| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.05.2017 |
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Şırnak'ın Silopi ilçesinde 4 Mayıs 2017 gecesinde bir zırhlı araç bir evin duvarını yıkarak yatağında uyuyan 2 kardeşin ölümüne sebebiyet verdi.
Türkiye'de, maalesef, çocuklarımız için belki de en kötü dönemi yaşıyoruz. Denetimsiz yurtlarda cinsel saldırı altında olduklarını görüyoruz çocuklarımızın. Çocuk işçilerin usulsüz çalıştırılıp ölümlerine sebebiyet verildiği bir dönemi yaşıyoruz. Yokluktan, yoksulluktan öldüklerine şahit oluyoruz. Tırnak içerisinde, kaza kurşunuyla ölen çocuklarımız olduğunu biliyoruz. Komşu ülkelerden gelip de Aylan Kurdi bebek gibi hayatını kaybeden çocuklara da şahit oluyoruz. Tüm bunlara bir de yatağında uyurken panzerle öldürülen çocuklar eklendi.
Peki, hâl böyleyken yasama üyeleri olarak bizler ne yapalım arkadaşlar? Nasıl olsa yürütme var, Hükûmet her şeyin en iyisini bilir; nasıl olsa yargı var, nasıl olsa bağımsız yargı var, gerekeni yapar deyip biz karışmayalım mı diyelim? Değerli arkadaşlar, o hâlde yasama üyelerine ne gerek var? Biz ne iş yapacağız burada?
Önce empati yapın. Bugün Muhammet ve Furkan Yıldırım'ın ailesinin yerine kendimizi koyalım. Bu aile şu anda bizi izliyor da olabilir, bu araştırma önergesinin reddedilmesiyle birlikte ne hisseder? Emin olun arkadaşlar, Meclisine, adaletine güveni kalmaz, hak ve hukuka güvenini de tümden yitirmiş olur.
Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye'de adaletsizliğin artık tartışılmadığı, süregeldiği, adaletsizliğin temel olarak yerleştiği bir dönemi yaşıyoruz. İlk ilan edilirken OHAL'le ilgili "Üç ay bile sürmeyebilir, gerekirse erken bitiririz." dedi Hükûmet sözcünüz ama on ay oldu, daha ne kadar süreceğini kimse bilmiyor. Bu Meclis çatısı altında bunu müzakere eden, "Şu tarihte bu OHAL bitecek." diyen herhangi bir milletvekili var mı arkadaşlar? Sizler biliyor musunuz OHAL ne zaman bitecek bu ülkede? Emin olun sizler de bunu hiç bilmiyorsunuz, bu konuda söyleyeceğiniz hiçbir söz de yok.
Değerli arkadaşlar, bakın, tüm dünyada, yönetim biçimleri ne olursa olsun, iktidarlar hep bir şeylerle hatırlanır: Bir tarih aralığı her zaman bir isimle birlikte ve ona atfen hatırlanır. Örneğin "Ecevit dönemi" deyince aklımıza gelenler vardır, bize hissettirdikleri, düşündürdükleri vardır. Keza "Çiller dönemi" deyince, "Menderes dönemi" deyince, "Erbakan dönemi" "Kenan Evren dönemi" "Özal dönemi" deyince olumlu olumsuz aklımıza getirdikleri vardır hatta iktidar olsunlar olmasınlar, siyasi bir çağı, bir atmosferi akıllara getirirler. Diplomatik faaliyetleri yani üsluplarıyla bu dönemler bir tarihe tekabül eder.
Değerli arkadaşlar, bugün şu artık çok açık görünüyor ki "AKP dönemi" denince anacağımız şeyler arasında öne çıkan şey, hiçbir dönem vicdanları bunca sızlatacak kadar yükselmemiş, derinleşip yer etmemiş bir adaletsizlik, haksızlıktır. Bugün burada daha sonra oylayacağımız Hâkimler ve Savcılar Kurulu düzenlemesi bu adaletsizliğin yeniden, yeniden üretilmesine örnek olacaktır.
2010'da ne yapmıştınız? Yargıyı "Alnı secdeye değenden zarar gelmez." diyerek bir çeteye teslim etmiştiniz. Ardından ülke boydan boya yargısız infazların yapılığı mahkeme salonlarına döndü. Bugün ne yapıyorsunuz? Bugün de yargıyı bu defa da il başkanları, belediye meclis üyeleri, milletvekili adayları ile AKP'yle bir şekilde iltisaklı olan kişilerin denetimine bırakıyorsunuz. İktidar partisinin kendi vekilleri, başbakanları, seçmenleri de dâhil olmak üzere, bu adaletsizlik sürekli işliyor arkadaşlar.
