| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 15.01.2017 |
ERTAN AYDIN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa değişikliğinin 18'inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bir siyasi parti her şeyden önce siyaset üretmek, geleceğe dönük vizyon oluşturmak, temsil ettiği vatandaşların isteklerini ve doğrularını savunmak ve insana hizmet reçetesi ortaya koymakla mükelleftir. Tüm bunları yaparken tarihî tecrübe ve birikimlerden faydalanmakla beraber, geçmişte yaşanan aksaklıkları, arızaları ve hataları revize etmekle de mükelleftir.
Bir haftadır üzülerek müşahede ediyorum ki başta ana muhalefet olmak üzere, mevcut yönetim sistemini kutsamaktan sağlıklı bir gelecek vizyonu oluşturmaya ve bu anlayışı ortaya koymaya fırsat kalmıyor. Dillerinden "demokrasi" ve "insan hakları" kelimelerini düşürmeyen insanların, 12 Eylül darbesi sonrası oluşturulan mevcut Anayasa'yı kutsamasını doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum.
HAYATİ TEKİN (Samsun) - Kutsayan falan yok.
ERTAN AYDIN (Devamla) - Oysa yeni bir teklifle gelinse ve sağlam bir gelecek tasavvuru ortaya konsa biz dinlemeye ve istifade etmeye hazırız, ki bu teklif defalarca kendilerine yapıldı. Mevcut statüko ve kurumları kutsayarak muasır medeniyet anlayışına nasıl varılacak çok merak ediyorum doğrusu.
Türkiye'de, artık, milletin iradesini iktidar yapacak yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Bu gerçekle kavga etmekten vazgeçelim artık. Hani deniyor ya "Bu teklif fren mekanizmalarını ortadan kaldırıyor." Oysa, baktığınız vakit mevcut Anayasa milletin iradesini engelleyen, frenleyen birçok mekanizmayla donanmış durumda. Hatta fren mekanizması yerine takoz mekanizması desek çok daha doğru olur.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Vekilim, artık size ihtiyaç kalmayacak, Yiğit Bulut var Yiğit Bulut. Yetkiler saraya geçecek.
ERTAN AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Türkiye siyasi tarihi iki ana akımın mücadelesinden müteşekkildir. Birincisi "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." diyen ve bu hakkın doğrudan milletin seçtiği temsilciler yoluyla oluşturulmasını önceleyen demokratik siyaset. İkincisi ise seçimle belirlenmeyen, kendi kendini seçen kapalı yapıları ve kurumları yönlendirerek, yetkilendirerek milletin temsilcilerinin bu gücü kullanmasını sınırlandıran vesayetçi siyaset anlayışı. 1982 Anayasası Cumhurbaşkanlığını bir vesayet kurumu olarak dizayn etmiş, siyasete müdahaleyi olağan hâle getirmek üzere parlamenter demokrasilerde hiç rastlanmayan şekilde olağanüstü ve çok geniş yetkilerle donatmıştır. Bu kadar geniş yetkileri olmasına ve yürütmede tıkanıklıklara yol açabilecek bir siyasi gücü olmasına karşılık, sorumluluğu olmaması ayrıca büyük bir dengesizliğe yol açmıştır. Kenan Evren ile Turgut Özal arasında başlayan tartışmalar ve ardından Ahmet Necdet Sezer ile rahmetli Ecevit arasında MGK toplantılarında yaşanan huzursuzlukları hepimiz hatırlıyoruz ve bunlar çok ciddi devlet krizlerine yol açmıştı. Yürütmede yetki karmaşasına yol açan bu çift başlı yapının ortadan kaldırılması olumlu olmakla beraber, 1 Kasım öncesi tüm siyasi partilerin vatandaşlarına söz verdikleri özgürlükçü demokrasiye, evrensel insan haklarına ve millet iradesinin tam ve gerçek manasıyla hâkim olacağı adalet, şeffaflık ve hesap verilebilirlik, sosyal sorumluluk ilkelerine dayalı bir devlet düzeni kuracak toplumsal sözleşme mahiyetinde yeni bir anayasayı yaparak vaatlerimizi yerine getirebilme yolunda bu bir ilk adım olacaktır. Kısacası, egemenlik hakkını milletin doğrudan seçtiği temsilciler yoluyla sağlayan demokratik siyaseti inşa etmek için bu teklif bir başlangıçtır.
Bir başka deyişle, arkadaşlar, 1982 Anayasası bir vesayet düzenini inşa etti. Şimdiki düzenlemeyle vesayetin son kalesi olan bu çift başlı takoz sistemini milletin iradesi teslim alıyor ve çarpıklığı büyük ölçüde gidermeye çalışıyor. Umuyoruz ki bu vesayet unsurları bir daha millete musallat olamayacaktır.
Son kertede, arkadaşlar, kararı millet verecektir. Bırakalım millet kendisi için neyin iyi, neyin doğru olduğuna kendisi karar versin. Biz, sonuçta bu teklifle millete bir dayatma içinde olmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen siz de.
ERTAN AYDIN (Devamla) - Millete bir siyasi mühendislik projesi dayatmıyoruz. Biz diyoruz ki, bu, millet iradesinin önündeki prangaları ortadan kaldıracak bir reçetedir ve bu kararı millet feraseti, millet iradesi belirlesin ve biz, millet iradesinin özgür tercihlerine karışmayalım ve milletin bu iradeyi ortaya koyarken gösterdiği karara da saygılı olalım hepimiz.
Şimdi, bir önceki hatip "Sokakta biz bulmadık Türkiye'yi." dedi. Sokaktan bu kadar çekinmenin bir anlamı yok. Sokak sokak dolaşıp herkes kendi teklifini doğru bir şekilde anlatırsa, millet, inanıyorum ki doğru kararı verecektir. Biz, milletin iradesi önündeki bu zincirleri kırmak için yola çıktık. İnşallah bu süreç, milletimiz için hayırlar getirir diyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aydın.