| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 19.01.2017 |
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP'nin, kamu kurumlarında yapılan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarına ilişkin vermiş olduğu grup önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, bu konuya ilişkin 1999 yılında Bakanlar Kurulunca çıkarılan, Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik var. Bütün bu sınavlar, bu çerçeve yönetmeliğe göre yapılmaktadır.
Bu yönetmeliğin amacı, liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde, hizmet gerekleri ve personel planlaması esas alınarak görevde yükselme ve unvan değişikliklerine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Görevde yükselme, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre, burada belirtilen müdür, şube müdürü, uzman, şef gibi kadrolara ilişkin, kurumların kendilerince çıkarılan özel yönetmeliklerinde belirtilen görevlere, aynı veya başka hizmet sınıflarında yapılacak atamaları ifade eden bir kavramdır.
Unvan değişikliği sınavı ise en az ortaöğretim düzeyinde mesleki veya teknik eğitim sonucu kazanılan unvanlara ilişkin görevlere atanabilmek için yapılan sınavı ifade eder. Teknisyen, tekniker, mühendislik gibi kadrolar için bu sınav yapılmaktadır.
Görevde yükselme veya unvan değişikliği suretiyle atanacakların yazılı ve sözlü sınavda başarılı olmaları şarttır. Yazılı sınav için atama yapılacak kadrolar sınavdan önce duyurulur, başvuru tarihleri belirlenir, daha sonra, yapılan başvurular incelenerek, aranan şartları taşıyanlar kurumlarının resmî internet sitelerinden ilan edilerek, kendilerine tebliğ edilerek duyurulur.
Yazılı sınavda en yüksek puanı alan adaydan başlamak üzere, ilan edilen kadro sayısının belirli katına kadar aday sözlü sınava alınır. Sözlüye giren personel, yönetmelik gereğince oluşturulan sınav kurulunca, sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi, bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, liyakati, temsil kabiliyeti, tutum ve davranışlarının göreve uygunluğu, öz güveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, genel kültürü ve genel yeteneği, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı gibi hususlar esas alınarak 100 tam puan üzerinden değerlendirilir. Her üyenin vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak personelin sözlü sınav puanı belirlenir. Kesinleşen başarı sırası listesine göre de boş kadrolara atama yapılır.
Sınava giren adaylara, sınav başlamadan önce sınav kurulunca tespit edilip kayıt altına alınan sorular arasından, yönetmelikte belirtilen puanlama esasları çerçevesinde, sınav konularına ilişkin bilgi düzeyi ile genel kültür ve genel yeteneğini ölçen sorular sorulmaktadır. Bunun yanında, sözlü sınava giren adayların heyecanlarının azaltılmasına, adayların rahatlatılmasına yönelik de başta küçük diyaloglar yaşandığı hepimizin malumudur. Adayların yeterliliklerini ölçmeye elverişli olmayan herhangi bir husus asla değerlendirmeye tabi tutulmamaktadır.
Kısaca özetlediğim görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarına ilişkin, bu süreçlerle ilgili herhangi bir aşamada hukuka aykırılık iddiası varsa, buna ilişkin, 1982 Anayasası'nın 125'inci maddesi çerçevesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ve idarenin kendi eylem ve işlemleriyle ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda da iptal veya tam yargı şeklindeki idari davalara ilişkin usul ve esaslar açıkça belirlenmiştir. Dolayısıyla, herhangi bir kamu kurum veya kuruluşunda mevzuata aykırılıkla ilgili bir iddia mevzubahisse o zaman bu sınavlara ilişkin, ilgililerce yargı yoluna başvurulabileceği ve böylelikle herhangi bir usulsüzlüğün var olup olmadığının tespit edilebileceği düzenlenmiştir. Bu sebeple, Meclis araştırmasını gerektirecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığını belirtiyorum.
Sözlerime son verirken, biraz evvel konuşan çok değerli milletvekilimiz Muharrem İnce Bey'in "Birisi bana izah etsin." demesi münasebetiyle, aslında Anayasa'da getirdiğimiz teklifin herhangi bir farklılık arz etmediğini, mevcut Anayasa'nın 109'uncu ve 112'nci maddelerinde ilgili bölümleri okumak suretiyle bu soruya cevap vermek istiyorum, izah sadedinde, yorum yapmaksızın. Mevcut Anayasa'nın 109'uncu maddesinin son fıkrası şu şekildedir değerli arkadaşlar: "Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir." Geçtiğimiz dönemlerde, biliyorsunuz, mesela Kemal Derviş bu şekilde atanmıştı dışarıdan, yemin etmişti ve bakanların dokunulmazlık zırhına da bürünmüştü.
112'nci maddenin son fıkrası da şu şekilde düzenlenmiş mevcut, yürürlükteki Anayasa'ya göre: "Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı şekilde Millet Meclisi önünde andiçerler ve bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları kayıt ve şartlara uyarlar ve yasama dokunulmazlığına sahip bulunurlar." Dolayısıyla, getirdiğimiz teklifte herhangi bir farklılık söz konusu değil.
Bunu bilgilerinize sunuyor, hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)