Bakın, AKP siyasetinin dönemin gerekleri, siyasi koşullar, değişen stratejiler ile sürekli belli hedefleri önceleyen ve insan odaklı olmayan tutumu düşünülünce hakkaniyetli ve adil olması belki beklenemez ama bunu böyle kestirip de atmamak lazım. Partinin ideallerini ortaya koyan kurucular şimdi nerede arkadaşlar? Partinin on beş yıl süresince beraber yürüdüğü, iş birliği yaptığı, benzer amaçlar yolunda paydaş olduğu kim varsa bakın akıbetlerine. Burada aslında muhalefeti saymıyorum daha çünkü muhalefetin durumunu böyle bir çerçevede anmamak lazım. Çünkü bugün gelinen aşama öyle bir nokta ki artık bir yerde AKP de bu işin mağdurları arasında sayılacaktır. Neden mi arkadaşlar? Çünkü özgül ağırlığı, karar mekanizmaları, inisiyatifleri olan bir siyasi partiden bahsetmek artık mümkün değil. Partilerin tartışarak yenilenmesi ile talimatla işlemesi arasındaki fark tam da bu siyasi organizasyonun mağduriyetine işarettir. AKP tıpkı kendi etrafını sert bir kabukla kaplayan fakat içten içe kuruyup ölen ağaçlar gibi artık kendini köşeye sıkıştırmıştır.
Tabii, her şeyin ötesinde, siyasetin belirlediği hayatlara bakmak lazım. İşte, AKP'nin anılacağı şey de tam burada. AKP'nin "ekmek" diyerek, "barış" diyerek, "medeniyet" diyerek, "güç" diyerek, özgürlük vadederek, halkın güvenini isteyerek, alarak hangi konu gerçekleşti arkadaşlar? Bakın, "barış" dediniz, içeride ve dışarıda yaşadığımız olaylar hepimizin malumu. Sadece ülke içinde değil, yurt dışında geldiğimiz nokta da hepimizin malumu. Diplomaside hatanın bedeli 25 milyar doları buldu. Bakın, bu, yakın zamanda Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı olacak Sayın Erdoğan'ın sözleri. Ne diyor? Suriye ve DEAŞ'la mücadele konusunda "Daha fazla uzatmaya tahammülümüz yok." Niye yok? Bakın, 3 milyon insan Türkiye'de; eğitimden sağlığa her şey, a'dan z'ye bize ait. 25 milyar doları bulduk ama yarın ne olacak? Bazı çareler bulmamız lazım. "Biz büyük ülkeyiz, ona göre dış politikada yeni bir dış siyaset hamlesi geliştireceğiz." dediniz ve diplomasi şu anda domates müzakeresine düştü arkadaşlar. "İstihdam" dediniz, genç işsizlik oranı yüzde 20'lere yükseldi. "Özgürlük" dediniz, cezaevlerinde yer kalmadı, şu anda 200 bine yaklaşan tutuklu, hükümlü sayısı var.
Pankartlardan kelime makaslanacak bir ruh hâline büründü ülke. Bakın, 1 Mayısta pankartlardan "hayır" kısmı makaslandı. Cezaevlerini boşaltmak için her türlü uygulamaya başvurdunuz ama buna rağmen yine de cezaevlerinde yer yok.
"İstikrar" dediniz, inşaat dışında istikrarlı tek bir alan kalmadı. "Ekonomik iyileşme" dediniz, dolar bir ara 4 TL civarına yükseldi, 4 lirayı gördü; nisan ayı enflasyon ortalaması yüzde 12, dokuz yılın zirvesindeyiz. Kredi garanti fonlarıyla, hazineyle, milletin vergisiyle batık kredileri kurtarmaya koyuldunuz, bankaları korumaya aldınız, hepsini vatandaşa fatura ettiniz. "Demokrasi" dediniz, seçimlerde şaibelerden göz gözü görmez oldu. Partinizin adına "adalet" koydunuz, "Adalet getireceğiz." dediniz, yargıyı siyasete gebe bıraktınız.
Bakın, değerli arkadaşlar, yargıçlar çay tarlalarında, hâkimler ve savcılar Meclis koridorlarında, milletvekili odalarında; siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenlerse cezaevlerinde. İktidarı devraldığınızı söylediğiniz enkaz, bu durumdan daha mı iyiydi, daha mı kötüydü arkadaşlar? Şu an Türkiye'de OHAL bilançosunu alıp da baktığımızdaki rakamlar korkunç, yüz binlerce insan işinden oldu. Bakın, bu konuyla ilgili inceleme komisyonu kurulacağına yönelik bir karar açıklanmıştı. Üzerinden uzunca bir zaman geçmesine rağmen bu inceleme komisyonu yani burada hatalı olan, yanlış karar verilen, mağdur olan insanların mağduriyetinin giderileceği düzenlemenin denetiminin yapılacağı mekanizma aylardır kurulmamıştı, bugün ilk defa Başbakan burada bir kelime etti, dedi ki: "Komisyon üyeleri belli oldu." Değerli arkadaşlar, bu komisyon da çok açık ki yaşadığımız adaletsizliklere çare bulamayacak. Artık şapkayı önümüze alıp düşünmemizin zamanı.
Değerli arkadaşlar, direksiyonda sizlersiniz, başımıza ne gelse yolcuları suçladınız, emin olun artık o kullandığınız direksiyonda yolcu da yok. Bundan sonra, hele hele şu değişikliklerden itibaren, üreteceğiniz hiçbir mazeret yok, hiçbir hatada sorumluluğu yükleyeceğiniz kimse yok. Dolayısıyla, şu anda bu Meclisin etkin olarak çalıştırılması, yasamanın, millî egemenliğin yansıması, millî egemenliğin tam olarak burada vücut bulması ve çalışması için doğru şekilde el birliğiyle hareket etmemiz şart. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yaşanan olayın araştırılmasını istiyoruz. Bundan sonra bu tip olayların yaşanmaması adına şart olduğunu düşünüyoruz.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)