| Konu: | 28 Şubat sürecinin 20'nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 28.02.2017 |
FATMA BENLİ (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu vesileyle yüce Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün postmodern darbe olarak tanımlanan, etkilerinin bin yıl süreceği ifade edilen 28 Şubat Kararlarının alınışının tam 20'nci yılını idrak ediyoruz.
Yirmi yıl önce bugün, yüz binlerce insanın hayatını etkileyecek olan, yüz binlerce genç kızın, yüz binlerce erkeğin ve bütün Türkiye'nin hayallerini aslında hiçe sayan kararlar alındı. Aslında her birimizin hafızasında 28 Şubat denildiğinde bir resim mutlaka gelecektir. Bazılarımız için "Demokrasiye balans ayarı yaptık." denilerek yürütülen o tankların fotoğrafı gelecektir. Bazılarımız için üniversite kapılarında bekletilen öğrencilerimizin fotoğrafı gelecektir. Bir kısmımızda ise imam-hatiplerin orta kısımlarının kapatıldığı, liselerde katsayı uygulamasının başlatıldığı, o dönemde öğrencilerin kapı önlerinde bekletilmeleri hatta bizatihi imam-hatip lisesi öğrencileri sırf okul bahçesinde beklemesinler diye onların polis arabalarına alınıp da birkaç saatlik yürüyerek ancak evlerine dönebildikleri yerlere bırakıldıkları fotoğraflar gelecektir. Aslında sadece eşi başörtülü olduğu için atılan ya da 3 santimlik sakalı var diye bizatihi GATA Hastanesine alınmayan gazilerimiz gelecektir. Askere gönderdiği oğlunun yemin törenini izleyemeyen, başörtülü olduğu için dışarıda kalan annelerimizin fotoğrafları... Nedense benim aklıma Medine Bircan geliyor. 71 yaşında olan, hastanede bizatihi yatağında yatarken, kanser hastası olduğuna bakılmadan, saçları olmadığına bakılmadan "Olmaz artık, yeni bir genelge oldu, olmaz artık, hukukun işleyip işlememesi önemli değil, onun başı açık fotoğraf vermesi gerekir." diyen doktorun o fotoğrafı benim hafızamda. Hatta bu Mecliste milletin oylarıyla seçilmiş olan bir milletvekilinin "Bu kadına haddini bildirin." ifadeleriyle dışarıya çıkarıldığı fotoğrafı da anımsayabilirsiniz.
28 Şubat o kadar etkili bir süreçti ki, 28 Şubatın illa etkilemesi gerekmiyordu insanları bunları hatırlamak için, sadece biraz vicdan sahibi olmak, sadece haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı çıkmak bu yasakla mücadele etmeyi gerektiriyordu. Doğru, 28 Şubat acıların tarihi, gözyaşlarını hatırlatıyor bize ama aynı zamanda birbirlerinden çok farklı düşüncede olan insanların haksızlığa karşı birleştikleri, beraberce mücadele ettikleri bir zamanı da hatırlatıyor; o yüzden, 28 Şubatı unutmuyoruz.
Bugün 28 Şubatla ilgili birtakım gerekçeler bulanların, 28 Şubat ile bugünü karşılaştıranların o gün "Başörtüsü füruattır." demesini de, o gün kendi evlerinde kalan öğrencilerin başlarını açtırmalarını da, kendi özel okullarında, kendi dershanelerinde başörtülü öğrencilere izin vermemeleri, hatta evlerinden çıkarılmaları da unutulabilecek bir olay değil. O gün yapılanlar asla unutulmayacak, hafızalarımızdan çıkartılmayacak çünkü biz bir daha 28 Şubatların yaşanmasına müsaade etmeyeceğiz. Bunu sadece kendimiz için değil, bu ülkenin bekasına, bu ülkenin geleceğine duyduğumuz güvenden dolayı gerçekleştireceğiz ve bunu hep beraber, birlikte, yan yana durarak gerçekleştireceğiz. Nasıl 15 Temmuzda halkımız aslında asla yan yana duramayacağı, aynı mekânlarda bulunamayacağı, birbirinden çok farklı olan görüşlerdeki kardeşleriyle yan yana o tankların karşısında, o F16'ların karşısında durdularsa, "Darbelere karşıyız, hiç kimse millet iradesini ortadan kaldıramaz." dedilerse, biz de hem milletin vekilleri olarak hem de bütün Türkiye olarak tüm haksızlıklara karşı beraberce duracağız, birbirimizin farklılıklarından destek alacağız, yanımızdakini ötekileştirmeyeceğiz, yanımızdakinin kim olduğuna bakmayacağız. Aynı dava için yani bu Türkiye'nin çok daha iyi bir noktaya gelmesi için beraberce mücadele edeceğiz ancak bunu gerçekleştirdiğimizde beraberce durmayı, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeyi, ülke iradesini ortadan kaldırmaya çalışan darbecilere karşı, darbeci zihniyete karşı, ister postmodern darbe olsun ister e-darbe olsun ister darbe olsun ne şekilde olursa olsun, ifadesi nasıl konursa konsun millet iradesine karşı olan insanlara hep beraber karşı koyacağız. Ancak beraberce mücadele ettiğimizde 28 Şubatta yaşanan o acıların, 28 Şubatta yaşanan o hayal kırıklıklarının, o gün dökülen gözyaşlarının bir sonucu olacak. Nasıl 1960 darbesinde bu ülke darbe yaşamış ve başbakan astırmanın utancını yaşamışsa, eğer biz 28 Şubattan ve 15 Temmuzdan ders alırsak bizden sonrakiler bu utancı yaşamayacaklar. Bu bilinçte olduğumuz için, bunun için beraberce mücadele ettiğimiz için her birinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Benli.