GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:70
Tarih:15.02.2017

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Ve dün Hatay'da şehit olan kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bu vesileyle tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, milletimize başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; AK PARTİ ailesi olarak kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde on beş yıl önce yola çıktığımızda, büyük bir idealle, bölgesinde güç olan, küresel güç olan, dünyanın her yerinde barışı, kardeşliği, kalkınmayı savunan, büyük Türkiye ideali ve sevdası noktasında yola koyulduk. Bu ideal ve sevda noktasında hareket ettikçe, Türkiye'de büyük yatırımlar yapıldıkça, bölgesinde barış adına mekik diplomasisi dokuyan bir Türkiye'den rahatsız olan hem içerideki hem dışarıdaki küresel ve dinamik olağan siyasal güçlerin, Türkiye'nin bu yürüyüşünden rahatsız olmaları sebebiyle çeşitli defalarda Türkiye'nin bu yürüyüşünün durdurulmak istenmesi, büyük Türkiye'nin engellenmek istenmesiyle karşı karşıya kaldık ama hamdolsun, biz kararlıydık ve bu konuda milletimize verdiğimiz söz ve milletimize güvenimiz noktasında en ufak bir tereddüt göstermedik ve büyük yürüyüşümüze devam etme noktasında kararlıca devam ettik.

Değerli milletvekilleri, HDP'nin grup önerisi aleyhinde söz aldığımı söyledim. Grup önerisini okuduğumda -baktığımda- HDP grup önerisinde KHK'larla, OHAL kararlarıyla ilgili atılan bazı siyasi partilerin yöneticilerinin gözaltına alındıklarından bahsediyorlar, OHAL kararlarını eleştiriyorlar. Daha önce de birkaç defa önergeleri geldi. OHAL'in neden gerekli olduğunu göz ardı ederek, neden OHAL kararı alındı, bunu dikkate almadan OHAL'i ve OHAL uygulamalarından, özellikle direkt bir siyasi partinin yöneticilerini hedef alan uygulamalardan söz ediyorlar, bunu önergeyle Meclisin gündemine taşıyorlar.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin tarihinde de, bildiğimiz yakın tarihte de bu kadar büyük bir kalkışma, işgal girişimine şahit olmuş bir millet herhâlde söz konusu değil. 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde, bu milletin kurumlarının içerisine sızmış, bu milletin maaşını alan, devlete hizmet, millete hizmet etme adına kurumlarda görev yapanların vatana nasıl ihanet ettiklerini gördük ve bu kurumlardan bunların temizlenmesi için olağanüstü hâl kararını Mecliste beraberce aldık. OHAL kararını defalarca vurguladık, "Bizim aldığımız karar, vatandaşın günlük hayatını etkilemez, sadece devletin kurumlarıyla, devletin kendisiyle ilgili aldığı bir karardır ve uygulamalarımız da bu doğrultudadır." dedik ancak buna rağmen çeşitli iddialar zaman zaman gündeme getiriliyor.

Değerli Başkan, dünyanın tüm ülkelerinde devletler, milletlerine hizmet etsin, vatandaşlarına hizmet etsin diye kurumlar kurar, memurlar çalıştırırlar ancak bu memurlar, milletine hizmet, vatandaşına hizmet yerine vatanına ihanet eden çeşitli örgütlerin hizmetine girmişse, kendine güvenen milletin ve devletin güvenini istismar etmişse tüm devletler, mutlak bununla ilgili tedbir alır, kurumlarından bunları temizler. Türkiye de bunu yapıyor; devletin ve milletin içine sızmış, kripto hâline gelmiş, çeşitli manipülasyonlarla devlette görev almış, kurumlarda görev almış ve vatanına, milletine ihanet edenler ve ihanet edenlerle iş birliği yapanlarla ilgili bir temizlik kararını Türkiye devleti de almıştır ve bunun gereğini yapmak üzere de kararnameler çıkarmaktadır. Bunu getirip şimdi, bir siyasi partinin yöneticisine, bir siyasi partinin üyesine yapılan bir siyasi kararmış gibi sunmanın gerçekten çarpıtmaktan başka, öte bir gayesi olmaz.

