GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:59
Tarih:15.01.2017

CHP GRUBU ADINA SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün, 23 Nisan 1920'den tam doksan yedi yıl sonra kendini tasfiye edecek olan bir teklifi oyluyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün Türkiye'nin kurtuluş mücadelesiyle kazandığı, bildiğimiz anlamdaki demokratik cumhuriyetini bitirip bir diktatörlüğün anayasal zeminini oluşturmak üzere hazırlanmış bir teklifi oyluyor. Cumhuriyet rejimi kurulduğu günden bu yana egemenliği saraydan alıp halka vermek ve demokratikleştirmek için mücadele verdi. İşte tam doksan yedi yıl sonra bugün yapılan açık bir karşı devrim ve egemenliği tekrar halktan alıp saraya, bir kişiye verme girişimi. Bugün terör tehdidi altında bulunan vatandaşımız, askerimiz, polisimiz can derdinde, halkımız ekmek derdinde, esnaf siftah derdinde, siz ise başkanlık derdindesiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün, Türkiye'nin bu kadar sorunu varken bütün ülkeyi bir rejim tartışmasına, bir rejim değişikliği teklifine kilitlediniz. Farkında mısınız belli değil ama bakın Türkiye'de çok olağanüstü gelişmeler oluyor. 6 milyon kişi işsiz, iş arıyor ama bulamıyor. Yoksulluk çığ gibi büyüyor. Döviz 3,70'bulmuş, Türk lirası her gün eriyor. 80 milyon insan sizin yarattığınız bu siyasi ortamın ortaya çıkartmış olduğu ekonomik sorunlarla boğuşuyor. İnsanlar bırakın geleceği, yarını dahi göremez durumdalar. Sofralarına ekmek koyup koyamayacaklarıyla ilgili tereddütleri var. Ve sanki siz iktidar değilmişsiniz gibi bu halkın, bu milletin vekili değilmişsiniz gibi hepsine gözlerinizi kapatmışsınız, en kötüsü vicdanlarınızı kurutmuşsunuz.

Demokrasiyi ortadan kaldıracak olan bu teklifin sonucunda yarın neler yaşayacağımızı yakın tarihimize bakıp görmek çok mümkün. Uluslararası deneyimler de bize açıkça yarının bu teklif geçtiği takdirde Türkiye'ye nasıl bir gelecek hazırladığını gösteriyor. Yakın tarihimize bakın siz de göreceksiniz. Uluslararası deneyimlere bakın siz de fark edeceksiniz.

Bakın, demokrasimiz iki yıldır yok ediliyor, eritiliyor. "Fiilen başkanlık sistemini getirdik." dediğiniz dönem teklif ettiğiniz bu anayasa değişikliğinin bizlere, 80 milyona, size de bize de ne yaşatacağını çok açık bir biçimde gösteriyor. Vatandaşa bir kabus yaşatıyorsunuz iki yıldır, bu kabusu derinleştirmek istiyorsunuz. Sonuçlar açık; bakın, vatandaşımızın geliri düşüyor. 2014'te fiilî başkanlığın başladığı yılda kişi başına ortalama gelir 12.112 dolar iken bugün iki yıl sonra fiilî başkanlığın sonucunda kişi başına gelir 11.014 dolara düşmüş. Sizin başkanlık sevdanız yüzünden insanlar bin dolar daha fakirler kişi başına. 2014 yılında siz rakamları revize etmeden önce millî gelir hesaplarıyla yüzde 5'lik büyüme varken son çeyrekte Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 küçülmüş sizin başkanlık sevdanız yüzünden. 2014 yılında yüzde 10 olan işsizlik 2016 yılında yüzde 11,3'e çıkmış yani 2014'te fiilî başkanlığın başladığı yılda 3 milyon kişi işsizken fiilî başkanlığın sonucunda bugün 3,5 milyon kişi işsiz. 500 bin kişi sizin başkanlık sevdanız yüzünden feda edilmiş; iş arıyor ve bulamıyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Fiilî başkanlık dönemleri en çok kadınları eziyor. Kadınların iş arayıp bulamayanlarının oranı, fiilî başkanlığın başladığı Ağustos 2014'te yüzde 12, bugün iki yıl sonra kadınlar arasında işsizlik oranı yüzde 15,5 yani 2014 Ağustosta fiilî başkanlık başladığında 1 milyon 133 bin kadın işsizken bugün fiilî başkanlıktan iki sene sonra 1,5 milyon kadın işsiz. 400 bin kadın sizin başkanlık sevdanız yüzünden iş arıyor ama bulamıyor. Siz, insanları feda ediyorsunuz, özgürlüklerini bir kişinin özgürlüğü için yok sayıyorsunuz, birinin hırsı için binlerce insan işsiz kalıyor.

Hukukun üstünlüğü sıralamalarında 40 ülkenin daha gerisine düştük, 40 ülke, iki sene içerisinde. Bugün Türkiye, 113 ülke arasında hukukun üstünlüğünde 99'uncu sırada.

İki yıl içerisinde ekonomik özgürlüklerde 15 ülkenin gerisine düştük. Neden? Çünkü fiilî başkanlık yaşanıyor. 190 ülke arasında 79'uncu sıradayız.

İş yapma kolaylığı, 180 ülke arasında 69'uncu sıradayız; 18 ülkenin gerisine düştük. Neden? Başkanlık sevdanız yüzünden.

