GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:70
Tarih:15.02.2017

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Giresun Milletvekilimiz Sayın Cemal Öztürk'ün yeğeninin de içinde olduğu El-Bab şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.

Konuya girmeden önce, Sayın Balbay'ın işaret ettiği konularla ilgili de bir medyacı olarak birkaç cümle ifade etmek isterim, o da şu: Her seçim döneminde, Türkiye'de bugüne kadar tüm seçimlerde olduğu gibi bu dönemde de Yüksek Seçim Kurulu, RTÜK'ün, tüm medyanın denetimi ve o süreçle ilgili sorumluluk alır. Dün nasılsa bugün de aynı süreç devam edecektir, bu bir.

İkincisi: Televizyonlar, yazılı ve görsel medya medya etiği açısından da bakıldığında, istediğini röportaja alma -sonuçta özel kuruluşlar- istediği saatte bunu dillendirme... Ki dün akşam ben televizyonda farklı birkaç kanalı dolaşırken şahit oldum, benzer bir cümle orada da ifade edildi. CHP'li bir üst düzey yöneticinin katıldığı bir program vardı, orada da ifade edildi. Yani, tüm kanallar... Siz nasıl o kanala çıkıp röportaj veriyor, bilgi, haber veriyorsunuz kaynak itibarıyla, diğeri de diğerini kullanıyor. Nasıl ki yazılı medyada bununla ilgili ya da tespitle ilgili bir sınır yoksa... Doğrusu da budur, özel olmalı, tarafsız olmalı, bağımsız olmalı; bu konudaki kanaatimin özgürlüklerden, demokrasiden yana olduğunu ifade etmek isterim.

Diğer konuya gelince, Milliyetçi Hareket Partisinin evlilik programlarıyla ilgili olan önergesini sonuna kadar okudum ve çok değerli buluyorum, çok önemli buluyorum, çok ciddi bir hassasiyet. Neden? Çünkü bireyin mutluluğu, bir bireyin kendi hakları ve ulaştığı nokta, onun mutluluğu o ailenin de mutluluğu demek ve o ailelerin mutluluğu da toplumsal refahı getirir, toplumsal düzeni getirir. Bizim inançlarımızda, değerlerimizde aile, her şeyin en başındadır, toplumun çekirdeğidir. Dolayısıyla, aileyi etkileyecek, aileyle ilgili dezenformasyona neden olacak her türlü eylem gerek... Medya burada çok önemli, az önce Sayın Katırcıoğlu işaret etti, Türkiye toplumuna baktığınız zaman, günde dört saat televizyon izlenmesi, Avrupa ve dünya standartlarının çok çok üstünde. Dolayısıyla, bu kadar, bu denli bir izleme oranının olduğu noktada elbette onun aileye ve bireylere olan etkisi, onların huzursuzluğuna olan tepkisi çok değerli diye düşünüyorum.

Sayın Balbay'a da katılıyorum, dedi ki: "Ceza oranları." Evet, dün tevafuk oldu, Meclisimizdeki bir programa davetli olan RTÜK Başkanıyla karşılaştık, diğer herkes gibi hemen ilk cümlelerimiz "Ya, bu evlilik programlarıyla ilgili o kadar çirkin boyuta gelen diyaloglar var ki ne bize ne toplumumuza ne değerlere hele hele gençliğe, yeni nesle..." "Bu kadar önemli cezalar kesiyoruz, mevcut mevzuat içerisinde gereğini yapıyoruz ancak cezayı ödüyor, yoluna devam ediyor." gibi bir yapı ve bu bakış tarzının yanında ayrıca yapılması gerekenler var.

Peki, bunlar ne? Meclis, bu anlamda ne yapıyor? Bu konuda iki değerli çalışma ve komisyon çalışması var idi. Bunlardan her ikisinde de üye olarak görev yaptığım için buna işaret etmek isterim, bir de yeni bir çalışma örneği var. Bu da tüm siyasi partilerin aile söz konusu olduğunda, değerlerimiz, inançlarımız ve bizim kültürümüz söz konusu olduğundaki hassasiyetin en değerli olduğu bakış açısıdır. Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi 24'üncü Dönemde görev yaptığım süre içerisinde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonumuzun "Kadın, toplumsal cinsiyete bakış, medyada rolü" başlığında yani medyada çıkan haberlerin hem bu bakış açısıyla, toplumsal cinsiyet bakış açısıyla hem de kadınlarımızı, aileyi etkileyen öyle güzel bir rapor çalışmasıyla neticelendi. Sayın Zeynep Karahan Uslu'nun başkanı olduğu bir çalışmaydı.