Şunu konuşmak lazım: Türkiye'de, 15 Temmuz hain kalkışmada, darbe girişiminde, doğu, güneydoğuda terör örgütleriyle arasına mesafe koyamayanlarla ilgili devlet ne yapmalıydı? Göz mü yummalıydı? Yani karışmamalı mıydı?

Dolayısıyla, şimdi, bu yapılanlarla ilgili, siyasi parti yöneticisi diye gözaltına alınan var mı? Yok. Neyle ilgili var? İhanetle ilgili, terör örgütleriyle ilgili, kol kola yürümeyle ilgili, terörist cenazelerine katılma, hendekler kazmada teröristlerle birlikte hareket etme noktasında kim hareket ettiyse -hukuk zemininde, hangi siyasi partiye mensuptur, hangi siyasi partinin yöneticisidir, buna bakılmaz- gereğini yapar hukuk ve Türkiye hukuk devletidir. Bunu getirip, efendim, siyasi bir kararmış gibi Meclisin gündemine taşımanın yeri de yoktur, zamanı da değildir.

Doğrusu, bu konuda yapılan çok yoğun bir çalışma var. Dünya tarihinde de Türkiye'nin tarihinde de böyle bir tecrübe yok. Mücadele ettiğimiz örgütün ve örgütler silsilesinin derinlikleriyle, kapsama alanlarıyla, ilişki biçimleriyle ilgili bizim de öngörümüz yoktu doğrusu. Var mı? Yani, daha önce birçok terör örgütüyle dünya da mücadele etti, bizim de ettiklerimiz var ancak ilişki ağı, yerleşme, efendim, planlamaları ve hâlen örgüt üyelerinin birbirleriyle olan münasebetleri, hiçbirimizin aklına gelmeyecek şekilde yapılanmaları, organizasyonları söz konusu. Onun için çok hassas ve zor bir süreçte bir temizlik yapılıyor.

Bu temizlikle ilgili, her şeye rağmen, bu kadar titiz davranmaya rağmen varsa mağduriyetler, olmuşsa mağduriyetler bunlarla ilgili komisyonlar kuruluyor, bununla ilgili, efendim, kararlar alınıyor, tedbirler alınıyor. Bu tedbirler mutlaka uygulanır. Bu ülkede bir suça karışmamış, ihanet etmemiş, ihanet eden terör örgütleriyle hiçbir münasebeti olmamış kimsenin mağdur duruma düşmesini biz de istemeyiz, bununla ilgili biz de mücadele ederiz, ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, KHK'larda çokluktan bahsediliyor, efendim, çok fazla sayıda gözaltı olmuş. Demek ki ne kadar çetrefilli bir örgütler silsilesiyle karşı karşıya olduğumuzu belki bu sayılardan, bir de öyle bir bakışla tespit etmek lazım.

DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Hepsi bizim yöneticilerimiz.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Onun için, bu komisyonlarda görev yapacaklara, bu temizliklerde görev yapacak arkadaşlara yardımcı olmak lazım.

Birçok manipülasyon var, birçok çarpıtma var, birçok ilişki biçimi var ve bizim için aslolan, milletin devletine güvenmesidir. Milletin devletine güveni zedelenirse o ülkede kaos olur, fisyon olur. Onun için, aslolan, milletin devletine güvenmesi. Devletin bu noktada asla ihmal edeceği bir süreç söz konusu olmaz. Onun için, millet ile devlet el ele yürümeye devam edecek.

Değerli milletvekilleri, terör örgütleriyle ilgili kararları siyasi karar olarak gündeme getirmeyeceğinizi, getirilmemesi gerektiğini söyledik. Terör örgütleriyle mesafe koyan herkesle ilgili, mesafe koyan, sadece siyaset yapanlarla ilgili biz de saygı duyarız ancak zaman zaman FETÖ'yle, PKK'yla, DAEŞ'le iç içe girmiş, İstanbul'da, Ankara'da, yurdun birçok yerinde milletine, Türkiye Cumhuriyeti'nde vatandaşlarımıza, bu milletin evlatlarına kurşun sıkanlarla kol kola yürüyenleri "Devlette barındıralım, atmayalım, efendim, bunlarla ilgili bir soruşturma, kovuşturma, tedbir yapılmasın." dediğinizde, bu mücadeleyi anlamamış oluruz.

