| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı Arasında Çevre Alanında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 15.03.2017 |
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2'nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, siyasetin çok özel ve ideal bir tanımı vardır. Nedir bu? Çok kısa; siyaset, çözüm üretme sanatıdır. Bunun tekniklerini çok detaylı bir şekilde okuyup anlatabiliriz ama özü budur. Dolayısıyla, Türk siyasetini de dikkate aldığımızda birazcık açarak söylememiz gereken şey şudur: Bizler, Türk halkı tarafından, kendilerine sorun edindikleri şeyleri gelip burada ifade etmek, varsa çözüm üretmek maksadıyla seçilen 550 milletvekiliyiz; siyasi görüşlerimiz, ilkelerimiz ne olursa olsun bizi en fazla bir araya getiren ortak payda da budur, çözüm üretme sanatını en iyi şekilde icra etme yeri burasıdır. Bunu nasıl yapacağız? Bunu neye göre yapacağız? Tabii ki o zaman demokrasiye dönüp bir bakacağız, diyeceğiz ki: Demokraside güçler, erkler var. Bunun bir ayağı yasamadır, yasama bir şeyler üretir, yürütme de onu deruhte eder. Yargı da kontrol mekanizması olarak vardır. Peki, neye göre yapacağız? Biz çözüm önerilerimizi neye göre üreteceğiz? Tabii ki gücümüzü, kaynağımızı, yetkimizi kurallar manzumesinden yani Anayasa'dan alacağız. İşte, bu amaçla buradayız. Peki, bu ihtiyaçlar manzumesini nasıl tespit edeceğiz? Bunun da en doğal ifade bulduğu yerden, seçimler öncesi her siyasi partinin seçim beyannamesine koyduğu vaatlerden hareket edeceğiz. Burada bir kontrol mekanizması olarak yapılanlar ve yapılmayanlar noktasında, vadettiklerini hükûmet erkinin yapması, muhalefetin de bunu kontrol edip yapılamayanlar noktasında eleştirilerini yine bu çerçeve içerisinde gerçekleştirmesi.
Şimdi, Türkiye'nin yığınla sorunu var. Genel Kurul açılışından bu saate kadar farklı milletvekili arkadaşlarımız bunları dile getirdiler; iç politika bağlamında getirdiler, iç siyaset noktasında getirdiler. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak asıl odaklanmamız gereken ana unsur olarak bunu görüyoruz. Çünkü bu millete birtakım şeyler vadettik ya da Hükûmet birtakım şeyler vadetti ve iktidar oldu. Bunun kontrolü, yapılanların yanı sıra yapılamayanları da ortaya çıkarıp bu konudaki düşüncelerimizi ifade etmektir bizim görevimiz.
Biraz önce sevgili Saffet kardeşim çok önemli bir konuya değindi. Evet, "Gazilerimiz yoğunluklu olarak hem davranış noktasında birtakım haksızlıklara maruz kalmakta hem de özlük hakları noktasında hak ettikleri birtakım şeyleri elde edememektedir." dedi ve talebimizi ifade etti. Şimdi, bunun gibi, toplumun o kadar çok kanayan yarası var ki dolayısıyla, bunlara odaklanıp bunları konuşmamız lazım. İşsizlik rakamları açıklandı, 4 milyon civarında bir işsizlik rakamıyla karşı karşıyayız. Bu, ülke için çok büyük bir sıkıntı, felaket. Bir tarafta, 4/C'li, 4/B'li taşeron işçilerimizin vadedilen kadro sıkıntıları var. Bunları dile getirmemiz lazım, bunları bir an önce gündeme getirmemiz lazım.
Sadece gazi sayılanlar değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinde sivil bir personel grubu var, bunlar büyük bir çoğunlukta. Bunların gerçekten, zaman zaman sivil, zaman zaman askerî personel gibi algılandıklarına tanıklık ediyoruz özlük hakları noktasında. Kendi lehlerine olan bir şeyde sivil memur sayılmıyor, aleyhlerine olan bir şeyde çok rahat bir şekilde sayılmaktadırlar. Bunlar uygulamadaki aksaklıklar ve bu konuda bütün siyasi partilerin vaatleri söz konusu.
Bir başka sıkıntımız, eğitimdeki istikrarsız gidiş. Bir an önce eğitimi istikrarlı bir hâle getirmemiz lazım. Bunun için yeni birtakım adımların atılması gerekmektedir.
