| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 07.02.2017 |
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Teşekkür ederim Başkan.
Değerli milletvekilleri, her şeyden önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuzda bu yüce Meclis sokaktaki masum vatandaşlarımızla birlikte bombalandı. İstiklal Savaşı'nı yönetmiş bu Meclise atılan bombalar, sizlerin devleti ele geçirmek hedefiyle, bilerek, isteyerek, kendi tercihinizle, görerek bir paralel devlet oluşturmanızın sonucunda gerçekleşti. Yıllarca uyardık, dinlemediniz, Türkiye'yi paralel bir devlete görerek, isteyerek teslim ettiniz.
Şimdi, buradan bir kez daha tarihî bir uyarı yapmak gerekiyor: Varlık Fonu adıyla kurulmuş olan ve milletin malını, cumhuriyetin bütün servetini, halkın alın teriyle oluşturulmuş olan kimisi cumhuriyet çocuğu, kimisi Osmanlı'dan yadigâr kurumları, haraç mezat, ipotek ettiğiniz bir fon kurdunuz. Bu, bir paralel hazinedir. Paralel devlet kurdurttuğunuz FETÖ nasıl Türkiye'yi bombalattıysa, bu paralel hazine de Türkiye ekonomisinin üzerine düşen bir bombadır. Dün paralel devlet kurdunuz, devleti sırf yandaş bildiğiniz için FETÖ'ye elinizle teslim ettiniz. Sonra ortaklık bozuldu, ortağınızdan kazık yiyince "Allah affetsin." dediniz. Olan Türkiye'ye oldu, olan hukuk düzenimize oldu, olan demokrasiye oldu, olan yüzlerce insanın canı oldu.
Şimdi, paralel hazine kurup bu kez de Türkiye'nin varının yoğunun üzerine çöküyorsunuz, millî servetimizi ipotek ettiriyorsunuz, rehin veriyorsunuz. Ziraat Bankası ipotek ettiriliyor. Yüz elli dört yıllık bir tarih. Osmanlı'dan cumhuriyete Türkiye'de çiftçinin destekçisi olan kara gün dostu Ziraat Bankası. Genç cumhuriyet, Türkiye'de tarımsal kalkınmayı hayal etmiş, "Çiftçimiz yücelsin." demiş, köylü için bir refah hayali kurmuş. Doksan dört yıl boyunca sağcısı, solcusu, hangi iktidar gelirse gelsin Ziraatı sahiplenmiş, yüceltmek için elinden gelen her şeyi yapmış.
Şimdi, siz, işte bu rant ekonomisini döndürmek için, yandaşlarınızı beslemek için Ziraat Bankasını rehin bırakıyorsunuz. Siz, Ziraatın Anadolu'daki çiftçi için ne anlama geldiğini bilir misiniz? Siz, Ziraatın kasabadaki esnaf için ne anlama geldiğini bilir misiniz? Siz, sınırda bekleyen asker için Ziraat Bankasının nasıl bir değeri olduğunu bilir misiniz? Saraylar bunların anlamını bilmez ama yaşayan halk yaşayarak bu değeri bilir ve yaşatmak için de her şeyi yapar.
Çiftçinin umudunu, tarımın destekçisini, Osmanlı'nın mirasını, cumhuriyetin bir değerini, sizler Türkiye'nin geleceğini ipotek ediyorsunuz.
ÇAYKUR, ipotek ettiriliyor. Çayın türküsünü dilinden düşürmeyen, düğün derneğinde çayını toplarken söyleyen Karadeniz insanı için ÇAYKUR'un değerini belki siz bilmiyorsunuzdur. Genç cumhuriyet bir hayal kurmuş, çay içen Türkiye çayını kendisi üretsin istemiş ve bu kurduğu bu hayali 1924'te başlatmış; o cumhuriyet ki, o genç cumhuriyet nice savaştan sonra 1947'de ÇAYKUR'u kurabilmiş. Sizin kurabildiğiniz bir fabrika bile yok. Oysa, işte cumhuriyetin emek emek kurduğu bu fabrikaları, şimdi sizler bunu reva görerek ipotek ediyorsunuz, rehin bırakıyorsunuz. Tam bir mirasyedi hikâyesi. Öyle ki anne-baba yokluk içerisinde, alın teri dökerek, çocukları ve torunları rahat etsin diye çalışmış çabalamış, güçlükle, emek emek bir ev almış. Sonra hayırsız evlat gelmiş, babadan kalma evi ipotek ettirmiş, sonra da hayalî işlerin, maceraların peşinde koşarak o evi de orada bırakıvermiş. İşte, Türkiye'ye dayattığınız hikâye tam da bu.
