Konu: | Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 68 |
Tarih: | 09.02.2017 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 443 sıra sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 12'nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, serbest bölgeler konusuyla ilgili olarak olumlu örnekler kadar iç piyasa etkilerinin de iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bu uygulamayı yalın hâliyle ekonomik ilerlemenin gerekliliği olarak değerlendirmek tamamen yanlış olmasa da içinde eksiklikler barındırır. Bunlardan en önemlisi de ithalat ve ihracat dengelerinin analizlerinin yapılmasıdır. Türkiye birçok konuda ithalatçı bir ülkedir; zaten, TÜİK 2016 verilerine bakıldığında da bunu görmek mümkündür. Türkiye İstatistik Kurumu 2016 Dış Ticaret Raporu incelendiğinde toplam ihracat 432 milyar, toplam ithalat 600 milyar TL olarak gözükmektedir.
Değerli milletvekilleri, 1990'lı yıllarda International Labour Organization (ILO)'nun hazırladığı raporda, serbest bölgelerde, Brezilya ve Barbados gibi ülkelerde yapılan ithalatın genellikle ihracatın üzerinde olduğu ve bu bölgelerin ithal işlem bölgesi gibi çalıştığı aktarılmaktadır. Bu durum bize ithalat ve ihracat konularındaki bir örnek olmalıdır.
Serbest bölgeler aynı zamanda teknolojik gelişmenin de yardımcısı olabilir fakat bizler teknolojik anlamda da yoğun bir şekilde dışa bağımlıyız, özellikle yüksek teknoloji ürünlerinde sadece ithalat var dersek yeridir. Bakın, TÜİK 2016 Aralık ayı teknoloji yoğunluğuna göre, imalat sanayisi ürünleri dış ticareti yüksek teknoloji ürünleri ile orta yüksek teknoloji ürünlerinde ithalat ihracattan daha fazladır. Sadece orta yüksek teknoloji ürünleri ve düşük teknoloji ürünlerinde ihracat ithalattan daha fazla gelişmektedir. Bu durum uzun vadede Türkiye'yi tamamen, özellikle teknolojik alanda ithalatçı bir konuma getirebilir.
Değerli milletvekilleri, Dünya Ticaret Örgütünün kuralları gereği liberal ekonomi politikasının uygulanması, uzun dönemde ev sahibi ülke açısından serbest bölgelerin yabancı sermayeyi çekme, ihracatı artırma, teknoloji transferi sağlama ve istihdam yaratma amacıyla oluşturulmasındaki önemini azaltacaktır. Bu durum serbest bölgelerin kuruluşu ve amacı bakımından çelişkiler yaratabilir.
Serbest bölgelerde yabancı firmalar veya yerli firmalar herhangi bir ham madde veya iş gücü maliyetinin artışında da bu alanları terk edebilir. Serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmaların genellikle büyük miktarlarda altyapı ve üstyapı yatırımı yapmaması bu firmalara kolaylıkla bölgeyi terk edebilme olanağı vermektedir. Ayrıca, bölgelerde yapılan montaj ve demontaj gibi emek yoğun üretim biçiminin de araç ve gereç bakımından büyük miktarlarda yatırım gerektirmemesi firmalara üretim yeri seçme açısından daha fazla esneklik tanımaktadır. Yani, ev sahibi ülkede meydana gelecek maliyet artırıcı herhangi bir değişiklik serbest bölgeler firmalarının çok kısa sürede de bölgeyi terk etmesine neden olabilir. Böyle bir durum yabancı sermayeyle birlikte beklentilerin de terk edilmesi anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu serbest bölgeler konusunun, ciddi anlamda, farklı görüşlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve deneyimli ülke temsilcilerinin de bulunduğu bir ortamda değerlendirilmesi çok elzemdir. Özellikle küreselleşmeyle birlikte hız kazanan ticaret hacmini artırma yarışı, gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin serbest bölgeler kurması, bu alanlar beraberinde uluslararası sermayenin dünya ticaretine yön vermesine, böylelikle kapitalist sistemin daha da güçlenmesine neden olacaktır. İktidarın bu hususta önceliğinin şirketler değil, insan olması ve temeline insanı yerleştiren iş hukuku, iş güvencesi ve işçi güvenliğini sağlaması gerekmektedir. Hukuk ve adalet temeline oturmayan her ekonomi batmaya mahkûmdur.
Benim ilim olan Bitlis'te ekonomik serbest bölge yok, sadece AKP Hükûmeti ve vali sayesinde belediye ve muhtarlıklara el konularak siyasi serbest bölge yaratılmıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)