GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:76
Tarih:01.03.2017

ERKAN HABERAL (Ankara) - Lehinde...

BAŞKAN - Bir şey mi dediniz Sayın Haberal?

ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Başkan, "Aleyhinde." dediniz, lehinde bir konuşma yapacağım bu konuda.

BAŞKAN - Usulen aleyhinde.

ERKAN HABERAL (Devamla) - Peki. Usulen aleyhinde olan bir konuda lehinde bir konuşma yapacağım.

Ankara Havagazı Fabrikası Ankara'nın kanayan yaralarından biri, aslında kangren olmuş kanayan yaralarından bir tanesi. Bunun için bu sürece gelmeden önce bir tarihsel gelişimini vermek lazım.

1929 yılında inşa edilen Havagazı Fabrikası, gazometreler, elektrik santrali, su kulesi, hava gazı ocak dairesi, yakıt tankları ve depoları, silolar, atölyeler, daha benzeri birçok yapılarla bir bütünün parçaları olarak tasarlanmış, eskimiş ancak bileşeninden kopamamış endüstriyel yapı tasarımlarının bir örneği olması nedeniyle mimarlık tarihi açısından yeri son derece önemli, tasarımı ve mühendislik tekniği ve teknolojisi açısından bir daha yerine konulamayacak bir değerdir. Ankara Havagazı Fabrikası başkentimize altmış altı yıl hizmet etmiştir. 1990 yılında iş merkezi yapılması amacıyla yıkım kararı alınmıştır. Ankaralılar, demin saydığım sebeplerden dolayı ve tarihsel teknolojik eserlerden bir tanesi olması sebebiyle bu yıkıma şiddetle karşı çıkmışlardır.

Ulusal ve uluslararası belgelerde "sanayi arkeolojisi" olarak tanımlanan Havagazı Fabrikası tesislerinin yıkılmasıyla Ankara Garı ve çevresiyle birlikte düşünülerek tasarlanmış olan ve birbirini bütünleyen kentin bir dönem kültürünün belgesi yok olmuştur. Geçmişin değerlerinin gelecek nesillere aktarılması sorumluluğu olan bu dönemin kurum ve kuruluşları kamusal görevlerini yerine getirmemişlerdir. Kentteki tüm dolu, boş ve yeşil alanlar sürekli tüketilmekte, yıkılarak rant tesislerine dönüşmektedir.

Havagazı Fabrikası ve destekleyici birimleri 1990'lı yıllarda yıkılmak üzere gündeme getirilmiş, yapı ve içinde bulunduğu parsel Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19/3/1991 gün ve 1679 sayılı Kararı'yla kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Alınan tescil kararından sonra, mülk sahiplerinden birisi olan EGO Genel Müdürlüğü tescilin iptali için idare mahkemesine dava açmış ve açmış olduğu tescilin iptali davasını kaybetmiştir. Hukuki süreç devam etmiş ve karar son olarak Danıştay 6. Dairesinin 5342 sayılı Kararı'yla kesinleşmiştir. Kesinleşen kararda, Havagazı Fabrikası üstün kamu yararı adına hukuksal koruma altına alınmıştır. Ancak, 1991 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeleri tarafından kültür varlığı olarak tescil edilen, 1996 yılında Danıştay kararıyla üstün kamu yararı adına hukuksal olarak da koruma altına alınan Havagazı Fabrikası, tescil kararından günümüze ilgili yönetimler tarafından korunması, yeni işlemler ve yeni tasarımlarla yaşatılması gerekli kültür varlığı olarak ele alınamamış, kaderine terk edilmiştir. On yıl aradan sonra tescil kararını alan aynı kurumun Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu yeni üyeleri tarafından 26 Mayıs 2006 tarihinde tescil kararının kaldırılması bilime, hukuka, üstün kamu yararına aykırıdır. Danıştay kararına ve hâlâ var olan bu değerlere rağmen, Havagazı alanı içindeki yapılar EGO Genel Müdürlüğü tarafından bir gece operasyonuyla yok edilmiştir.

Bugün, dünyanın pek çok ülkesinde endüstri yapıları korunarak kamu yararına değişik kullanımlarla ve işlevin gerektirdiği ek yapılarla dönüştürülürken, hatta ülkemizde İstanbul'da, İzmir'de gazhane binaları da bu yolla dönüştürülmeye çalışılırken Ankara Maltepe'deki Havagazı Fabrikası gibi kültürel ve tarihsel özgünlüğü bulunan bir endüstri yapısı yerle bir edilmiştir. Ender özgün değerlere sahip, gelecek nesiller için belge değeri olan bir kültürel miras alanı, ne olacağı bile tasarlanmamış bir alana dönüştürülmüştür. Önce bakımsızlıkla çökertilen, arkasından da niteliklerini yitirmiş olarak tanımlanan alanlar, bireysel beğeniler ve isteklere göre şekillenmektedir. Kent ve çevresine yönelik üst ölçekli planlar, stratejiler belirlenmeden yapılan tüm uygulamalar bir sonraki süreçte yeniden ele alınmakta, kent sürekli yıkılarak tekrarlanan şantiye alanlarına dönüşmektedir. Son günlerde Eskişehir yolunda yapılmakta olan uygulamalar plansız bir çalışmanın ürünü olup ekonomik olarak da ülkemiz millî gelirlerinin programsız bir şekilde kullanılmasının bir örneğidir. Eskişehir yolu üzerinde tek parsel ölçeğinde yapılaşma yoğunluğunun artırılması, belediye encümen kararlarıyla gerçekleştirilmesi nasıl bir planlama bütününün parçası olduğu anlaşılmayan kentsel uygulamalardan bir tanesidir ve Eskişehir yolu bölgesinde yapılan Ankara Şehir Hastanesi de aynı şekilde hiç düşünülmeden, planlanmadan, etrafın ve yolların bir bütünlüğü ele alınmadan yapılmış bir projedir.

