GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:17.01.2017

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 446 sıra sayılı torba tasarının 33'üncü maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Aslında konuşulacak, değerlendirilecek çok konu var ama bu maddenin önemine binaen madde üzerinde konuşmam gerekiyor. Emekçileri ilgilendiren bir madde, bu açıdan önem arz etmektedir.

Şimdi, 33'üncü maddeyle yapılan düzenlemede, 2012 tarihli 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun geçici 4'üncü maddesinin (1)'inci fıkrasında yer alan "1/1/2017" ibaresi "1/1/2019" ve "1/1/2018" ibaresi de "1/1/2020" şeklinde değiştirilmiştir.

Daha önceden, hatırlanacağı üzere, AKP iktidarının çıkardığı torba yasalarla, 6331 sayılı Kanun'da yer alan, çok tehlikeli iş yerlerinde görevlendirilmesi gereken (A) sınıfı iş güvenliği uzmanlarının yetersizliği gerekçe gösterilerek (B) sınıfı iş güvenliği uzmanları görevlendirilmiş, tehlikeli iş yerlerinde görevlendirilmesi gereken (B) sınıfı iş güvenliği uzmanlarının yetersizliği gerekçe gösterilerek (C) sınıfı iş güvenliği uzmanları görevlendirilmişti. Bu maddeyle bu yetersizlikler gideriliyor mu? Hayır, giderilmiyor. Yeterli uzman yetiştirilip istihdam sağlanabilmiş mi? Hayır, bu da sağlanamamış. Peki, ne yapılıyor? Yasanın yürürlüğe girmesi ertelenmektedir. Bu, hiçbir şekilde kabul edilebilecek bir durum değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzun yıllardır mücadele eden, adalet arayan işçi ailelerine destek amacıyla gönüllü hukukçular ve Adalet Arayana Destek Grubu tarafından hazırlanan İş Cinayetleri Almanağı'nda iş kazası şu şekilde tanımlanıyor: "İşçiyi işle ilgili bir sürecin dâhilinde bedenen veya ruhen özre uğratan olay" olarak tanımlanıyor. Her yıl çıkarılan İş Cinayetleri Almanağı verilerine göre, iş cinayetlerinin en çok yaşandığı sektörler, sırasıyla, inşaat, maden ve tarım sektörleridir. Bu sektörlere baktığımız zaman aslında bir şeyin dikkatimizi çekmesi lazım. AKP'nin kalkınma retoriği ve iş birikim modelinde palazlandırılan ve oluk oluk para akıtılan sektörlerin ilk sırasında, ilk 2 sırada inşaat ve maden sektörünün olması tesadüfi değildir. Kendi burjuvasını yaratma konusunda, ilk 2 sektördeki iş cinayetleri "palazlandırılan şirketlerin diyeti" olarak değerlendirilen bir iktidarla karşı karşıyayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, iş cinayetlerinde dünya ülkeleri arasında 3'üncü, Avrupa'da 1'inci sıradadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre, Türkiye'de 1 Ocak-30 Aralık 2016 tarihleri arasında toplam 1.956 işçi çeşitli iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından beri 17 binden fazla işçinin yaşamını yitirdiği Türkiye'de, en fazla iş cinayeti de 2016 yılında yaşanmıştır. Görülüyor ki AKP iktidarı, Türkiye'yi, sermayenin kâr hırsı için tam bir işçi kıyımının yaşandığı bir ülkeye dönüştürmüş durumdadır. 2012'de çıkarılan 6331 sayılı Yasa, AKP tarafından göstermelik şekilde çıkartılmıştır. Uygulamada işçi sağlığı ve güvenliğini sağlayacak hiçbir tedbir alınmadığı gibi, bu maddenin konusu olan yasanın uygulanmasını sermaye lehine sürekli olarak ertelemektedir. Bu maddenin kati suretle tasarı metninden çıkarılması gerekmektedir. İş sağlığı ve güvenliğini sağlayacak -gerekli istihdamı sağlayarak- iş güvenliği uzmanlarının yetiştirildiği bir düzenleme, iktidarın en önemli gündemlerinden biri olmalıdır.

Uzmanlar ve hukukçular, yasal mevzuatta belirlenen işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alındığı takdirde, iş kazaları ve meslek hastalıklarının yüzde 98 oranında önlenebileceğini belirtiyor. Önleyemiyorsanız sorumlusunuz, önleyemiyorsanız bunun adı kaza değil cinayettir, önleyemiyorsanız suç ortağısınız demektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)