GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:63
Tarih:20.01.2017

BURCU ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Meclisimiz yine aslında iki görüntüye, iki fotoğrafa tanıklık etti. Biri, kadın dayanışmasıydı ve bu çok önemli ve çok değerliydi. Diğeri de ne yazık ki ülkenin her kesiminde, toplumun her kesiminde artık genele yayılmış bir şiddetti.

Burada, Mecliste böyle bir şiddetle karşılaşmış olmak elbette ki çok üzüntü verici ama şunu söyleyeceğim son olarak -daha sonra Anayasa'yla ilgili görüşlerimi belirtmek istiyorum- emin olun ki değerli arkadaşlar, koparılan saçlar yerine gelir, yüzümüzdeki izler elbette ki geçer ama o fotoğraflar toplumun zihninden, halklarımızın zihninden asla çıkmayacaktır.

Bu anlamda, bu şekilde tekrardan Meclis içerisinde şiddet ortamının yaratılmasının önüne geçmemiz gerektiğini diliyorum, hepinizi tekrardan saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki önümüzdeki teklif, esas itibarıyla, sadece iktidarın kullanımına ilişkindir ve yürütme gücünün nasıl ve kimler tarafından kullanılacağı hususuyla sınırlıdır.

Değerli arkadaşlar, Anayasa değişikliğinin genel gerekçesinde, ne yazık ki, demokrasinin temel değerleri olan özgürlük, eşitlik, kardeşlik, adalet, temsil adaleti, sosyal adalet ve buna benzer hiçbir kavrama bir kere bile yer verilmemiştir.

Demokratik hükûmetin hayata geçirilmesi için elzem olan temsil ve siyasal katılımla muhalefetin güçlendirilmesine hiçbir atıfta bulunulmadığı gibi, 61 Anayasası döneminde yasama kuvvetinin zayıflatılmış olduğu gibi, hiçbir bilimsel araştırma ve bulguya dayanmayan bir sav ileri sürülmektedir.

Değerli arkadaşlar, teklifin hazırlanması sürecinde hepimizin yakından gördüğü gibi, etkin ve olması gerektiği gibi siyasal katılım asla söz konusu olmadı.

Hepimizin bildiği gibi, egemenliğin üç unsuru vardır; bunlar, yasama, yürütme ve yargıdır. Şimdi, önerilen metne baktığımızda, bu unsurlar arasında ciddi bir dengesizlik, denetlenemezlik ve işlevsizlik meydana getirilmektedir. İktidarın nasıl kullanacağına ilişkin temel hak ve özgürlükler bakımından hayati önemdeki bu model hususunda çok ciddi değişiklik yapılırken, bu değişiklik için olmazsa olmaz şart olan toplumsal uzlaşı süreçte aranmamıştır.

Bu Anayasa önerisi, sadece AKP'nin ve MHP'nin siyasetçilerinin -tırnak içerisinde- birtakım siyasetçilerinin uzlaşısının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu iki partiye baktığımızda, taban olarak birbirlerinden çok farklı partiler değillerdir. Tabanları bu kadar birbirine yakın olan iki partinin hazırlayacağı bir metnin kendileri gibi olmayan farklılıkların bir arada yaşamını sağlayabilecek içerikte olması beklenebilir mi? Elbette ki beklenemez. Bu yüzden de bu iki siyasi partinin bir araya gelip uzlaşmasına "toplumsal uzlaşı" demek imkânsızdır. Bu sözde uzlaşmada ülkedeki pek çok farklı kesim ne yazık ki uzlaşı dışında bırakılmıştır.

Siyasal sorumluluğun karşılığı olabilecek denetleme mekanizmasını bu sistem içerisinde göremiyoruz çünkü yok değerli arkadaşlar. Bu denetlemeyi yapması beklenen yegâne kurum Meclistir ancak önerilen taslakta Meclis bu siyasal sorumluluğu harekete geçirebilecek imkânlara sahip değildir. Meclisin içerisinden çıkmayacak bir hükûmetle ilgili en korkunç olanı hükûmetin denetlenemeyecek olmasıdır. Teklifi savunanlar sürekli olarak metinde bir denge ve denetlemenin olduğundan bahsetmektedirler. Bizim görebildiğimiz kadarıyla, tek adamlık, cinsiyetçi, eril bir anayasa, kuvvetler birliği gibi şeyler metinde çok net gözükmemektedir ama denge ve denetleme metinde asla gözükmemektedir değerli arkadaşlar.

Yeni bir anayasa yapmak için en önemli şartlardan biri elbette ki demokratik yapının buna uygun olmasıdır. Olağanüstü hâl döneminde böyle bir çalışmanın içerisine girilmiş olması daha başlamadan çıkacak sonucun meşruiyetinin sorgulanmasına sebep olmuştur. Anayasa gibi ortak bir uzlaşı metninin oluşturulması sürecinde katkı sunması beklenen odaların, sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının günbegün kapatıldığını ya da kapatılma endişesiyle karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Sadece bu durum bile demokratik anlamda anayasa yapmaya zemin olmadığını bize göstermektedir değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, konuşmamı bitirirken birkaç şey eklemek istiyorum sadece. Yeni bir şey üretirken kriterimizin mevcuttan daha iyiye gitme iradesi olması gerektiğini düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkan, çok kısa...

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Çelik.

BURCU ÇELİK (Devamla) - Teşekkürler.

Yani bu Anayasa'yla daha özgür, daha eşit, daha kardeş, daha adil, daha temsil kabiliyeti yüksek, daha refah içinde olacağımız bir yola doğru gitmeliyiz. Bu söylediklerimi önüme alarak metne baktığımda, daha karanlık ve sonu olmayan bir yola son hızla devam ettiğimizi görüyorum.

Son söz olarak değerli arkadaşlar, 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin 16'ncı maddesini hatırlatmak istiyorum. Şöyle söylüyor değerli arkadaşlar: "Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur."

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelik.