GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:17.01.2017

MİZGİN IRGAT (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten konuşmaya başlamadan önce, kanun yapma tekniğinin, kanun yapma sisteminin hakikaten çok sıkıntılı olduğunu ve belki de aslına aykırı bir şekilde yapıldığını buradan bir kez daha belirtmek isterim.

Birçok kanunu ilgilendiren, yani birçok kesimi, birçok tarafı, birçok kurumu ve kişiyi ilgilendiren düzenlemelerin bir potada, tek bir "torba kanun" adı altında düzenleme şeklinde önümüze getirilmesi çok ciddi bir problemdir her şeyden önce.

446 sıra sayılı torba tasarının 30'uncu maddesi Sigortacılık Kanunu'yla ilgili bir düzenleme. Bu torba tasarının içerisinde sadece sigortacılık değil, belediyelerle ilgili, gemilerle ilgili ve aklımıza gelecek her şeyle ilgili bir düzenleme yapıldı ve önümüze getirildi, biz de daldan dala atlayarak bu yasa tasarısına ilişkin eleştirilerimizi dile getirmeye çalışıyoruz. Oysaki toplumun içinde bulunduğu psikolojik altyapıya baktığımızda, tekçi bir Anayasa, yani daha doğrusu toplumu içerisinde barındırmayan Anayasa tartışmalarına baktığımızda, söz konusu yasa tasarısının bir kez daha zamanlamasının ve içeriğinin aslında hiç de Türkiye toplumuna uygun olmadığı görülecektir.

Burada, 30'uncu maddede, yasanın toplumun yararına olmasından ziyade güçlü sınıfsal kesimleri, yandaş sermayenin kârını önceleyen bir çalışmanın olduğunu çok net bir şekilde dile getirebiliriz. Bir bütün el torba yasa tasarısının tamamını, sermayedarlara peşkeş çeken, onların rantabilitelerini artıran, özünde onları rahatlatan bir yasa çalışması olduğunu çok net bir şekilde dile getirebiliriz. Bu yasa maddesinin yani 30'uncu maddenin en önemli tarafı Danıştayın 15. Dairesinin bunun tam aleyhine olmuş bir kararı var. Daha doğrusu burada yargıya güvenin de hangi noktada olduğunu, yargı kararlarının nasıl uygulandığını da bir kez daha gözler önüne sermektedir. Yani yargıya, topluma, toplumun her kesimine güvenmeyen bir AKP Hükûmetinden bahsedebiliriz. Sadece kendi bildiğini okuyan, kendi çıkarlarını önceleyen bir yasama faaliyetinden söz edebiliriz.

Değerli milletvekilleri, buraya gelmeden önce okuduğum bir karar vardı AİHM'in mahkûmun İnternet hakkının kullanılmasına ilişkin. Yani bir sınav başvurusunu yapmayan bir mahkûmun bu konuda Litvanya'ya bir mahkûmiyet kararı çıkarıldı yani orada mahkûmun bu hakkını kullanması gerektiği yönündeydi. Ülkemize dönüp baktığımızda ise cezaevlerine, hapishanelere, tutukluların durumuna baktığımızda ise gerçekten her bir kararın, her bir davranışın şu anda birer mahkûmiyet kararı olarak önümüze geleceğini çok net bir şekilde söylemek gerekir.

Burada gündüz bazı milletvekilleri haklarında karar olduğu hâlde ifadeye gelmeyen milletvekillerimizin sözde ifadeye gelmediği için tutuklanma gerekçesi olduğunu dile getirdi. Gerçekten şu an yazılı olan yasaların, CMUK'un, Polis Vazife Salâhiyet Kanunu, Anayasa'nın tüm maddeleri ihlal ediliyor. Tutuklamanın gerekçesi, tutuklamanın özünde bir tedbir olduğu yani bir kişinin tutuklanmasının bir mahkûmiyet değil, karar mercisi aşamasına kadar ya tutuklu ya da tutuksuz ya da adli kontrolle var olan koruma sistemini yani koruma tedbirlerini önceleyen bir sistemdir. Bir milletvekili ifadeye gitmedi diye tutuklanma gerekçesi yapılması en büyük hukuk garabetidir. Arama işlemine baktığımızda, tutuklama işlemine baktığımızda her biri hukuka ve düzenleme şekline aykırı bir şekilde uygulanıyor. Partimizin binalarında arama yapılması isteniyor, sözde arama yapılmak üzere polis binalara gidiyor. İlgililer olmadığı hâlde söz konusu yerde arama dışında her şey yapılıyor, oradaki bütün evraklar dağıtılıp duvarlara yazılar yazılıyor. Kanunsuz ve konusu suç olan hiçbir emri yerine getiremeyeceğine dair açık hüküm olduğu hâlde bu emri kimlerin verdiği ve bu kanunsuz, konusu suç olan emirleri uygulayanların kimler olduğu ve bunlarla ilgili...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİZGİN IRGAT (Devamla) - ...bir soruşturmanın olup olmadığı, tarafımızca dile getirildiği hâlde herhangi bir tedbir alınmadığı çok açıkça anlaşılmakta.

Tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)