GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:22.02.2017

ARZU ERDEM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk milleti, saygıdeğer basın mensupları; Cumhuriyet Halk Partisinin turizm hakkında vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmuş olsam da bir kere lehte oy vereceğimizi belirtmek isterim. Ondan sonra konuşmama devam edeceğim. Teşekkür ederim öncelikle.

Turizm, bütün ülkelerin belkemiğidir. Turizm bu noktada hem kültürel gelişmemizin hem de ülkenin gelişmesinin bir ayna olarak yansımasıdır. Turizm ülke olarak dünya içerisinde nasıl geliştiğimizin mutlaka ki göstergesidir. Turizm sektörünün dünyada hizmet sektörü olarak birinci sıraya yükselmiş olması da önemli bir ayna tutmaktadır aslında ekonomik gelir noktasında. 1980 yılında yabancı ülkelere turist amaçlı seyahat eden toplam ziyaretçi sayısı 260 milyon civarında iken bugün bu sayı 1 milyar 184 milyon kişiye yükselmiştir. Bu da demek oluyor ki neredeyse dünya nüfusunun beşte 1'i farklı ülkelere seyahat etmek koşuluyla başka ülkelere gitmektedir. Ekonomik büyüklük bakımından önemli bir potansiyel taşıyan turizm sektörü farklı faktörlerden kolaylıkla etkilenmektedir. Öncelikle bunları bir görmekte ve gözden geçirmekte fayda var.

Ülkemizi içten ve dıştan kasıp kavuran terör saldırıları bir taraftan, öte taraftan bunlarla mücadele edip devlet refleksi gösteren... Bizim de bu manada terörle ilgili mücadeleye desteğimiz tam. bu konuyla alakalı ülkemizin yurt dışından güvenlikli ülke olarak maalesef görülmemesi ve hatta ve... Hatta Avrupa'da turizm acentelerinde karşılaştığımız bir olayı paylaşmak istiyorum sizinle. Türkiye'ye seyahat etmek isteyen Avrupalı turistler seyahat acentesinden "Orası güvenlik bölge değil. Bakın televizyonu açıyoruz, işte yangın var orada, oraya gittiğiniz zaman her an bir terör saldırısıyla karşılaşabilirsiniz." denip başka ülkelere yönlendirdiklerine ben kulağımla, gözlerimle şahit oldum. Bu da ne demek oluyor? Özellikle Avrupalı turist noktasında ülkemizde çok ciddi anlamda kanayan bir yara var. Bununla ilgili teşviklerin mutlaka arttırılması gerekiyor.

Ekonomik büyüklük bakımından önemli bir potansiyel taşıyan turizm sektörü, dediğim gibi, nelerden etkilenmektedir? Sadece terörden etkilenmemektedir. Aynı zamanda 15 Temmuz darbe girişimi akşamı televizyonlara yansıyan hepimizin yüreğinde hissettiği var oluşla yok oluş arasındaki ince çizgiyi biz Türkiye'de nasıl yaşadıysak eminim ki hem Avrupa'da hem diğer ülkelerde insanlar da yaşadı. Köprünün üstünde sözde asker kılığına girmiş olan teröristleri görenler "Evet, biz buraya gittiğimiz zaman her an bir terör saldırısıyla veya işgalle karşılaşabiliriz." refleksiyle ülkemizi tercih etmez duruma geldiler. Rus uçağının düşürülmesi bir etken oldu; bir süre, biliyorsunuz, Rus turistlerin ülkemize gelişiyle ilgili bir azalma oldu. Evet, tekrar orada ilişkiler düzenlendiği için Rus turistler ülkemize gelmeye belki devam ediyor. Ama şunu belirtmek istiyorum ki: 2006 ile 2014 döneminde ülkemize gelen ziyaretçi sayısı sürekli artmıştır.

