kulak verin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)