| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.05.2017 |
AYCAN İRMEZ (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge üzerinde konuşmama geçmeden önce burada birkaç hususu belirtmek istiyorum. Bu Parlamentonun üyesi olan ve yüz binlerce, hatta milyonlarca oyun temsilcisi olan başta Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer arkadaşlarımız burada bizimle olması gerekirken, maalesef, şu an hukuksuz bir şekilde cezaevinde rehin tutulmakta ve vekillikleri de hukuka aykırı bir biçimde düşürülmektedir. Türkiye demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçecek bu hukuksuzluklar göstermiştir ki iktidar sahipleri, partimizi demokratik siyaset alanından tasfiye etmek istemektedir. Bu kararın bizim için yok hükmünde olduğunu söylemek ve belirtmek istiyorum.
Ayrıca açlık grevlerinin 68'inci gününde olan akademisyen arkadaşlarımız Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yı buradan selamlıyoruz, direnişlerinin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz. Ayrıca çocuğunun cenazesini alabilmek ve gömmek için bugün seksen iki gündür açlık grevinde olan Kemal Gün'ü de buradan hatırlatmak istiyorum. Evladının cenazesini gömme hakkını bile elinden alan bir siyasi akıl ve iktidarla maalesef karşı karşıyayız. KHK'yla işten atılan öğretmen Bünyamin Aydoğan, çalıştığı inşaatta iş kazası sonucu hayatını kaybetti. Bu örnekler ve maalesef daha niceleri, bu ülkede insan hayatının, emeğinin, insani değerlerin nasıl ayaklar altına alındığının bir göstergesidir. Siyasi iktidarın iddia ettiği ve "kader" dediği ölümler, bunlar birer cinayettir.
Bugün burada üzerinde konuşmak için söz aldığım önerge, bu ülkede çocukların, değil sokakta oynarken, yataklarında uyurken bile güvende olmadıklarını, her an her yerde bir cinayete kurban gidebileceklerini maalesef göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, Şırnak'ın Silopi ilçesinde 4 Mayıs gecesi 12.30 sularında evlerinin salonunda uyuyan 7 yaşındaki Muhammet ile 6 yaşındaki Furkan Yıldırım kardeşler, ismi açıklanmayan ve ısrarla gizli tutulan bir polisin kullandığı panzerle, evlerinin duvarlarını yıkarak içeri girmesi sonucu vahşice öldürülmüşlerdir. Bu vahşi cinayetin siyasi, mülki ve idari amirler tarafından titizlikle üstünün örtülmeye çalışıldığını görmekteyiz. Tüm çabalarımıza rağmen kamuoyunu aydınlatıcı bir cevap alamamamız bu düşüncemizi kanıtlar niteliktedir.
Değerli milletvekilleri, cinayetin gerçekleştiği ev, daracık bir çıkmaz sokakta. Bu sokakta polis zırhlı aracı devriye amacıyla dolaşıyorsa olması gereken hızın neden katbekat üstünde dolaşıyor, bilmiyoruz. Evin duvarını yıkıp Muhammet ve Furkan'ı ezerek öldüren panzerin içindeki polisleri olay yerinden hızlıca kaçıran polislerin kim olduğunu ve onları kaçıran polislere bu emrin kim veya kimler tarafından verildiğini bilmiyoruz. Savcı olay yerine gelmeden panzer olay yerinden çekilmiştir. Panzerin olay yerinden çekilerek delillerin karartılması suçunun kimin emriyle gerçekleştirildiğini bilmiyoruz. Duvarı yıkarak 2 küçük kardeşin ölümüne neden olan polisin tutuklandığı iddia ediliyor. Bu polis kimdir, bir adı var mıdır, gerçekten tutuklandı mı, onu bile maalesef bilmiyoruz. Bu polis tutuklandıysa neden beş gün sonra tutuklandı? Bu polisin panzeri kullanma yetkisi var mıdır, bilmiyoruz. 2 evladını kaybetmiş, hastanede çocuklarının cenazesini görmek isteyen bir anneye kimlerin hangi yetkiyle ve hangi emirle silah doğrulttuğunu, onu bile bilmiyoruz. "Gece evine panzerle girer, uyuyan 2 çocuğunu öldürür, sonra cenazelerini bile göstermeyiz." diyenler kimlerdir? Bu zihniyet hangi karanlık güçten emir alıyor, bilmiyoruz.
"Bilmiyoruz." dediğimize bakmayın; aslında bu vahim olayın, bu insanlık trajedisinin asıl sorumluları burada oturuyorlar. Önce bu faillere cezasızlık ödülü, sonrasında da yasal koruma zırhı getirerek adaletsizliğin en büyüğünü gerçekleştirdiler. Yargılamaya, bu adaletsizliği bu düzeye getirenlerden başlanmalı aslında. İktidar kürsülerinde oturup çocuklarımızın katledilmesini yasalarla koruyanlar, kollayanlar bu vahşetin vebalini taşıdıklarını bilmeliler aslında.
Değerli milletvekilleri, normalde, bu cinayetin gerçekleştiği bir ülkede yer yerinden oynamalı, sorumlular en ivedi şekilde bulunmalı, istifalar olmalı, bir daha olmasın diye sert tedbirler alınmalı ve sonunda toplum vicdanını rahatlatan açıklamalar yapılmalıydı fakat sözde demokrasiyle yönetilen bu ülkede bu vahşi cinayeti normalleştirme çabası var.
