GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:59
Tarih:15.01.2017

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anayasalar toplumsal konsensüsün yazılı bir akdidir. Bu konsensüs toplumun bütün kesimlerinin katılımıyla sağlanmalıdır. Ancak o zaman toplumdaki her birey anayasayı içselleştirir ve onu kendi anayasası olarak kabul eder. Bakın, 1982 Anayasası defalarca değiştirilmiş olmasına rağmen neden hiçbirimiz içimize sindiremiyoruz? Sadece askerler tarafından hazırlanan bir Anayasa olması mıdır tek neden? Kesinlikle hayır. Nedenlerden biri, 1982 Anayasası'nın kapalı kapılar ardında, halk yok sayılarak; sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, akademisyenler yok sayılarak, kapalı kapılar arkasında hazırlanmasıdır. Bir diğeri, olağanüstü koşullarda yapılmasıdır. Bir diğeri, hazırlayanlar toplumu değil, kendi iktidarlarının devamını düşünerek hazırlamışlardır.

Değerli milletvekilleri, maalesef bugün üzerinde tartışmalarını sürdürdüğümüz bu paket de 1982 Anayasası'na benzer şekilde kapalı kapılar ardında hazırlanmıştır. Barolar Birliği başta olmak üzere, hiçbir sivil toplum kuruluşunun, hiçbir akademisyenin görüşü alınmamıştır. Yaklaşık 20 milyon seçmenin iradesi bu değişiklikte yoktur. Yine 1982 Anayasası'na benzer şekilde bu Anayasa değişikliği de olağanüstü koşullarda yapılmaktadır. Son olarak, bu değişikliği getirenlerin de ilelebet iktidarda kalma hayalleri taşıdıkları açıkça anlaşılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bugün toplumun acil ihtiyacı başkanlık değildir. Ekonomik kriz her geçen gün biraz daha derinleşirken, şehirlerde bombalar patlarken, gencecik yüreklerimiz ömürlerinin baharında hayatlarını kaybederken; işsizlik, enflasyon almış başını giderken, yanı başımızda ülkemizi doğrudan ilgilendiren uluslararası bir savaş sürerken, nefret söylemi her geçen gün yaygınlaşırken, bu ülkenin gündemi bir kişinin ikbaline mahkûm edilmemelidir. Bu tarihî yanlıştan, ülkemize onlarca yıl kaybettirecek bu hatadan, henüz vakit varken dönmemiz gerekmektedir. Milyonlar gibi ben de merak ediyorum ve açıkça sormak istiyorum: Bu acele neden? Bu durumun hiçbir mantıklı ve tutarlı bir açıklaması yok. Şu an Genel Kurulda yaptığımız oylamaların meşruluğu tartışma konusudur çünkü 11 milletvekili arkadaşımız bugün hukuk üzerindeki baskının neticesinde cezaevine bulunmaktadır. Hâlâ dokunulmazlığı bulunan, bu Parlamentonun üyesi olan milletvekillerinin yasamaya katılması engellenmektedir. Hakkında herhangi bir kesin hüküm bulunmamasına rağmen içeride tutulması toplumsal iradenin alıkonulmasından başka bir şey değildir.

Değerli milletvekilleri, diğer önemli bir konu da nasıl bir ortamda olası referanduma gidilecektir. Bakın, Ankara Valisi, 9 Ocakta Türkiye Büyük Millet Meclisi Dikmen Kapısı önünde Anayasa paketini protesto etmek ve görüşlerini açıklamak isteyen sivil toplum örgütlerine, emek ve meslek örgütlerine yönelik sert polis müdahalesinin ardından Ankara'da bir ay süreyle her türlü eylem ve etkinliği yasakladı. Bu durum bize OHAL bahanesiyle Hükûmetin "hayır" kampanyası yürütülmesine izin vermeyeceğini açıkça göstermektedir. Allah aşkına, soruyorum: OHAL koşullarında referanduma mı gidilir? Basına baskı, sokağa baskı, siyasetçiye baskı... Buradan sayın Hükûmet sözcülerine sormak istiyorum: "Tek adam rejimine 'hayır' de. Saraya 'hayır' de." ve bunlar gibi ifadelerle seçim çalışması yürütecek siyasetçilerin, vatandaşların Cumhurbaşkanına hakaretten haklarında yasal işlem yapılmayacağının, gözaltına alınmayacağının garantisi var mı?

İnsanların kriminalize edildiği, bastırıldığı, cezaevlerine atıldığı, hukuksuz uygulamaların yaygınlaştırıldığı, birçok masum insanın nedensiz yere kanun hükmünde kararnamelerle görevinden atıldığı, üstüne üstlük, OHAL uygulamasının hâlâ devam ettiği bir ortamda gidilmesi tasarlanan referandumdan demokrasi çıkması beklenemez.

Değerli milletvekilleri, son olarak, Hükûmetin bu değişiklik teklifine ilişkin, istikrar vurgusuna ilişkin kısaca değinmek istiyorum. İstikrardan kasıt toplumsal istikrarsa toplumsal istikrar bütün yetkilerin tek elde toplanmasıyla sağlanamaz. Burada toplumda istikrar değil, olsa olsa koltukta istikrar sağlanır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen siz de.

Buyurun.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - Koltukta istikrarla bu toplumu demokrasiyle yönetmeniz imkânsızdır ve o koltukta bir gün daha fazla kalabilmek için her gün yeni bir baskı ve zor aracı geliştirmek zorundasınız. 7 Haziran seçimlerinden bugüne kadar yaşadığımız özetle budur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gaydalı.