GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:11.10.2012

EROL KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP Grubunun, MHP'li belediyelere yönelik olduğu iddia edilen haksız uygulamaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi üzerine aleyhte söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biz kalkınmanın yerelden başladığına inanan, bütün politikalarını buna göre belirleyen, buna göre uygulayan bir partiyiz. Biz, aynı şekilde demokrasinin de yerelde başladığına inanan, bu doğrultuda politikalar geliştirip hayata geçiren bir partiyiz. Bu anlayış, Türkiye'nin 780 bin kilometrekare vatan sathı ve 75 milyon insanıyla bütün olarak görüp kucaklayan bir anlayıştır. Bizim anlayışımızda ekonomik gelişme de, demokratik gelişme de milletimiz için bir ulufe değil, tam tersine uzun süre geciktirilmiş, bugüne kadar ihmal edilmiş temel bir haktır. Biz milletimizin bu haklara kavuşturulmasının mücadelesi içerisindeyiz.

Değerli milletvekilleri, MHP'li belediyelere baskı yapıldığı, ayrımcılık uygulandığı, hizmet götürülmenin engellendiği, dolayısıyla itibarsızlaştırıldığı iddia edilmektedir.

Yerel seçimlerle ilgili anayasa değişiklik sürecini başlattık. Dolayısıyla seçimlere bir yıl gibi kısa bir süre kalıyor. Bundan sonra Türkiye gündemi yerel ağırlıklı olacaktır.

MHP ve diğer partilerimizin bu tür iddialarını siyasi nezaket içerisinde karşılamamız, bu vesileyle de Türkiye gerçeklerini bir defa daha ifade etmemiz gerekmektedir. Bugün bir milletvekili, dün ise iki dönem belediye başkanlığı yapmış bir kardeşinizim. Baskı nedir, yıldırma nedir, itibarsızlaştırma nasıl yapılır ve en önemlisi de 17 Ağustos depreminin mağduru olup da mali desteğin Hükûmet partilerince, nasıl, mağdur olan belediye ve halk yerine depremden zarar görmediği hâlde kendi partilerine partizanca dağıtıldığına şahit olan, bunun Türk belediyecilik tarihine kara bir leke olarak geçtiğini gören bir kardeşinizim. 1999'da mağdur olan?

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Van'ın altında kaldınız Van'ın. Bırak o depremi.

EROL KAYA (Devamla) -?Kocaeli, Yalova, İstanbul, Sakarya, Düzce ve Bolu belediyelerine gönderilmesi gereken ödeneklerin, Bakanlar Kurulu kararıyla depremden bihaber Kastamonu'ya, Erzurum'a gönderilişi hâlâ hafızalarımızdadır. Peki AK PARTİ bu adaletsizliği yapar mı ve yaptı mı? Öncelikle verilere bakalım. 

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Van'da yaptı, Van'da, en son.

EROL KAYA (Devamla) - Sabredin, birazdan sizinkine de cevap vereceğim inşallah.

2002-2012 merkezî Hükûmetten yerele aktarılan paylara baktığımızda, 2002 yılında 60 milyarlık merkezî bütçe payının yüzde 8,4'ü yani 5 milyar lirası mahallî idarelere aktarıldı. İlerleyen yıllarda sürekli artan bir kaynak aktarımının söz konusu olduğunu görüyoruz. 2005 yılında yüzde 9,2; 2010 yılında yüzde 10; 2011 yılında ise 10,6'sı yani yaklaşık 27 milyar lirası mahallî idarelerimize daha iyi hizmet yapsınlar, şehirlerine daha iyi hizmet getirsinler diye yerel yönetimlerimize aktarılmıştır.

Bir başka iddia edilen konulardan birisi ve en önemlisi, ayrımcılık kriteri olan mali kaynaklardan yapılan kesintilerdir. Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin belki bugün en büyük şansı belediyecilik tecrübesi olan bir Başbakanımızın olmasıdır. Sayın Başbakanımızın talimatı ve Bakanlar Kurulu kararıyla 2010/238 sayılı kararıyla belediyelerimizin borçlarında yüzde 40'tan fazla kesinti yapılamamaktadır. Uygulamada hiçbir parti ayrımı söz konusu değildir. Fazla kesiliyor iddiası yapanlar sizleri yanıltmaktadırlar. Bu belediyelerimizin kendi özel borçlanmaları dolayısıyla kesintiler artabilmektedir. Hükûmetimiz hiçbir ayrım yapmadan, AK PARTİ'li, MHP'li, CHP'li, BDP'li ve tüm belediyelerimize aynı oranda kesinti yapmaktadır.