Diğer, çok önemli bir sıkıntı, hepimizin gündeminde olan, kolluk kuvvetinin, her gittiğimiz ilçede, her ziyaret ettiğimiz mahallede, bir polis memuru var ise inanın, sessizce geliyor yanımıza, bir şeyler söylüyor, birtakım talepleri var; bunların da en önemlisi ek gösterge sıkıntıları, fazla mesaileri, izinlerle ilgili yaşadıkları sıkıntılar. Şimdi, bu sıkıntılar yumağı içerisindeyiz. Dolayısıyla, bizim asıl odaklanmamız gereken nokta, toplumla yaptığımız seçim öncesi mutabakat gereği, onların sorunlarını burada ifade edip varsa çözüm önerilerimizi ortaya koymaktır.
Şimdi, ben de bugüne kadar gündemde zaman zaman olup ama elimize ulaşan bilgiler noktasında bir mağdur grubun sorunlarını ifade etmek istiyorum yüce Meclise. Engelli kardeşlerimizin gerçekten büyük sıkıntıları var, ziyaret ediyorlar, aynen diğer haksızlığa uğrayan ya da istediklerini, hak ettiklerini alamayan gruplar gibi, senede bir gün onları hatırlıyoruz, çok iyi bir şekilde iltifatlara boğuyoruz ama ertesi gün herkes olduğu yere tekrar dönüyor. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 15/7/2014 tarihli ve -uzun bir rakam- sayılı yazısında engellilik haklarından faydalanmak üzere talep edilen sağlık kurulu raporlarında -somut bir örnek veriyorum- yüzde 1 dahi engellilik oranı olsa engelli raporları alımında herhangi bir para istenmeyecek devlet hastanelerinde ama uygulamaya baktığımızda, maalesef, bazı hastanelerde yani engelli, zaten mağdur, bu mağduriyetini ifade etmek için rapor başvurusunda bulunduğunda bu, devlet hastanesinde 200 TL -en son rakamlar- üniversite hastanesinde ise 300 TL gibi bir rakama maruz bırakılıyor ödemek üzere. Şimdi, bu basit bir örnek. Allah aşkına, 79 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti devletinde neredeyse nüfusun yüzde 12,5'ine tekabül eden bir kitleden bahsediyoruz ve inanıyorum ki her birimizin ailesinde oranı farklı olmak kaydıyla engelli kardeşlerimiz var. Ne olur bunların dileklerini, isteklerini dikkate alıp iyileştirmelerde bulunalım. Nedir bunlar birkaç kalemle ifade etmek gerekirse: İşte bu raporlardan alınan paralarla başlayan süreç. Bunlara istihdam edilen... Bakın, Anayasa'da pozitif ayrımcılık içeren bazı maddeler var engellilerle ilgili ama buna rağmen biz onlara karşı biraz sanki ketum davranıyoruz. Elimizde ne kadar kadro varsa bunları artıralım. Efendim, genel istihdam üzerindeki yüzde 3'lük potansiyeli, yüzde 3'lük hakkı yüzde 5'e çıkaralım. Bunlar onların talepleri. Ve bir hizmetli engelli olarak işine başlayan bir kardeşimiz zamanla eğitimini tamamlıyor, çeşitli kalifikasyonlar elde ediyor, yeni bir liyakat kazanıyor, değişime uğramak istiyor mesleki olarak, pozisyon olarak, bir pozisyon değişikliği istiyor ama bunu da engelleyici birtakım düzenlemeler müsaade etmiyor. Tayin hakları konusunda bana göre -Anayasa'mız bu teminatı verdiğine göre- pozitif ayrımcılık yapalım. Onların tayin haklarını normal memurların tayin hakları gibi düşünmeden istekleri doğrultusunda gerçekleştirelim. İnşallah, bu yığınla, ben ancak bir tanesine işaret etmeye çalıştığım toplumun bu kanayan yaralarına çözüm üretme genel işlevine dönme niyetimi ifade ediyorum.
Ben ayrıca -bugün mutlu bir haber duyduk bu kadar içerdeki ve dışardaki hengameler ışığında- aynen Aziz Sancar'ın aldığı ödülle göğsümüzü kabarttığı gibi Mehmet Haberal Hocamızı da İngiltere'de aldığı ödülden dolayı Türk milleti adına, partim adına ve bir bilim adamı olarak kendi şahsım adına kutluyorum. İnşallah bundan sonraki bilim adamlarımıza da bu büyük bir motivasyon sağlar diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)