| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.05.2017 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Andy Warhol diye postmodern bir sanatçı vardır, meşhur bir adam; isminden daha meşhur bir sözü var: "Zamanımızda herkes on beş dakikalığına meşhur olacak." Süre herhâlde kısalıyor, bazıları beş dakikalığına da meşhur olabiliyor. Tabii, beş dakika, on beş dakika meşhur olanların hayırlı ve olumlu işler yaparak meşhur olamayacakları muhakkak. Modern zamanın iletişim araçları da, zannediyorum, böyle negatif meşhurluğa izin veren mecralar olarak bir fonksiyonu yerine getiriyor. Birileri çıkıyor, halkımızın biraz argo ifadeyle "çıkıntılık yapmak" diye tabir ettiği tarzda olağan, rasyonel, toplumun vicdanına, ahlakına uygun gelecek, ana yolun dışında kenara düşebilecek, marjinal olabilecek ama insanların dikkatini çekecek laflar ederek tam da bu Andy Warhol'un dediği tarzda popüler olabiliyorlar. Tarihçiliğin de böyle boyutu var.
Ciddi tarihçilerin bu tür beş dakika, on dakika meşhur olmadığını biliriz. Yani Bernard Lewis önemli bir tarihçiydi. Sina Akşin, Mete Tunçay, Kemal Karpat; bunların hepsi yakın tarihe ilişkin çalışmalar yaptılar. Mesela Peter Burke önemli bir tarihçi, Marc Bloch hiç aklımıza bile gelmez. Ama işte demin ismi sayılan kişiler tarihçilikle, onun yöntemiyle, onun analiz biçimiyle alakası olmayan, son derece evet meczupça, dedikodu ve söylenti kabilinden birtakım tuhaf ve kesinlikle tarihî bilgilerle ters düşen ama kendilerine negatif manada beş dakika şöhret sağlayacak bir diskurla, maalesef, Atatürk ve annesi, çevresi için bu tür laflar ettiler. Esasen bunlara karşı da herkes tepkiyi verdi; Sayın Cumhurbaşkanımız konuştu, Sayın Başbakan konuştu, siyasi partilerin genel başkanları konuştu, televizyonlarda bunlara karşı yine sözler söylendi. Burada Cumhuriyet Halk Partisinin getirdiği önerge çerçevesinde 3 arkadaşımız ve nihayet Engin Bey'in heyecanlı konuşması, hepsi son derece hoştu ve bu meczupluğa karşı mukabele niteliği taşıyordu.
Şimdi, bunun ötesinde -savcılar da aynı zamanda görevdeler ve gereken soruşturmaları yapıyorlar- bu işe böyle toplumsal bir nümayiş karakteri kazandırmak bence bu beş dakika, on dakika negatif şöhret sahibi insanları fazla önemsemek ve negatif yönden de onların şöhretlerine katkı sağlamak gibi bir olumsuz etki de doğurabilir diye düşünüyorum.
Şunu biliyoruz: Toplumda siyasi kanaati ne olursa olsun, Türkiye'nin geleceğine nasıl bakarsa baksın, yakın tarihe ilişkin temel değerler konusunda insanlar arasında problem yok; belki yorum farklılıkları olabilir, yaklaşım farklılıkları olabilir ama hiçbir ana mecranın, hiçbir siyasal grubun burada ifade edildiği tarzda o dedikodu ve söylentilere tekabül eden bir yaklaşımı ve söylemi, diskuru asla olmaz.
Elbette yakın tarihe ilişkin eleştiriler de yapılabilir, insanlar üzerine konuşulabilir; tarihin metodolojisine uymak, rasyonel olmak, hakkaniyet ve adalet duygusuyla davranmak, bilimsel yöntemleri esas almak, ayrıca kendi bulunduğum politik çevrenin dışındaki çevreler nezdinde de, toplumsal çevreler nezdinde de bir hakkaniyet ve adalet duygusu doğurabilecek tarzda değerlendirmeler yapmak kaydıyla elbette eleştiriler olabilir. Ama böyle ipe sapa gelmez lafları fazlasıyla ciddiye almak... Toplum, gereken mukabeleyi yapmıştır; siyaset, yapmıştır; adliye, yapmıştır; fazlasıyla ciddiye almayı doğru bulmam. Burada çok kıymetli görüşler ifade edildi. Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş değerlerine bağlılık arasında bir illiyet bağı kurulmasını da uygun bulmam. Sonuçta, önemli olan, topluma, tartışılan bu konuya ilişkin siyasi partilerin nerede durduğu, meseleye nasıl baktığına ilişkin bilgi vermektir; bu bilgi verilmiştir. Onun ötesi Meclisin çalışma usulleri içerisindeki bir yöntem meselesidir. Biz Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisine bu çerçevede karşı çıkıyoruz, "hayır" diyeceğiz. Ama bu ortak konularda hepimizin hemfikir olmasından dolayı da memnuniyetimi ifade etmek isterim.
Teşekkürler, saygılar... (AK PARTİ sıralarından alkışlar)