GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Roboski'de anma ve adalet nöbetinin engellendiği iddialarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:08.02.2017

AYCAN İRMEZ (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halkların tarihinde toplumsal belleklerine sinmiş ve durmadan kanayan yaralar vardır. Zalimler işledikleri zalim suçların hesabını vermedikçe yani adalet gerçek anlamda sağlanmadıkça bu yara kabuk bağlamaz, sürekli kanamaya devam eder.

Roboski katliamından bu yana Şırnak'ta yaşananlar bir halkın yarasını kanatmaya devam ediyor. 28 Aralık 2011'de TSK'ya bağlı savaş uçakları Roboski'yi bombaladı, 19'u çocuk, 34 yurttaş bu şekilde acımasızca katledildi. Yakınlarının ceset parçalarını dağlarda toplayan annelerin ve katledilenlerin katır sırtındaki fotoğraflarıyla birlikte Roboski katliamı, Kürt halkının toplumsal belleğinde yaşadığı sayısız trajediden biri olarak hafızalarımıza kazındı.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkan...

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Başkanım, çok uğultu var.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda kendi aramızda konuşmayalım lütfen. Hatip konuşma yapıyor, uğultu var.

Buyurunuz Sayın İrmez.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Roboski'de yaşananların akabinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, savaş uçaklarınca gerçekleştirilmiş bu ölümlerin Ankara'nın dehlizlerinde kaybolmayacağını ve bunun ne pahasına olura olsun aydınlatılacağını söylemişti. Aradan geçen altı yılı aşkın sürede katliamın sorumlularının açığa çıkarılmasına ilişkin herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. "Mutlaka aydınlanacak." denilen Roboski katliamı, Ankara'nın dehlizlerinde kaybolmaya şimdiden mahkûm bırakıldı. Roboski halkından bir özür bile dilemeyen AKP Hükûmeti bu katliamı aydınlatmadığı gibi, hâlâ yas tutan ve adalet arayan halka yönelik yeni bir saldırı dalgası daha sahneye koymuş durumda. Katliamın yaşandığı ilk günden beri adalet arayan Roboskili aileler, elli beşinci haftadan itibaren, her hafta adalet talebiyle kaybettikleri yakınlarını anarak mezarlık ziyareti yapıyorlardı. Bu hafta bu ziyaretlerin 266'ncısı yapılacaktı ancak Roboskili ailelerin adalet nöbeti OHAL koşulları gerekçesiyle bölgedeki jandarmalar tarafından engellendi. Şimdi isteniyor ki aileler mezarlık ziyareti bile yapmasın, dua bile edemesin; adalet aramaktan, çocuklarını anmaktan vazgeçsin.

Değerli milletvekilleri, sormak gerekiyor: Bu sistemin Roboski halkına duyduğu nefret nereden gelmektedir? Bu bitmeyen öfke ve nefret nereden kaynaklanıyor? Öldürüyor, yetmiyor, Şırnak'ın seçilmiş iradesine darbe yapıyor. Şırnak Milletvekilimiz ve aynı zamanda Roboskili olan Sayın Ferhat Encu'yu rehin tutuyor, yetmiyor. Roboski'de meydana gelen cinayetleri araştırmak ve toplum vicdanını rahatlatacak adımlar atmak yerine, Roboski'de katledilenlerin akrabası olan Milletvekilimiz Sayın Ferhat Encu'nun şu an rehin olması bu kin ve nefretin, siyasetin bir devamı değil de nedir? KHK'yla Roboskileri bir günde kapatıyor, yetmiyor; köylülere baskı yapıyor, kan kusturuyor, yetmiyor; Amed'de Roboski katliamı anıtını yıkıyor, yetmiyor; şimdi de yas tutan halka "Yas tutma." diyor, adalet arayan halka "Adalet arama." diyor. Her Perşembe yakınlarını anmaya giden analara "Neden ellerinizde Türk Bayrağı yok?" gibi sorular soruluyor. Askerlerin talimatıyla korucular ve muhtar harekete geçiyor ve artık mezarlık ziyaretine gitmemeleri konusunda aileler tehdit ediliyor, mezarlığa giden herkesin gözaltına alınacağı söyleniyor. Ancak, mezarlığı ziyaret etmeye kararlı aileler bu sefer de dronlarla havadan taciz ediliyor ve âdeta katliam günü yeniden hatırlatılıyor. Aileler müdahaleden çekindikleri için herhangi bir açıklama yapmadan dağılmak zorunda kalıyorlar. Nereden geliyor bu kin ve nefret? Bunu bir Hükûmet yetkilisinin gelip bu kürsüden açıklaması gerekiyor artık.

Toplumsal barış ve vicdanın yanı sıra hukuk devletinin bir gereği olarak, Roboski'de gerçekleşen katliamın zaman kaybedilmeksizin aydınlatılması gerekiyor. Roboski'de yaşananlarla, Türkiye'nin yakın siyasi tarihinde yaşanmış pek çok benzer olaylarla devletin yüzleşmesi, bir daha bu tür olayların yaşanmaması için de gereklidir.

Değerli arkadaşlar, Amerikalı düşünür Judith Butler son derece doğru bir tespit yaparak "Hangi ölümün yasının tutulmaya değer, hangi yaşamın yaşanmaya değer olduğunu belirleyen politikalar vardır." der. İşte, Roboski katliamını ve ardından yaşananları anlatan cümle budur değerli arkadaşlar. Roboski'de yaşayan Kürtler, bu devlet için belli ki hiçbir anlam ifade etmiyor. Roboski'de katledilen yurttaşların yasının tutulmasına bile izin verilmiyor. Bu yüzden, her hafta mezarlığa giderek hem dinî vecibelerini yerine getirip yas tutan hem de adalet arayan katledilenlerin yakınlarına duyulan nefret ve korku ancak bu şekilde açıklanabilir. Bu aynı zamanda aslında egemen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.

BAŞKAN - Sayın İrmez, lütfen tamamlayın.

Buyurun.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Diyarbakır'ın orta yerinde duran Roboski anıtının sökülmesi, Roboski Derneğinin kapatılması, Roboski köylülerine son iki aydır yapılan baskılar, tacizler, son olarak mezarlık ziyaretlerinin OHAL gerekçe gösterilerek yasaklanması özünde toplumsal hafızaya ve belleğe bir saldırıdır. Egemenler bu katliamı unutmayan bu halka bu katliamı unutturmaya çalışıyorlar, üstelik bunu zor ve cebirle dayatıyorlar. "Ben iktidarım; senin neyi hatırlayıp hatırlamayacağına, neyi unutup unutmayacağına ben karar veririm." diyor AKP iktidarı. Ancak, AKP iktidarı şunu bilmeli ki: Unutursak kalbimiz kurusun demiştik; burada bir halkın yüreği attıkça bu katliam hatırlanacak ve elbet bir gün hesabı sorulacaktır.

Ayrıca, bugün, Cizre bodrumlarında insanlık dışı katledilen ve öldürülen arkadaşlarımızı da bir kez daha buradan anmak istiyorum. Elbet bir gün bunların da hesabı muhakkak adalet önünde sorulacaktır.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Reddediyoruz bunları Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın İrmez.