GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Genel Kurul ara verdiğinde yaşanan olaylardan dolayı İç Tüzük hükümlerinin işlemediğine, incinen, kendisini kötü hisseden, onurunun çiğnendiğini düşünen her bir milletvekilinin acısını paylaştığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:62
Tarih:19.01.2017

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, teşekkürler.

Mecliste bu tür istenmeyen olaylar yaşandığında Meclis başkan vekili ara verir ve arka tarafta grup başkan vekilleri bir araya gelirler, durumu müzakere ederler, bir adalet anlayışında uzlaşırlar, sonra geri gelirler ve o çerçevede, o karar doğrultusunda, ortak rıza doğrultusunda, Meclis, çalışmasına devam eder; özür dileyecek olan var ise özür diler, özür dilenmeyecek, başka tür konuşmalar yapılacaksa onlar yapılır. Usul böyledir.

Siz ara verdiğinizde yaşanan bu olayla ilgili, arka tarafta yine grup başkan vekilleri bir araya geldiler fakat burada yaşanan olayların ne olduğu hususunda ortak bir adalet anlatımında buluşamadılar çünkü olayların nasıl yaşandığına ilişkin anlatımlar birbirinden farklıydı; bizim de anlatımlarımız var, diğer grupların da anlatımları var; herkesin olaya farklı bir perspektiften baktığını görüyoruz.

Muhakkak, ortak bir adalet anlayışına ulaşamadıysak arka tarafta, ön tarafta gerilim, öfke, kızgınlık ortamı içerisinde hiç kimse, bir adaletin tahakkuk etmesini, herkesin rıza göstereceği bir hakikatin şekillenmesini beklemesin, böyle bir şey olmaz ama bizim yapabileceğimiz şudur: Yaşanan olay dolayısıyla ara verildiğinden dolayı İç Tüzük hükümleri işlemiyor ama incinen, kendisini kötü hisseden, onurunun çiğnendiğini düşünen her bir arkadaşımızın acısını paylaştığımızı ifade etmek isterim. Çünkü siyasi görüşleri, partileri ne olursa olsun, buradaki herkes Türkiye'de millî iradeyi temsil eden ve siyasette sonuç olarak yol arkadaşlığı yapan insanlardır. Ben 2011'de geldim buraya, birçok insanla tanıştım farklı partilerden, her birinin farklı meziyetlerini gördüm. Burada adı geçen arkadaşların da kıymetlerini biliyorum ve gerçekten, samimi olarak hem kendimin hem de grubumun ve eminim ki hem de diğer gruplardaki insanların hem yaşanan olaylara ilişkin hem de bu olayların mağdurları olanlara ilişkin acıları paylaştığı kanaatindeyim. Biz de bu acıyı, bu üzüntüyü paylaşıyoruz.

İzniniz olursa çok kısa bir anekdot anlatmak isterim.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Güney Afrika'da ırkçı rejim zamanında beyaz polisler gösteri yapan ırkçı siyahileri kovalıyor, kovalarken bir siyahi kadının ayağından ayakkabısı fırlıyor. Onu copuyla kovalayan beyaz polis bu tabloyu gördüğünde birdenbire duruyor, copunu bırakıyor, koşup kadının ayakkabısını alarak kendisine uzatıyor. Medeni olmak, insan olmak budur. Eminim ki bu Meclisteki herkes bu medeniliği ve insanlığı çok iyi biliyor. O yüzden, ben buradaki arkadaşların şu öfkeli atmosfer dağıldığında her kimin başına bir şey gelecek olsa kendisini siper edeceği kanaatindeyim, ne Şafak Hanım için ne Pervin Hanım için ne Gökcen Hanım için ne de Burcu Hanım için kimsenin farklı düşüneceği kanaatinde değilim ama şimdiki öfke biraz belki farklı kanaatler doğurabilir. Ama öfke geçicidir, kalıcı olan akıldır, medeniliktir. Mecliste medenilik dışı, şiddete yaslanan her tür davranışı, nereden kaynaklanırsa kaynaklansın eleştiriyorum ve aynı zamanda bütün üzüntüleri paylaşıyorum.

Teşekkür ediyorum.