Bakın, Şırnak Valisi cinayete ilişkin ilk değerlendirmesinde "kader" diyerek 2 kardeşin uykularında vahşice katledilmesini âdeta normalleştirmeye çalışmıştır. Valilik failin kimliğini gizleyerek, hatta panzeri gizleyerek, korumaya çalışmış ve bu cinayete ortak olmuştur. 4 Mayıs gecesi 12.30 sularında gerçekleşen cinayete yönelik olarak Valilik neredeyse yirmi dört saat sonra açıklama yapma gereği duymuş ve kamuoyunu aydınlatıcı bir açıklama yapma gereği bile duymazken yalnızca "Bu olay bizi son derece üzmüştür." şeklinde ciddiyetsiz ve sorumluluktan uzak bir açıklama yapmıştır. Açıklamanın devamında "Bazı basın-yayın organlarındaki ve sosyal medyadaki şoför polis memurunun alkollü olduğu iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır." ifadelerini kullanarak bu vahşeti gerçekleştirenlerin değil, polislerin alkollü olduğu iddiasının peşine düşmüştür. Bir ilin en yüksek mülki amirinin 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan Yıldırım kardeşlerin uykularında vahşice ölmelerine neden olan faile ilişkin yaptığı bu açıklama esasında faillerin kimlerden cesaret aldığını ve korunduğunu göstermiştir.
Silopi'de yaşanan bu vahim olay ilk değildir. Yalnızca 2014 ve 2016 yılları arasında, son üç yılda 116 çocuk yaşamını yitirmiştir. Size yine Şırnak ili sınırlarında yaşanmış ve henüz üzerinden bir yıl geçmemiş olan iki cinayeti buradan hatırlatmak istiyorum. 7 Haziran 2016 günü Cizre'nin Alibey Mahallesi'nde 6 yaşındaki Bünyamin Bayram ile 24 Ekim 2016 günü Cizre'nin Nuh Mahallesi'nde 5 yaşındaki Hakan Sazak da sokakta oynadıkları esnada zırhlı aracın çarpmasıyla hayatlarını kaybetmişlerdir. Bünyamin Bayram, Hakan Sazak, Nihat Kazanhan, Ceylan Önkol, Berkin Elvan, Baran Çağlı ve daha onlarca çocuğun cinayetleriyle ilgili hukuki ve idari sürecin adalet temelinde yürütülmemesi sonucunda biz, bugün, yine, maalesef, 2 küçük çocuğun katledilmesine tanıklık ettik. Bütün bu cinayetler "Kaza oldu." diye örtbas edildi, her defasında sorumlular gizlendi, kollandı ve aklandı. Cizre'de infaz edilen Nihat Kazanhan için Hükûmetin kılı bile kıpırdamadı. Roboski'de bombalarla katledilen çocuklarla ilgili adil bir yargılama yapılmadı, ceza verilmedi, hatta sorumlular dahi daha ortaya çıkartılmış değil maalesef.
Panzerlerin hız sınırını aşarak öldürdüklerini, sokağa çıkma yasakları esnasında keskin nişancı kurşunuyla can veren bebekleri; Cemile Çağırga'yı, Ceylan Önkol'u, Enes Ata'yı, Mehmet Uytun'u hatırlıyor musunuz? Tüm bu çocuklar sizin iktidarınız döneminde katledildiler. İktidar sizsiniz ve sorumlu da aslında sizlersiniz. Yaşatılan tüm bu vahşetlerin, hukuksuzlukların, vicdansızlıkların, zulümlerin hesabının verilmeyeceğini zannedenler, bu hesapsız zamanların sonuna kadar süreceğini sananlar büyük bir yanılgı içerisindeler.
Son olarak, Muhammet ve Furkan Yıldırım kardeşlerin cinayetiyle ilgili sorumluların acilen, ivedilikle ve bir an evvel tespit edilmesi ve olayın tüm ayrıntılarıyla beraber aydınlatılması bu Parlamentonun boynunun borcudur diyerek umarız bu hususta gerekli özeni gösterip tüm partiler birlikte, araştırma önergesiyle ortaya çıkartılması için... Özellikle bu faillerin ortaya çıkması ve bir daha bu şekilde çocuk ölümlerinin özellikle yaşatılmaması hususunda dileğimiz, talebimiz o ki bir an evvel bir araştırma komisyonu kurulup bu olayların... Bölgede son iki yıldır maalesef -evet, on beş yıldır bu tür olaylar gerçekleşiyor ama son iki yıldır maalesef- gerek polis kurşunuyla gerek zırhlı araçların hiçbir şekilde trafik kurallarını dahi kale almadan barbarca, vahşice geçmelerinden kaynaklanan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, sözlerinizi tamamlayınız Sayın İrmez.
AYCAN İRMEZ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hiçbir şekilde, insanın yaşam hakkını dahi kale almayan, değersizleştiren bu polislerin hakkında gerekli işlemlerin yapılması umarım... Bari geleceğimiz olan bu çocukları katledenlerin bir şekilde adalet önüne çıkartılıp yargılanması hususunu, tüm partilerin, tüm vekillerin bu durumu gerçekleştirebilmeleri için, hepimizin aslında bu vebalin altında kalmaması hususunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Sonuçta, bugün burada tüm bu ülkeyi ve onları temsil eden sizlersiniz. Umarız bu konu, birazcık olsun hassas davranıp bu talebimize uygun olarak gerçekleşir ve bir an evvel araştırma önergemizin kabul edilip Meclisten geçmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)