Bir taraftan kentin belli akslarında oluşturulan yoğunluk artışları, diğer taraftan da kent merkezinde Havagazı Fabrikası'nın yıkımıyla başlayan AOÇ, AKM alanı, Güvenpark, Ulus Kent Merkezi, kent vadileri gibi alanlar, Ankara'nın Büyükşehir Belediyesi tarafından göz dikilen potansiyel rant alanlarını ve aynı zamanda risk alanlarını oluşturmaktadır. Maltepe Havagazı Fabrikası da böylesi yaklaşımlarla yıkılmış, enkaz hâline getirilmiş ve sonuç olarak bir rant alanına dönüştürülmüştür. Kentlilik bilinci ve kent kültürü politikası olmayan bu tür yaklaşımlar ve uygulamalar bir yandan kentin kültürel değerlerinin yok olmasına neden olurken diğer taraftan da kent topraklarının kullanım biçimi ve ekonomik kayıplarla ülke millî gelirinin pervasızca harcanmasıdır. 2683 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nda "Kültür varlıkları; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır." denilmektedir. Aynı yasada devletin bu konudaki sorumluluğu şöyle tarif edilmiş: "Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir." Ankara Büyükşehir Belediyesi ve EGO Genel Müdürlüğü, Havagazı Fabrikası yıkımına başlamakla devletin malına zarar vermiş ve suç işlemiştir. Koruma Yasası'na göre kültür ve tabiat varlıklarının korunmasından birinci derecede sorumlu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, cumhuriyetin başkentinde, Ankara'nın orta yerinde bir kültür varlığının tescilinin kaldırılarak ve gece yarısı operasyonuyla kültür varlığının ortadan kaldırılmasına göz yummakla suça ortak olmaktadır. Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun parsel üzerindeki tescil kararını kaldırmamış olmasına rağmen, Kuruldan hiçbir izin alınmadan, gizlice, yangından mal kaçırırcasına, hangi amaçla, ne uğruna yapıldığı anlaşılmayan, yıkımdan sonra yeri doldurulamayacak bir cumhuriyet değeri, endüstri arkeolojisi bakımından değerli bir kültür mirası yok edilmiş bulunmaktadır. Diğer yandan, alanın korunmasına dair yargı kararları ve Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun almış olduğu 2006 tarihli yıkımın durdurulması kararına rağmen, EGO'nun, dolayısıyla Ankara Büyükşehir Belediyesinin Maltepe Havagazı Fabrikası'nın yıkımına devam etmesi yalnızca Cumhuriyet Dönemi'nin özgün bir yapısının yerle bir olmasına sebep vererek cumhuriyet değerlerine zarar vermemiş, aynı zamanda yargıyı hiçe sayarak hukuk düzenine de bir darbe indirmiştir.

Başkenti yoksullaştıran ve yoksunlaştıran çağ dışı anlayış cumhuriyetin kültürel, sosyal değerlerine karşı yürüttüğü operasyonlara bir yenisini daha ekleyerek, Maltepe Havagazı Fabrikası'nı kent belleğinden ve kent kimliğinden silerek kamu yararı yapıları, alanları yok etmekte ve kamusal alanlar belli çıkarlar doğrultusunda kültürel, sosyal, ekonomik olarak ranta dönüştürülmektedir ve gelinen süreçte, Havagazı Fabrikası yıkılmış, meslek odalarının çeşitli noktalardan aldıkları numunelerle yapılan ölçümlerde çok yoğun asbeste rastlanmıştır. Büyükşehir Belediyesi profesyonel ekiplerle çalışıldığını, asbestin yetkili firmaya ihale edildiğini, uzman ekiplerle taşınıp bertaraf edildiğini söylemiştir. Buradaki en önemli sorun, vatandaşlara yeterince bilgi verilmemiş olmasıdır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayan lütfen.

ERKAN HABERAL (Devamla) - ...belediyenin çevrede oturan semt sakinlerine ve sırf bu yüzden çevredeki okullardan çocuklarını alan velilere yeterince bilgi vermeden, 1 tane firmaya ihale etmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Belediye ile meslek odasının karşılıklı çatışmalarından etkilenen, arada kalan ve orada oturan vatandaşlarımız olmuştur. Aceleyle yapılan bu çalışmalar çevreye olumsuz etkiler vermiştir ve bunlar belediye tarafından göz ardı edilmiştir.

Bütün bu sebeplerle, Cumhuriyet Halk Partisinin önerisinin lehine olduğumuzu belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)