Onun için, Türkiye'nin jeopolitik konumu gereği, tarihî sorumluluğu gereği, bizim büyük yürüyüşümüzün tedbirleri gereği, inşallah, her bir milletimizin evladının huzur içerisinde olduğu, bölgesinde güç olan, huzurun, barışın, kardeşliğin tesis edildiği bir Türkiye için ve büyük yürüyüşüne devam eden bir Türkiye için inşallah, 79 milyon vatandaşımız adına, yapılan hizmetleri yapanları ben tebrik ediyorum. Bununla ilgili biraz önce de zikrettim.

Değerli milletvekili biraz önce konuşmasında birçok çirkin ifadede bulundu, bunlara aslında cevap vermek istemem. HDP'li, HDP adına konuşan milletvekilinin söylediği, efendim "taht"tır, efendim "sultanlık"tır, bu tür çirkin ifadelerin HDP'ye bir faydası yok. HDP eğer bir faydadan bahsediyorsa, terör örgütüyle arasına mesafeyi açık koysun, Kandil'le açık koysun ve bunu millete deklare etsin, bunun faydasını görür. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama gelip de milletin seçtiği, milletin iradesiyle seçilmiş Cumhurbaşkanına her vesileyle "taht"tır, "sultanlık"tır gibi ifadeleri, bu çirkin ifadeleri iade ediyorum size. (HDP sıralarından gürültüler)

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Milletin iradesiyle seçilenler cezaevinde.

DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Bizim vekiller kimin iradesiyle seçildi?

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Onlar milletin iradesiyle seçilmedi mi?

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Onun için, HDP diyor ki: "Gerçek yüz." HDP'nin gerçek yüzünü siz bir gösterin. Gerçek yüzü ne HDP'nin? (HDP sıralarından gürültüler)

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Aha işte burada.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - HDP'nin gerçek yüzünü gösterin. HDP'nin gerçek yüzünü bu millet gördü.

Dolayısıyla, biz, terör örgütleriyle mücadele edeceğiz, bölgeye huzuru getireceğiz, her şeye rağmen, tüm dünyada küresel olarak büyük Türkiye'nin yürüyüşünü engellemek isteyen dinamiklerle de mücadele edeceğiz, dışarıdaki kökleriyle de edeceğiz, içerideki iş birlikçileriyle de edeceğiz ve bu millete sözümüz var, bunu mutlaka tutacağız. Bizim bu topraklara, bu vatana dair iddialarımız var, rüyalarımız var, sevdalarımız var, Allah'ın izniyle bu sözlerimizi tutacağız, bunları birileri takdir etsin veya etmesin.

Siz "halk" derken "halk"tan neyi kastediyorsunuz? Efendim, "Referandumda halkımız..." diyor. Efendim, kategorize etmekten vazgeçmek lazım. Biz AK PARTİ olarak 79 milyon vatandaşımızın partisiyiz, siz hangi halktan bahsediyorsunuz?

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Vay (!)

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Kürtlerin de en büyük partisi AK PARTİ, efendim, Türklerin de en büyük partisi AK PARTİ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Çok komik oluyorsunuz gerçekten.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Başkanım, tamamlamama izin verirseniz...

BAŞKAN - Buyurunuz, tamamlayınız, açıyorum mikrofonunuzu.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Onun için, biz referandum sürecine girdik, tarihî bir süreç; Türkiye tarihî bir fırsat yakaladı, halkımıza gidiyoruz, milletin iradesinden bahsediyoruz. Milletin iradesini milletvekilleri burada hep birlikte oyladık, millete götürüyoruz, şimdi milletimiz karar verecek. Vereceği bu karara herkes diyor ki "Başımızın tacı." Bizim de başımızın tacı. O Anayasa teklifini getiren ve altına imza atan bir milletvekili, parlamenter arkadaşınız olarak biz de milletin verdiği kararı bugüne kadar ve bundan sonra hep baş tacı ettik.

Bu millet kendi geleceği için, vatanın bekası için, bölgede huzurun ve barışın, kardeşliğin tesis edilmesi için bütün oyunları bozma adına inşallah 16 Nisanda "evet" diyecek ve büyük yürüyüşüne devam edecek, Allah hayırlı uğurlu etsin.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Hayırlı çalışmalar diliyorum millet adına. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)