Otelci dostlarımız var, diyorlar ki: "Son iki yıl öncesine kadar kapanan otel, özellikle 50 oda üzeri kapanan otel görme şansınız yok." Ama son iki yıldır özellikle -ve bunlar küçük oteller değil, küçük işletmeler değil- 50 odanın üzerinde odası olan otellerde kapanma sayısı çok fazla ve daha vahim olanı, 50 odanın üzerinde çalışmaya ve hayatını sürdürmeye devam eden otelci dostlarımızla konuştuğumuzda onlardan aldığım geri dönüş de şu, diyorlar ki: "Biz tedbir almaya devam ediyoruz. Çalışan sayımızı, 100 kişi çalıştırıyorduk, 50 kişi çalıştırıyorduk, yarı yarıya düşürdük ama dayanamıyoruz artık, biz de kilit vurmanın eşiğine geldik." Ve bu konuyla ilgili, aslında, iktidarın, mutlaka vereceği teşvikleri ve turizm sektörünü canlandırmayla ilgili tedbirleri bir gözden geçirmesi gerekiyor.

Neler yapılabilir değerli milletvekilleri? Öncelikle, elimize gelen faturalara, evlerimize gelen faturalara bile baktığımız zaman, elektriğinden, suyundan, doğal gazından vergi kısmına, dağıtım bedellerine baktığımız zaman, tüketilen yakıt bedelinin üstünde çok daha büyük bedeller ödendiğini, iş yerlerinde bu bedellerin 2-3 katına çıktığını görüyoruz. Gelin, turizm sektörünü, o anlamda, faturalarına destek vermek suretiyle, en azından önümüzdeki 2017 yılında -ki daha vahim geçecek görünüyor turizm açısından- bu şekilde destekleyelim, onlara vergisel anlamda ya da dağıtım bedellerini bir süreliğine kaldırmak anlamında bir destek verelim.

Yine aynı şekilde, SGK ödemelerinde çok zorlanıyorlar. Önemli bir bölümü zaten para kazanamadığı gibi, vergi borçlarını ödeyemiyorlar, yıl sonuna borçlu giriyorlar. Bu kez, gerçekten vergisini ödemek isteyen dürüst vatandaş, tüccar insan çok büyük zorluklarla karşı karşıya geliyor ve diyor ki: "Ben vergi borcuyla devletime daha fazla borçlu olmaktansa işletmemi kapatayım daha iyi." diye düşünüyor. Gelin, o konuda da, SGK'yla ilgili, elemanların sigortalarıyla ilgili bir tedbir alalım, bu konuyla ilgili de bir destek paketi çıkaralım turizm sektörüyle alakalı.

Yine, aynı şekilde, İstanbul benim seçim bölgem, orada önemli sıkıntılardan bir tanesi, günlük kiralanan evler. Bakın, bunlar hem gayrimeşru birtakım sonuçlar doğurmakta hem aynı zamanda şu an içinden geçmiş olduğumuz hassas sürece de ciddi anlamda sıkıntı oluşturabilecek olan gayrimeşru yapılanmalar. Günlük evleri kiralayanlar normalde... Bunu artık turizm amaçlı gelenler de "Biz üç beş kişi ucuz bir evde kalalım. Otele niye gidelim de günlük kira verelim." diye, ya da "Günlük oda kiralayalım." diye o şekilde tercih edenler de var. Bu konuyla ilgili hem ahlaki olarak tedbir alınması hem bu anlamda da turizm sektöründe gerekli tedbirlerin alınması yönünde de bu günlük kullanımlı evlerle alakalı... Bir de vergisini ödeyen dürüst vatandaşın yaşatılması bakımından da mutlaka bir tedbir alınması ve bunların gözden geçirilmesi gerekiyor.

Kapalıçarşı... Şimdi, alışveriş merkezleri ve mağazalar olağanüstü etkilenmiş durumda. Ben yine seçim bölgem olan İstanbul'dan bahsetmek istiyorum. Bakın, İstiklal Caddesi'nden başladı yangın çünkü terör saldırıları da oldu. Sultanahmet Meydanı'na gidin... Mağazalar derken, bunlar sadece tekstil ürünü satan ya da farklı eşyalar satan mağazalar değil, inanın yiyecek içecekle alakalı olan yerlerin tamamı neredeyse boş.

