GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bitlis ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:62
Tarih:19.01.2017

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve bizi izleyen değerli halkımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün değerli gazeteci Sayın Hrant Dink'in katledilişinin 10'uncu yıl dönümü. Kendisini saygıyla, rahmetle anıyorum ve Bitlisli gazeteci Ferhat Tepe, henüz 18 yaşındayken Özgür Gündem muhabirliği görevini yürütürken Bitlis'te evinden telsizli kişilerce kaçırılıp Elâzığ'da Hazar Gölü'nün kenarında 1993'te bulunmuştu ve Ape Musalar ve birçok gazetecinin bu hikâyesi, bu acılı hikâyesi, maalesef, adalet arayışı çerçevesinde hâlâ cevapsız bırakılmakta ve söz konusu davalar hâlâ adaletli bir sonuçla sonuçlanmamıştır. Ve bizler kendilerinin bıraktığı bu mücadeleye, kendilerinin özgürlük, barış adına yürüttüğü mücadeleye sahip çıkarak tekrar hepsini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Bitlis'i anlatmaya beş dakika yetmez, bunu çok iyi biliyorum. Yedi bin yıllık bir şehir ve bir dönem Osmanlı'nın ve ardından bir dönem de cumhuriyetin çok önemli siyasi merkezlerinden biri olan Bitlis'i anlatmaya süremiz yetmeyecek ama burada, kısaca, özellikle son süreçte yaşadığımız sıkıntıları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, OHAL ilanından bu yana Bitlis'e baktığımızda, aslında 7 Hazirandan sonra başlayarak, Halkların Demokratik Partisi ve Demokratik Bölgeler Partisi, MEYA-DER, KESK ve buna bağlı birçok dernek, sendika ve parti çalışanlarımız büyük bir baskı altındadır. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonuna bağlı 18 kişi ihraç edilmiştir, sayısız çalışan da açığa alınmıştır ve görevlerine ne zaman iade olacakları dahi belli değildir. Bunun yanında, DBP belediye başkanlarının içerisinde olduğu 6 belediyenin eş başkanları, belediye meclis üyeleri ve buna bağlı olarak üyelerimiz ve bu anlamda partimizin eş başkanları, genel sekreterleri, üyeleri, çalışanları, sempatizanları bir bütünel olarak OHAL ilanından bu yana şu an tutuklanmış ve cezaevlerine atılmışlardır. Gözaltına alındıkları dönemdeyse yaşanan hukuksuzluklar bir başka gündem olsa gerek. Mutki Belediye Eş Başkanımız evinin içerisinde, çocuklarının gözünün önünde yere yatırılarak ters kelepçe takılarak gözaltına alınmıştır. Ve Hizan Belediye Başkanımız Diyarbakır'da olduğu hâlde Hizan'daki evinin kapısı kırılarak "evde arama" adı altında ev talan edilmiştir.

Diğer taraftan, Bitlis Cezaevinde tutulan başkanlarımızdan Bitlis Eş Başkanımız Sayın Hüseyin Olan, bir gün apansız, bir hafta önce, önceden kendisine haber verilmeksizin Elâzığ Kapalı Cezaevine sürgün edilmiştir. Yani hem tutuklanmış hem sürgün edilmiştir.

Diğer taraftan, şu an Bitlis Cezaevinde Halkların Demokratik Partisinin çalışmalarını yürüten, DBP'nin çalışmalarını yürüten arkadaşlarımızın tamamı tutuklu bulunmaktadır ve bu 6 belediyemize de haksız hukuksuz bir şekilde kayyumlar atanmıştır. Bunun da gerekçesi sözde 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL Yasası. Ama OHAL Yasası ve OHAL Yasası bahane edilerek yapılan bu haksız hukuksuz uygulamaların tek sebebinin bugünlerde tartıştığımız diktatörlük sisteminin getirilmeye çalışıldığı sözde Anayasa değişikliği olduğunu biz çok iyi biliyoruz.

Evet, zamanında Evliya Çelebi'nin notlarında, Seyahatname'sinde açıkça yer alan kültürün, bilimin, aydınlanmanın, felsefenin merkezi olan Bitlis bugün bir taşra, küçük bir il hâline getirilmiştir. Dışarıya sürekli göç veren ve kendi altyapısı, kültüründen uzaklaştırılmaya çalışılan bir Bitlis var karşımızda. Bitlis'te yaşatılan kültürü ta aslında 17'nci, 18'inci yüzyıllara kadar uzanarak açıklamaya çalıştığımızda ise özerk bir sistemin, hükûmet tipi sistemin orada en mükemmel şekilde işletildiğini çok net bir şekilde dile getirebiliriz. Ne zamanki Osmanlı-Safevi ilişkilerinde bir noktaya varıldıysa, işte, tam o zaman Kürt beylikleri, Kürt kazanımları, Kürt özerk yaşamına da bir son verildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlayabilir miyim?

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen. Bir dakika ek süre veriyorum.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Evet, Bitlis tarihini, kökenlerini burada bir dakikada açıklamaya zamanımız yetmez. Ama Bitlis tarihiyle, kültürüyle en eski kentlerimizdendir. Çevre yolu, devlet hastanesi açıldı. Aslında Tatvan Devlet Hastanesi zamanında bölge hastanesi olarak açılacaktı ama devlet hastanesi olarak... İnsanlar hem de Tatvan'ın çok uzağından, Rahva soğuğundan büyük zorluklarla hastaneye yetişmek zorunda kalıyorlar.

Havaalanı meselesi, yıllardır önümüze getirilen, pişirilip sunulan mesele bir türlü aşılamamıştır ve diğer çevre yoluna baktığımızda, bir cehenneme dönen, her gün insanlarımızın hayatını kaybettiği bu yollara baktığımızda ise terk edilmiş bir Bitlis'ten bahsediyoruz. Oysaki Bitlis, kültürüyle, geçmişiyle, tarihiyle, duruşuyla bu ülkenin en önemli merkezlerinden bir yer iken asgari müşterekte bir hizmet almakta ve burada, güvenlikçi politikalarla, askerî politikalarla, TOMA'larla ve her gün yasaklanan yayla yasaklarıyla, gözaltılarla söz konusu Bitlis yönetilmeye çalışılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Irgat, teşekkür ederim.

MİZGİN IRGAT (Devamla) - Buradan yetkililere sesleniyorum: Bitlis'e ve Bitlis konumundaki illere kulak verin ve yeterli hizmeti kendilerine götürün diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)