GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:17.01.2017

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 31'inci madde üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Bugün, ekonomik reformlar üzerinden bir çalışma yürütüyoruz. Bu ekonomik reform çalışması, yaşamış olduğumuz ekonomik krizleri belki biraz toparlamak adına yapılıyor ancak bu noktaya nasıl geldiğimizi ben kısaca bir hatırlatmak istiyorum.

Yaklaşık üç gün önce ben burada, Sur'la ilgili yaşadığım bir konuyu anlatmıştım hatırlarsanız. Orada yapmış olduğumuz bir telefon görüşmesinden sonra, en az 50 kişinin içeride kaldığı, çocuk ve gebelerin olduğu bilgisini almıştık mahalleden. Yapmış olduğumuz yoğun çalışmalar sonrasında sadece 15 kişi çıkabildi ve geri kalan en az 35 kişiden haber alamadık. Burada bunu paylaştığımda, buradaki arkadaşlarımın "15 kişi çıktı ama 35 kişi ne oldu?" diye sormasını çok bekledim fakat hiç sorulmadı.

Yine, birkaç gündür, belki dikkatinizi çekmiştir, Sur'da çıkan çocukların, cinsiyetçi, ırkçı yaklaşımlarla birlikte, çekilmiş olan videoları çok yoğun bir şekilde, her yerde görüntüde ve bu, sadece ülkemizde değil, dünyanın her yerinde nefret ve tepkiyle karşılanıyor. Burada, anne baba olmanın verdiği bir refleksle -pedagoglar var, çocuk psikiyatrları var, toplum bilimciler var, akademisyenler var- dilerdim ki ya da o hassasiyeti görmek isterdim ki bu çocukların videoları neden dolaşıyor? Sur'da çıkan çocukların soyulması, ırkçı ve cinsiyetçi yaklaşımlarla onlara her türlü hakareti gösteren kolluk, güvenlik güçleri neden böyle yapıyor? Bakın, bu, kabul edilir bir şey değil. Bu nasıl uygulandı ve biz bunun uygulanması konusunda nasıl bir eksikliğe, nasıl bir zaafa düştük? Bunu nasıl engelleyebiliriz? Vatandaş ile devlet arasında açılan bu makasın daha büyümesi anlamına gelir ki bununla ilgili biz ne yapabiliriz diye, en azından, buradaki 550 milletvekilinin 200'ünün -buna ana muhalefet de dâhil olmak üzere- sessizce dinlemesi değil, burada, bu çocukların maruz kaldığı fiziksel ve cinsel şiddete karşı bir cümle kurmasını bekliyordum. O çocuklar, hepimizin çocuklarıdır, sadece "Sur'da yaşayan çocuklar" olarak görmek insani değerler açısından, toplumsal değerler açısından asla kabul edilebilir bir durum değil.

Bakın, bu çocuk 11 yaşında. Bakabiliyor musunuz bu çocuğa? Bu çocuğa iyi bakmanızı istiyorum ve iki saniye bu çocuğun annesiyle, babasıyla bir empati kurmanızı istiyorum. Bir anne, baba olarak bu çocuğun bu şekilde çıkarılmasını ve çıkarken "Polis amca, ne yapacağım?" diye soran bir çocuğa söylenen en ağır hakaretleri, ırkçı küfürleri ve söylemekten imtina ettiğim birtakım uygulamaları kabul edebilir misiniz? Bu çocuğun büyüdüğünde nasıl bir duyguyla, nasıl bir öfkeyle nasıl bir kişilik şekillenmesinin olacağını tahmin edebiliriz herhâlde. Kendini ifade ederken nasıl ifade edecek? Sözle mi? İnanıyor musunuz buna?

Bunun gibi binlerce çocuk var. Biz burada gerçekleri kapatarak, sahte gerçeklik yaratarak çoğu zaman, toplum mühendisliği üzerinden o çocukların maruz kaldığı şiddete ve onların ruhunun örselenmesine karşı sessiz kalarak ne zamana kadar... Bunların, bu çocukların annelerinin, babalarının, yakınlarının ve bu çocukların bulunduğu bütün çevrenin bu devletle arasındaki mesafenin nasıl olacağını tahmin ediyorsunuz? Kendini nasıl ifade edecek? Hangi araç ve gereçlerle kendini ifade edecek? Bakabiliyor musunuz bu çocuğun resmine? Bir de bunun görüntülerini izleyebilecek misiniz?

Ben özellikle sormak istiyorum: Bu çocuğun bu hâle gelmesinin ve oradaki sokağa çıkma yasaklarının, ablukalardaki yaşanmış olan o ağır saldırıların sorumlusu sadece AKP değil, aynı oranda CHP...

HAMZA DAĞ (İzmir) - HDP, PKK...

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - ...aynı oranda diğer partiler, finans sektörleri, bununla birlikte sivil toplum örgütleri, bununla birlikte hukukçular, bununla birlikte insan hakları hukukçuları, insan hakları aktivistleri ve buna sessiz kalan bir bütün insanlık bundan sorumludur ve bununla birlikte...

HAMZA DAĞ (İzmir) - HDP...

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bakın, siz orada itiraz ederseniz bu çocuğun yaşamış olduğu şeyi reddediyorsunuz demektir. Yerinizde olsaydım, oturur bir saniye düşünürdüm "O çocuğa biz ne yapalım? O çocukla bizim aramızdaki bu makası nasıl kapatalım?" diye bir cümle kurardım. Derdim ki: "Bakın, bu çocuklar 1990 döneminde köyleri boşaltılan çocuklar da bugün aynı söz zemini bulamadıkları için, belki de ben onları bu zemine ittim." diye oturur, kendini sorgulardım ve derdim ki: Kırk yıldır aynı şeyi yapıp aynı sonucu almak gibi talihsiz bir politika uyguluyorum ya, yazıklar olsun bana derdim.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)