Yine 26'ncı Dönemde, bu dönemde üyesi bulunduğumuz -Ayşe Keşir Hanımefendi'nin, Düzce Vekilimizin başkanlığında gerçekleşen- ailenin bütünlüğü ve ailenin korunmasıyla ilgili boşanma olaylarını içeren o araştırma komisyonu -diğeri bir komisyonun alt birimiydi- raporunu inceler ve çalışıyorken de biz, televizyonların, evlilik programlarının, özellikle medyanın, yazılı, görsel tüm bu anlamdaki başlıkları, İstanbul özelinde hatta, İstanbul'da yaptığımız bir toplantıda tüm detaylarıyla masaya yatırmış olduk. Bu raporda, yine medyanın rolü anlatılırken bu evlilik programlarıyla ilgili bir parantez vardı, ayrı bir bakış açısı vardı ve bu da rapora derç edildi ve bu sonuçta, her iki ifade ettiğim -Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde yapılan- bu çalışmanın, gerek Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu alt komisyon başlığı gerekse aileyle ilgili, özellikle boşanmaları da içeren bu araştırma komisyonu raporunun sonuçlarını çok iyi irdelemek, bunlardan çıkacak olan, devamında yapmamız gereken gerek mevzuat gerek yasal düzenleme gerekse mevcut uygulamada olan yönetmelik ve genelgelerle ilgili ne yapılacak, bu ikinci aşamasına gelmek gerekiyor. Bence buna özellikle hassas durmak gerekiyor.

Bunu ifade ettikten sonra, yaptık, bitti mi? Hayır. Şu anda tıpkı MHP'nin verdiği o önerge talebinde olduğu gibi dilekçeler bizim Meclisimizde Dilekçe Komisyonunda da -az önce Sayın Başkan ifade etti- inanılmaz bir yoğunluk içerisinde var. Demek ki toplum bu konuda çok hassas. Toplumumuz, bu değerlerimiz, inançlarımız ve kültürümüz konusundaki bu aleyhte ve asla kabul edilemez yapıyla ilgili gerekli duyarlılığı gösteriyor. Şimdi sıra o hâlde bunun denetim mekanizmalarını daha rantabl hâle getirecek, denetim mekanizmalarında kanunen elini kolunu bağlayan yapıyı düzeltecek bir çalışma yapmak.

Bu konuşmayla ilgili söz alacağımı ifade ettiğimde Dilekçe Komisyonu Başkanımız Sayın Belma Satır da dedi ki: "Evet, çok fazla bize de, Komisyona bilgiler geliyor ve bizim alt komisyon oluşturma konusunda kararlılığımız var, diğer siyasi partiler de bu konuda hassas." Bu cümleyi alınca kendi grup başkan vekillerimiz de, Sayın Bülent Turan da az önce ifade etti çıkmadan önce sorduğumda. Evet, bu, çok değerli bir konu başlığı ve bu konuda yapılan raporlar, çalışmalar var. Yeni bir alt komisyon çalışması öngörülüyor ama şimdi mi? Referandumla ilgili, halk oylamasıyla ilgili bir süreç başladı. Halk oylamasıyla ilgili bu süreçte Meclisin bir çalışma takvimi var. Dolayısıyla 16 Nisana kadar da yapacağımız bir mevcut öngörülen çalışma takvimimiz var.

Ben bu duygu ve düşüncelerle "hayır" dediğimi ama bu konu başlığını, aileyi çok çok önemsediğimizi, tüm siyasi partilerin bu konudaki duyarlılığını da önemsediğimizi ve bu konuda vatandaşımızın tıpkı dilekçelerle koyduğu tepkiyi önümüzde yapacağımız çalışmalarda da inşallah ortaya koyacağız.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Ruhi Bey, görüyorsun "hayır" diyorlar.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - "Evet" diyoruz, "evet."

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - "Hayır"da hayır vardır.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Biz hayırlı iş yaparız, hayırlı iş yaparız.

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Az önce de ifade ettim, bundan sonraki süreçte de ben bu teklife "evet" diyerek...

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Sonuç, sonuç...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Esasta "evet", usulde "hayır."

TÜLAY KAYNARCA (Devamla) - Teklife "evet" diyerek ama çalışma takvimi süreci dolayısıyla da önümüzde Dilekçe Komisyonunda yapılacak olan alt komisyon başlığını da önemsediğimizin altını dikkatle çizerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, iyi bir çalışma diliyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)