GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:68
Tarih:09.02.2017

AYDIN ÜNAL (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Çok değerli arkadaşlar, HDP'nin grup önerisiyle ilgili gerekçeyi, buradaki iddiaları inceledik, bununla ilgili çeşitli görüşmelerimiz de oldu. Öncelikle, konuşmamın başında şunu ifade etmek istiyorum: Bu gerekçede ifade edilen ya da gerekçede zikredildiği gibi, İnsan Hakları Derneği Van Şubesi ve Özgürlükçü Hukukçular Platformunun iddiaları, bizim yaptığımız görüşmelerde, yetkililerle yaptığımız görüşmelerde tamamen yalanlanmış durumda. Şunu özellikle ifade etmem lazım: Üst araması 5275 sayılı Kanun'un 36'ncı maddesi ve tüzüğün de 46'ncı maddesine göre yapılıyor, bütün dünyada yapıldığı gibi, Avrupa Birliğinde yapıldığı gibi yapılıyor, utanma duygusu ihlal edilmeyecek şekilde arama yapılıyor. Ayrıca, bu aramada mahkûm ya da gözaltındaki kişi, tutuklu ya da mahkûm tamamen çırılçıplak aramaya tabi tutulmuyor, belli birtakım kıyafetler giydirilerek aramalar yapılıyor. Şimdi, bu Van T Tipi Cezaevinde yapılan aramalarda bazı tutuklu ve hükümlülerin direndikleri ve bizim yaptığımız görüşmelerde de aramanın gerçekleşmesi için direnişe orantılı bir zor kullanıldığı ifade ediliyor. Yani bu gerekçede veya bu grup önerisinde ifade edilen iddiaların, bu sivil toplum örgütünün ortaya koyduğu iddiaların, raporların asılsız olduğunu en başta ifade etmek istiyorum.

Şimdi, şunu görmemiz lazım: AK PARTİ, Adalet ve Kalkınma Partisi çok uzun, çok köklü bir mücadelenin ardından bugünlere gelmiş partidir. Bu mücadele sadece 2001 yılında başlayan bir mücadele değildir, onun çok daha öncesinden başlayan, belki yüzyıllara sâri bir mücadeledir. Bu mücadelenin içinde de AK PARTİ, AK PARTİ'nin taşıdığı dava çok büyük zorluklara maruz kalmıştır. Bu zorluklar arasında işkence de var, bu zorluklar arasında hapsedilme de var, bu zorluklar arasında partinin kapatılması var. En çok şahit olduğumuz konulardan bir tanesi AK PARTİ'nin taşıdığı o davanın, o mücadelenin şiddetle ya da silahlı terör örgütleriyle birlikte gösterilmesi çabasıdır. Hatta, bunun son örneklerini de son yıllarda yaşıyoruz. DAİŞ terör örgütü ile AK PARTİ'yi bir arada göstermek gibi bir Fetullahçı çabanın, Fetullah Gülen tarafından ortaya konulan bir çabanın farklı kesimler, farklı kaynaklar tarafından -bu kürsü de dâhil olmak üzere- çok sık dile getirildiğini görüyoruz. AK PARTİ'nin en belirgin özelliği hiçbir zaman şiddete başvurmamış olması, hiçbir zaman şiddeti onaylamamış olmasıdır ve bu mücadelenin bugün, iktidara gelmesinin altında yatan temel neden de AK PARTİ'nin şiddetle arasına koyduğu mesafedir. Biz mücadelemizi şiddetten uzak bir şekilde verdik, şiddeti onaylamadık, şiddete tevessül etmedik; partimiz kapatılmasına rağmen, işkenceler görmemize rağmen, içimizdeki birçok milletvekilinin geçmişte hapishanelerde yatmış olmasına rağmen hiçbir şekilde şiddete başvurmadık.

Yine, bir başka husus, Diyarbakır Cezaevi arkadaşlar. Biliyorsunuz, Diyarbakır Cezaevi konusunu devlet katında ilk dile getirenlerden biri kurucu Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Diyarbakır Cezaevinde yaşanan işkenceleri dile getirmiştir, bunu birkaç kez konuşmalarında vurgulamıştır. Yine, biz bu dönemde AK PARTİ Grubu olarak, 1980 sonrasında Diyarbakır Cezaevinde yaşanan işkenceleri incelemek için bir komisyon, bir alt komisyon kurduk ve bu komisyon da Sayın Orhan Miroğlu'nun başkanlığında çok başarılı, çok faydalı çalışmalar yaptı, yapmaya da devam ediyor. Sayın Orhan Miroğlu, kendisi de Diyarbakır Cezaevinde işkence görmüş bir milletvekilimizdir. Açıkçası, o komisyonda tanıkları dinlerken, orada işkence görmüş kişileri dinlerken ben de dâhil olmak üzere birçok arkadaşımız gözyaşlarımızı tutamadık. O işkence görenlerin ırkına bakmadan, onların ideolojisine bakmadan, hatta, kendilerine isnat edilen suçlara dahi bakmadan insanlık dışı muameleye maruz kalmaları karşısında şaşkına döndük ve bir insan olarak birçok konuda da, birçok noktada da utandık ve Diyarbakır Cezaevinin bir daha yaşanmaması bizim en büyük arzumuzdur. Diyarbakır Cezaevinde yaşananların veya onun en hafifinin, her ne şekilde olursa olsun, işkencenin hiçbir şekilde yaşanmaması bizim en büyük arzumuzdur ve biz bunun da mücadelesini verdik. AK PARTİ daha 2002 yılı sonunda iktidara gelir gelmez işkenceye sıfır tolerans göstereceğini söylemiştir ve gerçekten de o dönemden itibaren işkenceye sıfır tolerans gösterilmiştir.

Evet, işkence iddiaları vardır, bu işkence iddialarının büyük bir kısmı da terör örgütlerinin ortaya koyduğu veya terör örgütleriyle iltisaklı sivil toplum örgütlerinin, medyanın ortaya koyduğu iddialardır. Avrupa'nın, özellikle, işkence üzerinden Türkiye'yi sıkıştırmak gibi bir politikası vardır, maalesef, burada bir algı operasyonu yapılmaktadır. Ha, işkence yok mudur? Elbette, bazı münferit olaylar yaşanıyor olabilir, bunlardan da gerek bizler milletvekili olarak haberimiz olduğunda gerek Hükûmetimiz haberi olduğunda bununla ilgili şikâyetleri tek tek değerlendirmekte ve üzerine gitmektedir. Burada özellikle vurguluyorum, işkence bir insanlık suçudur. Hiçbir şekilde kabul edilemez, hiçbir şekilde mazereti olamaz, hiçbir şekilde gerekçesi olamaz işkencenin ve işkencenin olmaması için, hiçbir şekilde yaşanmaması için de biz, dediğim gibi, 2002'den beri mücadele veriyoruz, bundan sonra da bu mücadeleyi çok kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Ama, "İşkence var." diyerek AK PARTİ'yi, AK PARTİ Hükûmetini sıkıştırmaya çalışmak gibi bir operasyonun olduğunu da çok iyi biliyoruz.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Ya, kim sıkıştıracak ya! Hep buna sığınıyorsunuz.

AYDIN ÜNAL (Devamla) - Dediğim gibi, bu, 2002 sonundan itibaren çok sık şekilde kullanılıyor. Hatta, bunun çok da bariz bir örneği var. 15 Temmuz akşamında, birçoğumuz da bu Meclis çatısının altındaydık, Anayasa'yı ortadan kaldırmak için, devleti yıkmak için, yasaları ortadan kaldırmak için bir darbe girişimi yapıldı. Ertesi gün, 16 Temmuz sabahında bu darbe girişimi konuşulacağına, bu darbe girişiminin arkada bıraktığı şehitler, yaralılar konuşulacağına, maalesef, işkence iddiaları konuşulmaya, mağduriyetler konuşulmaya başlandı. Bunların tamamı art niyetli yaklaşımlar, bunların tamamı art niyetli iddialar. Herkes, hepimiz, sizler nasıl işkenceye sıfır tolerans gösteriyorsanız biz de sıfır tolerans gösteriyoruz, insanlıktan kaynaklanan bir tepki, bir reaksiyon gösteriyoruz, buna da ebediyen inşallah hep sıfır tolerans göstereceğiz.

Van T Tipi Cezaevindeki iddiaları da inceledik, bununla ilgili raporları da aldık, bununla ilgili iddiaların da bizzat bürokratlar tarafından, ilgililer tarafından incelendiğini gördük. Cezaevleri Hükümlü ve Tutukluları İnceleme Komisyonunun bir üyesi olarak da bu konuda -gerçi işkenceyi incelemek bizim görev alanımız içinde değil ama- cezaevlerinde incelemelerimizi yapıyoruz. Dün, Balıkesir Cezaevinde incelemeleri yaptı alt komisyon, bugün de yine Bursa Cezaevinde incelemeleri yapıyor.

Bunun bir terör propagandası olarak kullanılmasına karşıyız arkadaşlar. Yani işkencenin bir terör propagandası olarak, terör örgütünü haklı göstermenin bir aracı olarak veya terörü meşrulaştırmanın bir aracı olarak kullanılmasına kesinlikle karşıyız ve bununla da sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bu mücadeleyi "İşkence yoktur." diyerek, inkâr ederek yapmayacağız; bütün iddiaları tek tek inceleyeceğiz, bu iddiaların yalan olduğunu ortaya koyacağız, eğer münferit hatalar varsa bu münferit hatalarla ilgili soruşturmaları, araştırmaları yapacağız ama "İşkence yapılıyor." algısının, "İşkence yapılıyor." algı operasyonunun terörün bir propagandası, terör örgütünün bir propagandası hâline gelmesine de asla izin vermeyeceğiz. Bunun mutlaka bilinmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Fetullahçı terör örgütü bunu yapmaya çalışıyor. 15 Temmuz sonrasında özellikle Fetullahçı askerlere yönelik, Fetullahçılara yönelik işkence yapıldığına dair bir yalanı yaymaya çalışıyor, buna prim vermedik, vermiyoruz ve vermeyeceğiz. Aynı şekilde, PKK terör örgütünün de tutuklulara, hükümlülere işkence yapıldığı yönündeki kendisini meşrulaştırmaya, kendisini haklı çıkarmaya veya kendi reklamını yapmaya dönük propagandasına alet olmayacağız ve terörle mücadele ettiğimiz gibi, işkenceyle mücadele ettiğimiz gibi bu tür algı operasyonlarıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)