Küresel rekabet gücünde, bu iki sene içerisinde fiilî başkanlık yaşanırken Türkiye'nin küresel ekonomide rekabet etme gücü eridi; 10 ülkenin gerisine düştük, 138 ülke arasında 65'inci sıradayız.

Türk lirası eriyip gidiyor gözümüzün önünde. O kadar ki 150 para birimi arasında en çok değer kaybeden 12'nci para birimi olmuş Türk lirası fiilî başkanlık döneminde.

Yani çok uzağa bakmaya gerek yok. Türkiye'nin son iki yıl içerisinde yaşadıklarına baktığınızda getirdiğiniz bu Anayasa değişiklik teklifinin Türkiye'ye neler yaşatabileceğini biz görüyoruz. Siz de bakarsanız, eğer siz de Türkiye'yi düşünürseniz siz de görebilirsiniz. Bu teklif geçerse ekonomik olarak neler yaşayacağımız açık. Fakirleşeceğiz. İşsizlik artacak. Hukuk, adalet dağıtmayacak. Mülkiyet hakkımız bizim de sizin de, hiçbirimizin korunmayacak. Özgürlük olmayacak. Yatırım yapmak mümkün değil. İstihdam yaratılmayacak. Emek, çalışıp çalışmayacağına karar veremeyecek. Siz, paranızı yatırıp yatırmama tercihini yapamayacaksınız; ona bir kişi karar verecek. Her geçen gün Türkiye ekonomisi gücünü kaybedecek ve dünya liginden düşecek. Cebimiz eriyecek hepimizin, hepinizin. 80 milyonun refahı sizin başkanlık sevdanızla yok olacak.

Bugün gidişat son iki yıldan da daha kötü. 15 Temmuzda, sizin 2010 referandumunda uçaklara yüklediğiniz FETÖ'nün bombalarıyla yıkılmamış, dimdik ayakta duruyor olan Meclisi şimdi siz, OHAL'i kalıcı kılacak bir Anayasa değişikliği teklifiyle yok etmek istiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

İşte, bu rejim iddianız 15 Temmuzdan sonra ortaya çıkan tabloda Türkiye ekonomisini daha da zor koşullara sürüklüyor. 3 Ekim, OHAL'i uzattığınız tarih, o tarihten bu yana Türk lirası 70 kuruş değer kaybetti, eridi. Yüzde 23 bir değer kaybından bahsediyoruz. Belki sizi ve siyasi hırsınızı etkilemedi ama vatandaşı etkiledi. Bugün Türkiye'nin ödemesi gereken dış borç, sizin bu sevdanız yüzünden, sizin rejim ısrarınız yüzünden 155 milyar daha çok, daha borçluyuz, daha fakiriz. Bugün bu 70 kuruşluk değer kaybı yüzünden 80 milyonun çalıştığı şirketlerin kur zararı 147 milyar lira, sizin sevdanız yüzünden, iş yaratmaları mümkün değil. Bugün hayat daha pahalı, Türk lirası yüzde 20 değer kaybedince benzin pahalı, ulaşım pahalı, sofralara et koymak mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, işte, Türkiye'yi getirdiğiniz yol ayrımı bu, diktatörlük mü demokrasi mi; refah mı yoksulluk mu; özgürlük mü yoksa baskıcı bir rejim mi? (CHP sıralarından alkışlar)

Demokrasi ve diktatörlükler arasında yapılacak tercih sadece bir rejim tercihi değildir, aynı zamanda yaşamsal bir tercihtir. Biliyor musunuz, dünya örnekleri şunu gösteriyor: Demokrasilerde ortalama gelir 35 bin dolar, diktatörlüklerde 4.700 dolar, 7 kat daha düşük. Peki, bu Anayasa değişikliği teklifi Türkiye'ye zenginlik getirecek mi? Hayır. Biliyor musunuz, diktatörlüklerde enflasyon yüzde 57'nin üzerinde, demokrasilerde yüzde 3, 20 kat fark var. Peki, bu Anayasa değişikliği teklifi enflasyon sorununu bitirecek mi? Hayır. Biliyor musunuz, gelir adaletsizliği diktatörlüklerde çok daha yüksek. Peki, bu teklifiniz Türkiye'ye gelir adaleti getirecek mi? Hayır. Türkiye'yi bir yol ayrımına getirdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, mikrofonunuzu açıyorum bir dakika daha.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - İşte bugün Genel Kurulda görüşülüyor olan tercih bu tercihtir.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Genel başkanlıkta başarılar.

SELİN SAYEK BÖKE (Devamla) - 80 milyon için hayati bir tercih kullanıyorsunuz. Bu tercihi siz yapıyorsunuz, hep beraber yapıyoruz, 80 milyon için. Biz ülkemizi de, cumhuriyetimizi de, demokrasimizi de, geleceğimizi de sokakta bulmadık. Bu teklif, bu ülkeye, 80 milyona, hepimizin ortak geleceğine, zenginlik yerine yoksulluk, öngörülebilirlik yerine istikrarsızlık, istihdam yerine işsizlik ve umutsuzluk, rahat bir geçim yerine hayat pahalılığı, şeffaflık yerine kuralsızlık, özgürlük yerine baskı dayatmaktadır. Tercihi kalkınmadan yana olan, tercihi özgürlüklerden yana olan, tercihi Türkiye'nin zenginliği olanlar buna asla geçit vermeyeceklerdir. Çocuklarımız için, bizim, sizin, hepimizin, 80 milyonun ortak geleceği için, onların özgürlüğü için, yarınımız için, demokrasi için, adalet için, laiklik için hayır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Böke.