Soruşturma izinleri burada çok fazla gündeme getirildi. Ben rakamlarla bunu ifade etmek istiyorum.

29 Mart 2009-Temmuz 2012 arasında Türkiye belediyeleri hakkındaki iddiaların dağılımı şu şekildedir:

İmar mevzuatına aykırılık 2.072, yani yüzde 32.

İhale mevzuatına aykırılık yüzde 12.

Kıyı Kanunu'na aykırılık binde 18.

Personel mevzuatına aykırılık yüzde 5.

Yargı kararına uymamak yüzde 9.

Çeşitli kanunlara aykırılık yüzde 6.

Bu iddialarla ilgili bakanlık soruşturması talebi yapılmıştır. Bunlar yapılmasın mı?

Peki, bu konularda verilen izinlerin partilere göre dağılımına baktığımızda: 545 AK PARTİ'li belediye hakkında, 378 Cumhuriyet Halk Partili belediye hakkında, 200 MHP'li belediye hakkında, 84 BDP'li belediye hakkında ve 122 de diğer partili belediyeler hakkında. Bu izinler aynı belediyeler hakkında belki birkaç kez daha fazla yapılmış olabilir.

Görüldüğü gibi, iktidar, iktidar-muhalefet partisi ayrımı yapmaksızın, hukuk neyi gerektiriyorsa onu uygulamaktadır, kimse kusura bakmasın. Geçmişte kendimizin şikâyetçi olduğu, kendimizin en ağır şekilde bedellerini ödediği yanlışları, çarpıklıkları başkalarına reva görmek istemiyoruz ve görmüyoruz.

Değerli milletvekilleri, bir başka konu ise hizmetin dağılımındaki ayrımcılık iddiasıdır. AK PARTİ'li belediyelerimizi mi yoksa tüm coğrafyayı mı, 75 milyonu mu esas alıyoruz? Birkaç örnek vermek istiyorum: Bugüne kadar şehirlerimizin temel problemi içme suyu ve atık su problemidir. Su medeniyettir. Suyun olmadığı bir şehirde hizmetten ve medeniyetten bahsedilemez. Bu sorunu 1994'te Sayın Başbakanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazandığı dönemde en yoğun şekilde Türkiye ve İstanbul yaşadı. İstanbul'un suyu yoktu, çöp dağlarında insanlar ölüyordu, yollar çamurdan geçilmiyordu, şehir gecekondulaşmayla yağmalanıyordu. En önemli sorun olan su problemi çözülünce bir önceki belediye başkanınca, Başbakanımız kastedilerek "Onun yukarıdaki ile arası iyi olduğu için su problemini çözdü." diye de bir notu tarihe not düşüşü olarak kabul etmemiz gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, Hükûmetimizin hiçbir ayrım yapmadığı şehirlerimizin su problemini nasıl çözdüğüyle ilgili bilgileri de sizlerle paylaşmak istiyorum.

İzmir şehrimizin su problemi Gördes Barajı'ndan 2 metre çapındaki dev borularla su getirilerek çözüldü. Mersin, Tarsus, yine Berdan Barajı'ndan su getirilerek çözüldü. AK PARTİ'li olan belediyelerden bahsetmiyorum size, 75 milyon vatan evladımızın yaşadığı bir ülkeden bahsediyorum. Mardin Kızıltepe'ye su getirildi. Şırnak'ta su yoktu, Mijin kaynaklarından, topoğrafyası zor ve uzak yerlerden su Mardin ve Şırnak'ımıza getirildi. Isparta Eğirdir'deki su belediyemize yüksek pompaj maliyeti nedeniyle DSİ tarafından Darıderesi Barajı'ndan yine isale hatlarıyla getirildi. Uşak, Balıkesir, bunları saymamız mümkün.

Diyarbakır'a AB fonları çerçevesinde IPA kapsamında biyolojik arıtma suyu tesisi yapıldı. Katı atık bertaraf tesisleri yine aynı şekilde IPA kapsamında çözüldü.

SUKAP'tan ifade ettiğimiz gibi Su ve Kanalizasyon Altyapı Projesi'nden ise 460 belediye faydalanıyor. 2012 yılında 241'i AK PARTİ'li, 70'i MHP'li, 66'sı CHP'li, kalan 83'ü ise diğer partilere mensup belediyelerimizin istifadesine sunuldu.