İstanbul'da son dönemde trafiğe çıktığınız zaman -hep şikâyet ettiğimiz bir trafik problemi vardı değil mi- o trafik problemiyle karşılaşmıyoruz. Bu da demek oluyor ki ekonomi gerçekten kötü ama bu, turizmin de çok kötü olduğunu mutlaka gösteriyor. Havalimanından çıktıktan sonra sahil yolundan geldiğimizde özellikle trafiğin azalmasını görüyoruz.

Kapalıçarşı'yla alakalı rakamlara baktığımızda 3.600 tane iş yerinin 600'ünün sene başında ilk altı ayda kapandığını, geçen sene altı ayda kapandığını, on ikinci aya kadar kapananların sayısının -henüz net olmadığı için söyleyemeyeceğim ama- bine yaklaştığını da söylemek zorundayım. Ben buradan, kürsüden, Kapalıçarşı'daki... Orası bizim turizmin kalbi; her turist İstanbul'a geldiği zaman mutlaka önce bir Kapalıçarşı ziyareti yapar ve oraya gider. Şimdi Kapalıçarşı'ya gittiğiniz zaman elinizi kolunuzu sallaya sallaya gezebiliyorsunuz çünkü artık bir yoğunluk da yok Kapalıçarşı'nın içerisinde.

Kapalıçarşı esnafıyla da paylaştığımız sıkıntılarda, onlardan gelen sıkıntılarda onların söylediği özellikle şu, diyorlar ki: "Biz zaten iş yeri kirası ödüyoruz. İşlerimizde siftahsız geçirdiğimiz haftalar var. Gelin, en azından şu belediyenin her gün başımıza gelip, her hafta başımıza gelip 'İşgaliyenizi ödeyin.' deyip de 2'nci gün 'Kilit vurduracağız.' dedikleri şeyi çözün."

Ben burada Sayın Bakana da seslendim, burada kendisi yine aynı şekilde görevdeyken, dedim ki: "Gelin, bu konuyla ilgili en azından bir sene, 2017'de Kapalıçarşı esnafının işgaliyesini kaldıralım, Belediye buradan gelir elde etmesin. Gelin, turizmle ilgili esnafı yaşatalım." O konuyla ilgili bana yazılı olarak cevap vereceğini söyledi ancak yazılı cevap hâlâ tarafıma ulaşmamıştır.

Değerli milletvekilleri, turizm ülkemizin kalkınmasının, hem kültürel hem sosyal kalkınmasının bir göstergesidir, bizim renkliliğimizin bir göstergesidir. Avrupalı turistin neredeyse hiç tercih etmediği, Yunanistan'da turizmin yüzde 40 oranında arttığı ki kapı komşusu... Ki Yunanistan'a mutlaka gitmişsinizdir; bir düşünün bakalım, bu güzelim vatan mı, Yunanistan mı? Avrupalı turistin gelip hayran kalacağı ülkeyle alakalı aslında biz birazcık tedbir ve önlem alırsak gerçekten burada meydana gelen olaylarla alakalı o güvenliği hissedeceklerdir. Devlet refleksinin... Gelen yabancı heyetlerin tamamına anlatıyoruz bunu. Devlet var olduğu sürece ülke mutlaka dimdik ayakta duracaktır.

Gelin, bir de turizmle ilgili esnafı da canlandıralım, onlar da boynu bükük kapılarında beklemesinler "Bir turist gelsin." diye. Onlar da farklı kampanyalar yapabilsin. Gelin, onların motivasyonlarını yükseltelim. Eğer Kapalıçarşı esnafına yarın "İşgaliyeyi kaldırdık." derseniz bilin ki eğer bu ülkede bir seferberlik varsa -ki Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz inanıyoruz ki bir seferberlik hâli var- o zaman işte Kapalıçarşı esnafı dâhil olmak üzere Türkiye'deki bütün esnaf ayağa kalkacaktır, "Nasıl turist getirebilirim, bu ülkeye daha da fazla nasıl gelir sağlayabilirim?" diye o mücadeleyi bizimle birlikte yapacaktır.

Hepinize çok teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdem.