| Konu: | Cezaevlerindeki hasta tutsaklara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 16.03.2017 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün ülkemizin en önemli sorunlarından biri de cezaevlerindeki hasta tutsaklar meselesidir. Hasta tutsaklar ülkenin kanayan bir yarası olarak maalesef gündemdeki yerini korumaktadır, henüz bir çözüm geliştirilmesi mümkün olmamıştır.
Avrupa Cezaevi Kuralları'nın ilk sırasında "Özgürlüğünden yoksun bırakılan her bireye insan haklarının gerektirdiği gibi davranılmalıdır." maddesi yer alır. Hapsedilme, aynı zamanda bir insan hakları konusu olarak ele alınmaktadır. Bununla birlikte, özgürlüğünden mahrum bırakılmış bireylere ek bir cezalandırma yapılamayacağı açıkça vurgulanmıştır.
Türkiye cezaevlerinde, her geçen gün ağırlaşan, hiçbir hukuksal dayanağı olmayan, vicdan ilkelerini yerle bir eden bir durum söz konusudur. Ağır hastalığı olan tutuklu ve hükümlüler, hiçbir geçerli nedeni olmamasına rağmen, siyasal bir tutum takınılarak, ölüme ve psikolojik işkenceye terk edilmektedir.
OHAL süreciyle birlikte Türkiye'de hasta tutuklu sayısı binleri aşmış durumdadır. OHAL'in ardından artan kitlesel tutuklamalar hasta tutuklu sayısını gittikçe artırmıştır. Bugün hasta tutsaklar yeterince sağlık hizmetine erişme imkânından maalesef yoksundurlar. Penceresi olmayan, havasız, kutu gibi ring araçlarıyla hastanelere götürülmek zorunda bırakılmakta, hatta saatlerce o ring aracında tutulmakta, tedavi ettirilmeden gerisin geri cezaevine getirildiğine sıklıkla rastlanılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, diğer yandan, o tedavi sırasında ellerinin kelepçelerinin sökülmemesi veya hastane bodrumlarında tedaviye zorlanması, askerlerin o ortamda bulunmak istemesi sağlıklı bir tedavi hizmetinin alınmasını engellemektedir.
Cezaevlerinde özellikle personelin tavrı da OHAL'le birlikte değişmiş ve keyfîleşmiştir. Fırsat bu fırsat "Hükûmetim, hele şu aralar da sıkıntılıyım, onun için istediğimi yaparım, bu aralar hassasiyetim yüksek." der gibi, maalesef tüm hıncını hasta tutsaklardan çıkarmaya çalışıyor. Hasta tutsaklar, soğukta, nemli havalarda ve özellikle OHAL'le beraber kapasitesi 2 katına, 3 katına çıkmış koğuşlarda yaşamaya zorlanmaktadır. Kendi başlarına yaşamaları imkânsız olduğu çeşitli zamanlarda ATK raporlarıyla tespit edilen hasta tutsaklar bile maalesef salıverilmemektedir, ölüme terk edilmektedir. Bakın, bunlardan bir tanesi Ergin Aktaş. 3 kez ATK tarafından Ergin Aktaş hakkında tedavisinin içeride mümkün olmadığı ve dışarı çıkarılması gerektiği ifade edilmesine rağmen, mahkeme bu raporu hiçe saymış ve tutukluluğuna devam etmiştir. 2016 yılında 47 hasta tutsak hayatını kaybetmiştir.
Değerli arkadaşlar, bakın, durum buyken bazı özel durumlara da rastladığımız oluyor. AKP iktidarı döneminde bazı cihadist çeteler, gerici tutuklular, hırsızlar, taciz ve tecavüzden tutsak olanlar hastalık gerekçesiyle de salıveriliyor. Mesela, bunlardan bir tanesi, Anadolu Federe İslam Devleti üyesi olan Metin Kaplan hastalığı sebebiyle salıveriliyor. Bir başka örnek: Taksim İstiklal Caddesi'nde geçen yıl 4 kişinin hayatını kaybettiği olayın faili olan Erkan Çapkın sağlık durumu gerekçe gösterilerek salıveriliyor.
Değerli arkadaşlar, bunlar salıverilirken cezaevi koşullarından dolayı sağ ayağından kısmi felç geçiren Grup Başkan Vekilimiz İdris Baluken'in, kısmi felcin kalıcı hâle gelmemesi için hastanede görmesi gereken fiziki tedavilerin yapılmasına müsaade edilmemiş, nekahet dönemi tamamlanmadan hastane kapısından cezaevine götürülmüştür. Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Buradaki bir mesai arkadaşınızdır bahsettiğimiz şahıs. Buna nasıl vicdanlarınız elveriyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Toğrul, size de bir dakikalık ek süre veriyorum.
Buyurunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İdris Baluken burada hepinizin tanıdığı bir arkadaşımızdır. İdris Baluken'in bugün o hâliyle gözaltına alınmasını eğer AKP iktidarı içine sindiriyorsa, gerçekten vicdanını tamamen kaybettiği anlaşılıyor, vicdanının köreldiği anlaşılıyor.
Değerli arkadaşlar, cihadistlere yönelik sadece bunlar mı var? Mesela, basından okumuşsunuzdur, cihadist çeteler adresleri sabittir diye serbest bırakılırken HDP milletvekilleri, grup başkan vekillerimiz, hele hele eş başkanlarımız sanki adresleri sabit değilmiş gibi cezaevine götürüldü. Bu nasıl bir anlayıştır? HDP'ye bu düşmanlığınız asla ve asla size bir şey kazandırmayacak, 16 Nisanda size "hayır"la bu diktanızı o gün kaybettirecektir.
Genel Kurulu bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Toğrul.