GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:87
Tarih:03.05.2017

LEZGİN BOTAN (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerinde ben de partimiz HDP adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, basın ilkelerine ısrarla bağlı kalan özgür basın emekçilerinin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü burada kutluyor ve haksız bir şekilde, sadece düşüncelerinden dolayı alıkonulmuş bütün basın emekçilerinin, gazetecilerin, aydınların bir an önce salıverilmesini temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlar, on beş yıllık AKP iktidarı boyunca altı defa Millî Eğitim Bakanı değişmiştir, bu bile eğitim alanında istikrarlı bir politika geliştirilmediğinin temel göstergelerinden biridir. AKP iktidarı boyunca yönetmelikler ve genelgeler sayısız defa değiştirilmiştir. Yine, sınav sistemlerine sürekli müdahale edildiği için herhangi bir standart yakalanamamıştır. Atama ve yönetici atamalarına ilişkin her sene bambaşka bir yönerge ve birbirleriyle çelişen yönergeler yayınlanmıştır. Eğitimi tam bir yazboz tahtasına dönüştüren AKP, geldiğimiz noktada eğitimi ticarileştirerek piyasaya peşkeş çekmiştir. Kamu okulları hızla niteliksizleştirilmiş, eğitim paralı hâle getirilmiştir. Öyle ki "paran kadar eğitim, paran kadar oku" mantığı işletilmiştir. Buna bağlı olarak dershaneler AKP döneminde yaygınlaştırılmıştır, neredeyse her mahalleye bir dershane açılmıştır. AKP'nin iktidar olduğu ilk yıllarda 2 bin tane dershane varken 2014 yılına geldiğimizde dershane sayısı 4 bini aşmıştır. 2014 yılına kadar, cemaatle ilişkilerinin iyi olduğu bu dönemde bizzat AKP tarafından beslenen ve büyütülen dershaneler 2014'ten sonra kapatılmak istenmiştir fakat kapatılan dershanelerin yerine temel liselerle yeni bir garabet başlatılmıştır. AKP iktidarı döneminde sayıları iki kat artan dershaneler "paralelle mücadele" adı altında kapatılıp özel okula dönüştürülmek istenirken bu durum da fırsata çevrilerek "temel lise" adı altında yeni tür liseler oluşturulmaya çalışılmıştır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, "temel lise" adı altında öğrenim verecek ve öğrencileri üniversite sınavlarına da hazırlayacak olan özel liselerin ücretleri şimdiden dershane ücretlerini üç kat aşmıştır. Bu bile ailelere büyük bir ekonomik külfeti beraberinde getirmiştir. Öyle ki bazı temel liselerin reklamlarında "okul artı dershane artı etüt merkezi" gibi ifadeler kullanılarak lise eğitiminin nasıl içinin boşaltıldığını bize ibretle gösteren bir gösterge olmuştur. Özellikle devlet liselerinde 11 ve 12'nci sınıfta okuyan çok sayıda öğrenci sınav kaygısıyla kaydını temel liselere aldırmak istemiş, aileler 10 binlerce lira mali borcun altına sokulmuştur. Devlet liselerinden temel liselere kaçışın engellenmesi için devlet liselerinde de dershanecilik faaliyetleri yapılmaya başlanmıştır ve bu son derece düşündürücü bir durumdur. Özellikle, yüksek puanla öğrenci alan okullar öğrenci kaçışını önlemek için öğrencilerine yönelik sınavlara hazırlama kursları açmaya ve hatta velilerden para toplayarak özel öğretmeler kiralamaya çalışmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında aralarında temel liselerin de olduğu özel liselere gidecek her öğrenci başına 3.220 TL eğitim teşviki verileceğini açıklamıştır. 2015-2016 eğitim öğretim yılında ise lise son sınıflar fiilen üniversiteye hazırlık sınıfına dönüşürken, temel liselerin son sınıfta kayıt fiyatları 15 ila 40 bin lira gibi astronomik rakamlara tekabül ediyor. İktidarın asıl niyeti, öğrencileri dershanelerden kurtarmak değil değerli arkadaşlar, bu bahaneyle kamusal eğitimi tasfiye edip eğitimi tamamen piyasa ilişkileri içine çekerek kamu kaynaklarını özel okullara, yandaşlara aktarma ve kamusal eğitimi tasfiye etmek olmuştur.

Değerli milletvekilleri, HDP olarak her çeşit paralı eğitim ve öğretim kurumuna karşıyız. Bu anlamda, dershaneleri hiçbir zaman savunmadık, kapatılması yönünde de politika yürüttük. Fakat AKP'nin, dershaneleri kapatıp temel liseleri yaygınlaştırması, sorunu daha çok ağırlaştırmıştır.

Eğitimin özelleştirilmesindeki diğer bir alan da etüt merkezleridir. Nihayetinde bu kurumlar da para karşılığında eğitim vermektedirler. Diğer bir ifadeyle, ekonomik ve sınıfsal eşitsizliklerden kaynaklı, öğrenciler arasında derin bir ayrımcılık ve fırsat eşitsizliği oluşturulmuştur. Olması gereken, kamu eğitimi yaygınlaştırılmalıdır. Öğrencilerin tümü için eğitimde eşitliği sağlamak için parasız eğitimin yaygınlaştırılması lazım. Bu kamusal eğitimin önündeki en büyük temel engellerden birisi olan özel liseler özellikle kapatılmalı ve kamusal eğitime nitelik kazandırılmalıdır. AKP iktidarının gayrihukuki yollarla, OHAL KHK'sıyla yaptığı bu düzenlemeyi doğru bulmuyoruz. Ve kamu yararı gütmediği gibi kamuda ciddi bir vicdan yaralamasına neden olmuştur.

Bizim, burada özel eğitim kurumlarını savunmuyor olmamız şu anlama gelmiyor: AKP'nin hukuksuz bir şekilde ve kendi yurttaşlarını kriminalize ederek, sırf bu özel etüt merkezlerini kapatmak için yurttaşlarına suç isnat eden, kanıtlanmamış, kanıtlanmaya muhtaç olan, "terör" gibi yuvarlak birtakım isnatlarla orada çalışan binlerce insanı zan altında bırakması da ayrı bir garabettir, derhâl bu tutumdan vazgeçilmelidir.

Tabii, AKP'nin bir oldubittiye getirip de attığı her adımda birçok mağduriyet ortaya çıkmaktadır. Özellikle etüt merkezlerinde çalışan eğitimcilerin kamuda istihdam edilmeden böylesi adımların atılması binlerce eğitimciyi ve çalışanı mağdur edecektir. Yine, AKP'nin bunları "terör mücadelesi" adı altında yapması da âdeta tüm toplumu kriminalize etmek, suçlamaktır. Dolayısıyla herhangi bir kanıta dayanmadan, hiçbir hukuki süreç işletilmeden atılan her adımın toplum vicdanını yaraladığını bilmenizi isterim.

Değerli arkadaşlar, devlet olma iddiası taşıyan hiçbir sistem yurttaşlarını hukuktan mahrum bırakarak peşinen suçlu ilan edip mahkûm edemez. Bu, kedinin yavrularını yemeye başlayınca fareye benzetmesi gibi trajik bir durumdur. Eğer gerçekten bilimsel, laik, demokratik, nitelikli, ana dilde eğitim ve kamusal eğitim amaçlanıyorsa bunu hep birlikte başarabiliriz. Halkın temsilcileri olarak eğitim meselesini hep birlikte masaya yatırıp Millî Eğitim Temel Kanunu'nda gereken değişiklikleri yapabiliriz ama biliyoruz ki AKP'nin amacı kamusal yarar değil, bizzat kendi hedefleri ve kendi istikbalidir.

Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı öyle çaresiz bir hâlde ki OHAL ve KHK'larla istikbal aramaktadır. Bu nedenle FETÖ bahanesiyle OHAL rejimini kalıcı hâle getirdiler çünkü OHAL'i, farklı düşünen muhalif kesimleri sindirme aracına dönüştürdüler. Bu yeni tarzısiyasetten en çok kürdistan bölgesi ve Kürt halkı, Kürt kentleri etkilenmiştir. Kürtlerin sesine yer veren tüm basın-yayın kuruluşları kapatılmış, Kürtlerle dayanışma duygularını ifade eden akademisyenler ihraç edilmiş. Kürt siyasal hareketine ciddi baskılar ve seçilmişlerin tutuklanması, rutinleşen gözaltı ve tutuklamalar, Kürt dili kurumlarının kapatılması bu çerçevede okunmalıdır. İlginçtir ki 1990'lı yıllarda, o cehennem günlerinde bile kapatılmayan Azadiya Welat gazetesi, İstanbul Kürt Enstitüsü ve Mezopotamya Kültür Merkezi bugün AKP tarafından kapatılmıştır. Allah aşkına, "Kürtlere karşı asimilasyon politikalarını kaldırdık, buna son verdik." diyen AKP'ye kim inanabilir? AKP döneminde asimilasyon en az on kat daha artmıştır.

Dolayısıyla, başta seçim bölgem Van olmak üzere tüm bölgede DBP'li belediyelerin bünyesinde halka hizmet vermek amacıyla açılan Kürtçe kurslar, kreşler, halk sağlık merkezleri, kültür merkezleri, kadın sağlıkevleri, kadın sığınmaevleri ve hatta halk ekmek fırınları bile bu kayyumların eliyle -kayyum zorbalığıyla el konulmuş- kapatılmış, halk bu hizmetlerden mahrum bırakılmıştır. Bu zulüm değil de nedir? Ama bilinsin ki bu karanlık dehlizden çıkıp da güneşli günlere kavuştuğumuzda bu yaptıkları alınlarında kara bir leke olarak kalacaktır.

Değerli milletvekilleri, trajiktir ki AKP, eleştirdiği 1990'lı yılların darülfünun tasfiyelerinin aynısını bugün kendisi bizzat yapmaktadır. 28 Şubat sürecinin mimarlarının kullandığı benzer argümanlar ve gerekçelerle insanların ekmeğiyle oynanmaktadır. Zulüm ebedî değil, biliyoruz ki bir gün son bulacak, hak, adalet yerini bulacaktır.

Miguel de Unamuno'dan bahsederek sözlerime son vermek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Botan, teşekkür ederim.

LEZGİN BOTAN (Devamla) - Fırsat bulamadım.