| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 14.01.2017 |
AYCAN İRMEZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de ve dünyanın herhangi bir ülkesinde anayasalar hukuki metinler olmakla birlikte siyasal metinler olarak kabul edilir. Anayasaların siyasal metinler olarak kabul edilmeleri bu metinler için esaslı bir sorunsalı ortaya çıkarır. Anayasalar, kanuni biçimin yanı sıra meşru olmak zorundadır. Siyasal olarak meşru olmayan bir anayasa değişiklik teklifinin toplumda hiçbir karşılığı olamaz. Önümüzdeki Anayasa değişiklik teklifi de diğer tüm metinler gibi siyasal bir metindir. Biçimsel açıdan oy sayısıyla referanduma gitse de ya da reddedilse de meşru bir metni bu anlamda tartışmadığımızı bilmenizi istiyoruz. Çünkü bu ülkenin 6 milyon oy almış üçüncü büyük partisinin eş başkanları ve milletvekilleri cezaevindedir. Bu ülkenin en fazla belediye yönetimini elinde bulunduran partisinin eş başkanı ve yüzlerce seçilmişi cezaevlerindedir. Söz konusu kişiler ceza hukuku açısından suçlu elbette ki değildir. Tek suçları AKP'yi 7 Haziran 2015 seçimlerinde patolojik bir vakaya dönüştürmek üzere yenilgiye uğratmış olmalarıdır. Temsiliyet açısından gayrimeşru olan bu değişiklik teklifi aynı zamanda seçmen bazlı bir meşruluk sorunu yaşamaktadır. 157 bin seçmeni olan ve 3 milletvekili çıkaran Hakkâri ilinin tüm temsilcileri şu anda cezaevindedir. Hakkâri halkının önümüzdeki Anayasa değişiklik teklifinde iradesi yansımamaktadır. Tabii ki bu durum sadece Hakkâri halkı için geçerli değildir, aynı zamanda Şırnak halkı için de geçerlidir. Çünkü Şırnak kenti aylardır süren ablukalarda haritadan silinmiştir. Haritadan silinmek istenen bir halka hangi Anayasa nasıl meşru gösterilebilir? Dünya tarihinde bunun bir örneği var mıdır? Bu kapsamda, evleri yıkılan, yerinden edilen Şırnak halkı için de bu Anayasa değişiklik teklifi AKP Hükûmetinin özel yıkım politikaları neticesinde artık geçerli ve meşru değildir. Yakılıp yıkılmış bir kente Anayasa uygulanmaz, bunu bilin ve anlayın.
Anayasa değişikliği teklifini Türkiye halkları en iyi şekilde aylardır Şırnak kentine ve halkına yapılanlardan anlayabilir. AKP'li temsilciler bu teklif için her ne kadar "Rejim değişmiyor." dese de Şırnak pratiklerine baktığımızda bu Anayasa değişiklik teklifiyle rejim değişmektedir, cumhuriyet lağvedilmektedir ama yerine konan rejimin ne geçmişte ne de günümüzde dünya üzerinde Şırnak iline uygulananlar hariç hiçbir benzeri yoktur. Şırnak ilimizde aylardır özel bir rejim türü uygulanmaktadır. Bu rejimin en önemli özelliği hukuku, ahlakı ve insanlık değerlerini tanımıyor olmasıdır; bu kapsamda evler keyfince yıkılabilmekte, yaşamlar karartılabilmektedir. Bu rejimin adı ölüm ve zulümdür, demokrasi talebine ve demokratik çözüm iradesine saygısızlıktır. Bu rejimin adı erkektir, bu rejimin adı molozdan rant çıkarıp yandaşlara dağıtmaktır, aynen Şırnak'ta olduğu gibi sokağa çıkma yasağı bitmesine rağmen sağlam binaların yıkılarak bazı çevrelere peşkeş çekilmesidir.
Değerli milletvekilleri, bu rejim kitaplarda okuduğumuz, tarihte bildiğimiz hiçbir rejime benzememektedir, bu rejimin adı kendinden olmayan, yok etme rejimidir. Tüm Türkiye halkları bu Anayasa değişiklik teklifi geçerse hangi rejimde, hangi yaşamda yaşayacaklarını merak ediyorsa açıp internetten Şırnak ilinin son hâline bakmalıdır. Çünkü, bu teklif kanunlaşırsa AKP'li olmayan herkes potansiyel Şırnaklıdır, evi yıkılabilir, yerinden edilebilir, yoksulluğa maruz bırakılabilir. Başta AKP olmak üzere, bu Anayasa değişiklik teklifini hazırlayan saray ve ekibine de buradan şu çağrıyı yapmak istiyoruz: Mevcut değişiklik teklifi totaliter bir rejim inşasıdır, bugün sana, yarın başkasına kuralı vardır. Totaliter rejimden medet uman yarın onun mağduru olabilir.
Değerli milletvekilleri, teklifteki madde mevcut Anayasa'daki birçok ifadenin değişmesiyle yetki devrini tek merkezde toplamayı öngören bir maddelik torba yasa olarak tasarlanmıştır. OHAL sürelerini uzatan fırsatları her seferinde değerlendiren siyasal iktidar, sıkıyönetimle ilgili düzenlemeyi nasıl kurgularsa kurgulasın fırsatçı aklından bir şeyler taşımaması mümkün müdür? OHAL ilanıyla birlikte Meclisin yasama yetkisi zaten elinden alınmış, ülke KHK'larla yönetiliyorken şimdi iş bir adım daha ileriye götürülüyor hem OHAL, seferberlik ve sıkıyönetim ilanı hem de KHK yayınlama işi tek başına Cumhurbaşkanının keyfine bağlanıyor. Şu durumda Cumhurbaşkanı tek başına seferberlik veya savaş ilan etse hiçbir denetleme mekanizması olmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın İrmez.
AYCAN İRMEZ (Devamla) - Düşünün, bu Meclis Savaşa "Hayır." bile diyemeyecek. Bu düzenlemeyle bakanlar hakkında gensoru verme hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Başbakan ve bakanlar hakkında Meclis soruşturması artık verilemeyecektir.
Sizlere soruyorum, yürütmeyi denetleme mekanizmalarını ortadan kaldırmanın nasıl bir anlamı olabilir? Meclisin bu işlevi de elinden alınırsa Meclisin bir anlamı kalmayacaktır. Biz mevcut bütçenin yerelden uzak tamamen merkezî bir yerden hazırlanmasını eleştirirken, bu düzenlemeyle birlikte bütçe yapma işi tamamen tek bir makamda olacak. Nihayetinde sizlere bir rejim değişiklik maddesi üzerinden söz ederken, bu teklifin yukarıda saydığım nedenlerden ötürü gayrimeşru olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.