Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 72 |
Tarih: | 21.02.2017 |
KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi selamlıyorum.
Bugün Dünya Ana Dili Günü'dür. Maalesef 2017 yılı Kürt dili açısından kara bir yıl olarak ikinci ayını geride bırakmaktadır ve yine maalesef Kürtler bu yılın bugünkü Ana Dili Günü'nü büyük bir hüzün içerisinde karşılıyorlar çünkü Kürtlerin binbir emekle kurdukları bütün dil kurumlarının kapılarına kilit vurdunuz. Zamanlaması ne kadar manidardır ki -Diyarbakır'da küçücük yavruların okuduğu- Zarokistan'ın öğretmenlerini bu dille eğitim yapmaktan alıkoydunuz.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Bütün yasakları kaldıran biziz.
HASAN TURAN (İstanbul) - Hocam, müşteri gitmemiştir.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Kürtçe eğitim yapan 37 öğretmeni bu görevden menettiniz.
HASAN TURAN (İstanbul) - Müşteri gitmeyince ne yapsınlar, kapatmışlardır.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Her seferinde, kurmakla övündüğünüz ve üzerinden siyasi rant sağlamaya çalıştığınız, devrim olarak nitelendirdiğiniz Mardin Artuklu Üniversitesindeki Kürdoloji hocalarını da maalesef bu devrim neticesinde, karşı bir devrimle devirdiniz, gözünüz aydın. Sizin yaptığınızı bana göre Saddam bile yapmamıştır. Çünkü Saddam güney Kürdistan'ı yaktı, yıktı, kimyasal silah kullandı ama Kürt dilini ortadan kaldırmaya çalışmadı, Kürt diline karışmadı, Kürt okullarına müdahale etmedi.
Kadim dostunuz Pakistan'ın 1952 yılında Bengal dilinin başına getirdiğinin 10 katını, 100 katını bugün maalesef altmış beş yıl sonra siz Kürt dilinin başına getirmekten çekinmiyorsunuz.
16 Nisanda referanduma sunulacak olan bir anayasa değişiklik paketi önümüzdedir. Kürt diliyle ilgili, Kürt dilinin düzenlemesiyle ilgili, bu Anayasa değişiklik paketinde zerre kadar bir gelişme, bir düzenleme, bir ilerleme yoktur. Böyle çağ dışı bir pakete, böyle tekçi bir pakete Kürtlerden "evet" demelerini bilmem nasıl bekliyorsunuz, nasıl "evet" demelerini istiyorsunuz? Hadi, siz istediniz diyelim ki, AKP içerisindeki Kürt milletvekilleri hangi yüzle -Kürtlerden- içinde dilleriyle ilgili hiçbir şeyin olmadığı bu pakete nasıl "evet" diyeceklerdir, onu da merak ediyorum tabii. Kürtçede bir söz vardır bu gibi durumlarda kullanılır, ben de onu kullanıyorum ve diyorum ki: "x"
Evet, AK PARTİ içerisindeki kendine muhafazakâr ve vicdanlı, yeri geldiğinde İslam'ı referans aldığını söylemekten geri durmayanlara da bir çift sözüm vardır: Bu ne biçim muhafazakârlıktır ki Kur'an-ı Kerim'de bütün diller birer ayet, Allah'ın birer ayeti kabul edilmesine rağmen, Kürt dili de bu ayetlerden biri olmasına rağmen bu dilin üzerine niye bu kadar gidiliyor? Bu dil niye bu kadar asimile ediliyor? Dönemin Başbakanı, sanırım Almanya seyahatinde olacak, şöyle demişti: "Asimilasyon bir insanlık suçudur." Çok doğru, yerinde bir söz ancak bu, Türk diline veya başka bir dile yönelik olduğunda insanlık suçu oluyor da Kürt diline yönelik olduğunda insanlık suçu olmuyor mu, insanlık suçu olmaktan çıkıyor mu? Bunu ben de doğrusu merak ediyorum.
İkincisi: Bakın, Hazreti Peygamber'in (AS) Medine'de Yahudilere tanımış olduğu temel haklardan bir tanesi de onlara İbranice olan ana dilleriyle eğitim hakkını vermesidir. İçinizde ilahiyat okuyanlar var, içinizde Diyanetten gelenler var; bakın, şunu iyi bilin: Yahudilere tanınan bu hak onların özel dershanelerinde, okullarında ve bütün dersliklerinde, ki bunların hepsine birden "beytülmidrâs" deniliyordu, siyeri okuyun... "Beyt" ev demektir, hane demektir, "midrâs" ders demektir; ikisini yan yana getirdiğinizde dersevi oluyor beytülmidrâs; dershane, eğitimevi, eğitim kurumu, ne derseniz deyin. Bin dört yüz yıl önce bu hak Yahudilere tanındı ve Yahudiler ki o sırada Hazreti Peygamber'le en çok mücadele eden kesimdi ama "Dil ayrı, hak ayrı; mücadele ayrı." dedi.
Yine bakın, bu dille Kur'an-ı Kerim tercüme edildi. Kürt diliyle Kur'an-ı Kerim gibi dünyanın en yüksek bir edebî metni olan, dinî metin olduğu kadar bir edebî metin olan, hem de en yüksek değerde bir edebî metin olan Kur'an-ı Kerim'i bu dille çevirdiniz.
Peki, eğer bu dil bir işe yaramıyorsa, eğer bir zamanlar denildiği gibi medeniyet dili değilse, eğer eğitim için elverişli değilse, nasıl olur da bu dille siz Kur'an-ı Kerim gibi yüksek edebî bir metni çevirdiniz, tercüme ettiniz? Bu Kur'an bir gün gelecek ve size diyecek ki "Madem bu dil bir işe yaramıyordu, eğitim için elverişli değildi, yavruların yetişmesi için o kadar elverişli değildi, ne diye beni o dile çevirdiniz? Sizi çarpmaz mıyım?"
Onun için diyorum ki ana dille eğitim yolu beklenirken, böyle bir statü, böyle bir hak beklenirken, cüzi bir kullanım hakkı olan ve minicik yavrularımızın eğitim görmüş oldukları "Zarokistan" dediğimiz, yani anaokulu, okul öncesi kurumların kapısına ve öğretmenlerin görevine, kilit vurarak, kapatarak, men ederek, hem de bunu -tekrar söylüyorum- çok manidar bir zamanlamayla Dünya Ana Dili Günü'ne denk getirerek, bilmem hangi mesaj veriliyor?
Ve maalesef, muhafazakârlık ve dinî anlayış sözle olmuyor, sözde olmuyor, özde oluyor, sadece lafta değil fiiliyatta oluyor.
İyice siyeri okuyun, iyice İslam tarihini okuyun, bir dili asimile etmenin bir ayeti asimile etmek olduğunu göreceksiniz. "..." (X) diyor Kur'an. Çok dillilik Allah'ın ayetlerindendir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Kur'an "çok dillilik" diyor ama biz veya siz "tek dil" diyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, teşekkür ederim.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Bu anlayışın tez elden bırakılması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)