Velhasıl, genç cumhuriyet yokluk içinde var etti, inşa etti; siz sattınız. Şimdi, satacak bir şey kalmayınca da artık evi barkı, malı mülkü yeni maceralara borç bulmak için ipotek ettiriyorsunuz. Gerçek budur. Bunun adına "Varlık Fonu" deniyor ama bu fon bir ipotek fonudur, bu fon bir varlık fonu değildir. Siz, yalandan "Varlık Fonu" deseniz de bu fonun gerçekte ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Milletin parasıyla yandaşların batıkları temizlenecek, o yandaşların havuz medyasına da "Dünya devi olacağız." diye manşetler attırılacak. Bütün bunlar yapılsa da herkes gerçeği çok iyi biliyor. "Varlık Fonu" dediğiniz, çok ihtiyaç duyulan borcu bulmak için yaratılmış olan bir rehin düzenidir, cumhuriyetin ekonomisine ve halkın varlıklarına el koyan sarayın ipotek fonudur, rant ekonomisinin iflasının açık beyanıdır. Bir varlık fonunun olabilmesi için önce varlığa ihtiyaç vardır. Emtia geliriniz olacak. O yoksa, petrolünüz, doğal gazınız yoksa ticaret fazlanız olacak. O yoksa çok zengin olacaksınız, tasarrufunuz olacak. Dünyada hiçbir ülkede, bu saydıklarımın olmadığı koşullarda varlık fonu kurulmamıştır.
Bakın, şu anda en büyük ulusal varlık fonuna sahip beş ülke, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, Norveç, Suudi Arabistan, Kuveyt. Tamamının fonu ya petrol kaynaklarından geliyor ya da dış ticaret fazlasından. Türkiye'nin petrolü var mı, doğal gazı var mı? Yok. Cari fazlası var mı? Hayır, o da yok; dağ gibi cari açığı var sayenizde. Geçici bir gelirimiz var mı kenara koyabileceğimiz? Ee, o da yok. Peki, o zaman bu nasıl Varlık Fonu? Bu gerçekten bir varlık fonu değil, bir ipotek fonu.
Peki, bu fon ne yapacak? Bu fonun ne yapacağı çok açık; vatandaşın cebinden alacak, rant sisteminin içindeki yandaşın cebine koyacak. Devraldığı varlıkları teminat gösterecek, yeni borç bulacak, bu borçla da kimsenin kontrol edemediği, keyfekeder kendisinin istediği şeyi yapacak. Belki bir sabah kalkacak ve diyecek ki: "Ben bu borsanın gidişatından memnun değilim, biraz borsada kâğıt alıp satayım." Belki bir sabah diyecek ki: "El koyduğum bunca güzel toprak, canım vatanım, ya, verdim gitti, satayım yabancılara." Belki bir sabah diyecek ki: "Çiftçi mi? Ya, biz KDV'yi, ÖTV'yi yatlara sıfırlarız, çiftçi umurumda değil, Ziraat Bankası, sat gitsin." (CHP sıralarından alkışlar)
Belki bir gün "Bor madenleri -yabancının gözü orada zaten- ben bu sabah satmak istiyorum, keyfim böyle istiyor." diyecek ve satacak. Belki de seçim harcamalarında kullanılacak, kimse hesap soramayacak, kimse eleştiremeyecek, kimse laf söyleyemeyecek.
Referandumdan "hayır" çıkacağını anlamış olmalısınız ki ekonomiye referandumsuz Türk tipi Başkanlık sistemini getiriverme telaşındasınız.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Haberleşme giderlerinden gördük o yetkiyi nasıl kullandığınızı!
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Yani batan geminin malları gibi bunca senede biriktirilmiş kamu sermayesini, cumhuriyetin varlıklarını, Türkiye'nin sermaye birikimini çarçur edecek ve yiyip bitireceksiniz. Peki, bunun sonucunda ne olacak? Yiye yiye, sata sata beş kuruş bırakmayıp, en sonunda evi ipotek ettirip hanımın bileziklerini de bozduranın başına ne gelirse Türkiye'nin altın bileziklerini böyle yok sayanlar da Türkiye'nin başına aynen öyle bir dert sarıyorlar şu anda.
Bir: Bütçenin gelir kalemleri paralel hazineye devredildiği için ya bütçe açığı olacak ya da yeni vergilere ihtiyaç olacak. Dün devredilmiş olan kurumların 2016'da Türkiye bütçesine katkısı 5 milyar liraya yakındı. Nereden gelecek şimdi o 5 milyar? Yeni vergiler mi toplanacak? Bütçe açık vermek için mi bırakılacak? Yani yandaşı besleyen aile şirketinin yükü, yine, yeni vergilerle, yeni cezalarla, yeni harçlarla, yeni zamlarla vatandaştan alınacak.
İki: Hazinenin yanına paralel hazine, bütçenin yanına aile şirketi ortak edilince mali disiplin tamamen ortadan kalkacak. Türkiye ekonomisi 90'ların krizlerine geri döndürülecek.
Üç: Bu paralel hazine Türkiye Cumhuriyeti'nin hazinesine rakip olacak. Faizler artacak tüketici için, ticari krediler için, konut kredileri için.
Dört: Gelecek nesillerin geliri bu fonla bugünden harcanacak. Cumhuriyet sizlere varlık bıraktı; Saray, çocuklarımıza borç bırakacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Böke, lütfen tamamlayınız.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - Hemen tamamlıyorum, hayırlısıyla bitiriyorum.
Bu iş sarayı ve sarayın uzantılarını kurtarmak için yapılıyor ama kurtarması mümkün değil.
Türkiye mutlaka bu günleri aşacak, hep beraber aşacağız. Türkiye bu düzene "hayır" diyecek. Saray değil, mutlaka halk kazanacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)