Bugün, şehirlerimizin en büyük problemi olan deprem riskine karşı Sayın Başbakanımızın 33 ilde başlattığı Kentsel Dönüşüm Projesi'yle 6,5 milyon meskenin güvenilir bir noktaya taşınması için ilk kazma vuruldu. Sağlıklı binalar, sağlıklı meskenler için süreç başlatıldı. Şehirlerimizi birbirleriyle rekabet eden marka şehirlere dönüştürmek istiyoruz.

Bu örnekler bize bir tek şey söylemektedir: "AK PARTİ demek `millete hizmet' demektir, `ayrımcılığın yapılmaması' demektir." Biz "Yeter ki millet kazansın, yeter ki ülke kazansın." diyoruz. Böyle bir partiye ayrımcılık suçlaması yapmanın çok büyük haksızlık olduğuna inanıyorum. AK PARTİ İktidarı için elbette eleştiri getirilebilir ama bu eleştirilerin en haksızı mahalli idareler konusunda ki eleştiriler olacaktır. Vicdan ve insaf sahibi herkes biliyor ki Türkiye'de belediye hizmetleri konusunda en objektif uygulamaları yapan iktidar AK PARTİ hükûmetleridir. AK PARTİ'nin herhangi bir ayrımcılığı olmadığı gibi baskısı da söz konusu değildir. Lütfen, siyasetimizde de, Meclis çalışmalarımızda da nezaketi, letafeti elden bırakmayalım. Bu sebeplerle MHP'li arkadaşlarımızın verdiği Meclis araştırma önergesinin yerinde olmadığı düşüncesini ifade ediyorum.

Birkaç cümleyle, söz alan arkadaşlarımızın ifade ettiği konulara cevap vermek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi MHP'li arkadaşımız dedi ki: "Belediyelerimiz kapatılıyor." Eğer biraz tarih veya kanun okusa 1580 sayılı kanunda 2 binin altında belediye kurulmayacağı çok açık. Yani 1930'dan beri bu ülkede 2 binin altındaki belediyelerin kapatılmasını kanun emrediyor.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Anayasa Mahkemesi okumuyor mu bu kanunları? Anayasa Mahkemesi "Kapatılmasın." diye karar almadı mı?

EROL KAYA (Devamla) - 5393 sayılı Kanun'u okuduğunuzda ise 5 binin altında belediye kurulamayacağını çok açık bir şekilde göreceksiniz.

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Lütfen? Anayasa'ya aykırıdır bu getirdiğiniz düzenleme.

EROL KAYA (Devamla) - Yine, bir başka husus, yeni kurulan büyükşehir belediyelerimizle ilgili?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ondan sonra kaç tane belediye kurdunuz?

SADİR DURMAZ (Yozgat) - Siz peki kaç tane kurdunuz?

EROL KAYA (Devamla) - Dolayısıyla, yeni kurulan büyükşehir belediyemizle ilgili bir sürü mağduriyetlerinden bahsettiler.

Değerli arkadaşlar, bir sefer, belediye kapatılması bir emirdir, bunda hukukun gereğini yapıyoruz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ankara Büyükşehri kapatsana! 4 milyar dolar zararı var.

EROL KAYA (Devamla) - Personelle ilgili, konutla ilgili?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ankara Büyükşehri kapat bakayım!

EROL KAYA (Devamla) - ?köylerimizdeki bütün problemlerle ilgili, orman köylüleri de dâhil, kanunda bunların hepsinin haklarının korunduğunu ifade edelim.

Şimdi, bir başka husus da BDP'li arkadaşımız Bingöl'den örnek verdi. Ben şunu da beklerdim: Kırk yıldır yapılamayan altyapı 80 milyon liralık bir yatırımla yapılıyor ve bunun getirdiği kısa bir sıkıntının Bingöl'de yaşandığı doğru.

Ama şunu da ifade edelim: Bir CHP'li arkadaşımız, değerli milletvekilim, eski bir kaymakam, çok üzüldüğümü ifade edeyim.

Değerli arkadaşlar, kurban kesim komisyonlarının başlarında kaymakamlarımız var. Sayın Kaymakamımız da kurban kesim komisyonu başkanıydı. Diyanet İşlerinin genelgesine göre, bu komisyonun başkanı zaten kaymakam. Niçin Meclisimize ve millete doğru bilgi vermediğimizi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL KAYA (Devamla) - ?üzüntüyle ifade ediyorum, bir defa daha hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.