GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:77
Tarih:02.03.2017

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hapishaneler ve hapishanelerde tutulan tutsaklara uygulanan hak ihlalleriyle ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Hak ihlallerini genel çerçevede anlatmaya başlamadan önce, özel bir durumu siz değerli milletvekilleriyle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, bu Meclisin bir üyesi, Grup Başkan Vekilimiz İdris Baluken devletin bir kanadı tarafından tahliye edilirken; cezaevinde rehin tutulurken oradaki koşullardan dolayı ayağında geçici bir felç oluşmuştu, bundan dolayı cerrahi bir müdahale geçirdi ama yatağından zorla çıkarılarak tekrar, devletin bir diğer kanadı tarafından rehin alındı. Şimdi paylaşmak istediğim nokta şu: Yarın öbür gün tutuldukları zor koşullarda, rehin alındıkları zor koşullarda bu geçici felcin tam felce dönüşmesi durumunda şundan emin olun ki bunun bütün sorumluluğu bu Meclise ait olacak, bütün utancı da bu Meclise ait olacaktır, bunu özellikle belirtmek istedim.

Değerli milletvekilleri, bugün hapishanelere baktığımız zaman, etkin bir kapatılma yöntemi olarak hapishaneler bu ülkenin kanayan en büyük yaralarından bir tanesidir ve konuyla ilgili Adalet Bakanlığının tavrı suç işleyen bir merhaleye gelmiştir. Egemenlerin varlığını tehdit eden devrimci ve toplumsal mücadeleler devletin büyük gazabıyla karşılaşmış, okullarda, kışlalarda ve kapitalist işletmelerde terbiye edilemeyen, ıslah edilemeyen devrimciler hapishanelere kapatılarak devrimci mücadelelerin önü alınmaya çalışılmıştır. Bu haseble hapishaneler devlet aygıtı ile devrimcilerin en önemli hesaplaşma alanları olagelmiştir. Türkiye ve kürdistan hapishaneleri de cumhuriyet tarihi boyunca devrimcilerin devletle karşılaştığı en önemli mücadele ve direniş mercilerinden biri olmuştur. Bu anlamda devletin inceltilmiş hapishane politikası her dönem gündemde olmuş ve cezanın infazının tecrit, izolasyon ve her türlü işkence yöntemleriyle yeniden üretildiği mekânlara dönüştürülmüştür. En yüksek ifadesini İmralı özel infaz rejiminde bulan tecrit ve izolasyon politikaları bugün bütün cezaevlerinin sathına yayılmış durumdadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Temmuzda alınan üç aylık olağanüstü hâl uygulamalarının 20 Ekimde bir kere daha uzatılmasının sonucunun en olumsuz yansımaları ne yazık ki yine cezaevlerinde olmuştur. Bu oldukça güç koşullarda yaşayan siyasi mahpuslar çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin etkisiyle durumları daha da güçleştirilmiştir. Söz konusu uygulamalar özellikle hasta mahpuslar üzerinde daha derin etkiler bırakmıştır. OHAL'in ilan edilmesi ve bir kez daha uzatılması zaten erişim ve iletişim sorunları hat safhada olan hapishanelere erişimi çok daha güç bir seviyeye getirmiştir. Hapishanelerde, yöneticilerden gardiyanlara varıncaya kadar olağanüstü hâli kendi olağanüstü yetkileri sanarak keyfî tutumlar sergilemektedirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarafı olduğumuz uluslararası hukuk sözleşmelerinde işkence, gayriinsani ve onur kırıcı bir muamele olarak tanımlanmış ve yasaklanmıştır. Aynı şekilde işkence ve kötü muamele iç hukukumuzda tanımlanmış ve yasaklanmış bir fiildir. 15 Temmuz sonrası Meclis grubumuza, sivil toplum örgütlerine, barolara ve ailelerin aktarımlarına göre hapishanelerde söz konusu işkence ve kötü muamele uygulamalarının arttığına ve süreklilik kazandığına dair iddialar güç kazanmıştır. Bazı ihlalleri maddeler hâlinde sıralamak istiyorum, sürem da az kaldı: Haftada 1 olan telefon görüşme hakkı on beş günde 1'e indirilmiştir. 3 görüşçü yazdırma hakkı kaldırılmıştır. Birinci derecede yakınlar dışında hiç kimseyle görüş yapılmasına izin verilmiyor. Avukatların müvekkillerle görüşmesine gün ve saat sınırlandırması getirildi. OHAL öncesi zaten mevcut olan ancak OHAL sonrasında özellikle darbecileri sığdırmak için sevk ve sürgünler endişe verici duruma gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) - Başkanım, bir dakika...

BAŞKAN - Tabii, buyurun tamamlayın.

BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

OHAL'le yayımlanan kararnamelerde savcı izniyle avukat-müvekkil görüşmelerinde sesli ve görüntülü kayıt almanın önü açılmıştır. Gazete, dergi, kitap sayısına sınırlama ve kimi durumlarda yasak getirilmiştir. Koğuşlarda bulunan ve daha önce sorun olmayan birçok temizlik araç gerecine el konulmuştur, hatta kantinden alınabilen eşyalar dahi mahpusların elinden alınmıştır. Keyfî disiplin cezalarında ciddi bir artış ve rutinleşme söz konusudur. Kimi cezaevlerinde tutsaklara asker selamı vermek gibi dayatmalarda bulunuluyor, kabul etmeyen tutsaklar ya darbediliyor ya da hastane sevkleri gerçekleştirilemiyor.

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı il ve ilçelerde bulunan tutsakların, özellikle Şırnak Cezaevinde bulunanların aileleriyle iletişimleri yok derecesinde azalmıştır. Yine, hastane sevklerinde kelepçeli ve asker eşliğinde muayene dayatılmakta, reddedilmesi durumunda mahpus muayene edilmeden cezaevine geri götürülmektedir. Daha bir sürü ihlali burada sayabilirim, zaman yeterli olmadığı için...

Bizim söylemek istediğimiz şu: Özellikle, 300 hasta tutsağın şu anda tedavi edilmesi gerekiyor, dışarıda tedavi edilmesi gerekiyor ama bu zor koşullarda, bu ihlallerin arttığı koşullarda hâlâ cezaevinde tutuluyorlar. O yüzden, hasta tutsakların karşı karşıya kaldığı muamele, Hükûmetin insan hakları politikasının turnusol kâğıdı olmaya devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) - Hükûmet, insanların canını bir siyaset malzemesi olarak kullanmaktan vazgeçerek kendisine tanrısallık atfetme riyakârlığına bir son vermelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.