GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:58
Tarih:14.01.2017

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde sahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken, öncelikle, teröristlerle girdikleri çatışmada Bitlis'te şehit düşen askerlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı ve sabır diliyorum, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.

Bugün, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanımefendi'nin vefatının yıl dönümüdür, kendisini de rahmet ve minnetle anıyorum.

OHAL ilanının düzenlendiği 12'nci maddeyi görüşmekteyiz. Bu maddenin düzenlenmesine baktığımızda 1982 Anayasa'sından farklılık göstermeyen bir kısmının olduğunu da görmekteyiz. Ancak, yeni düzenlemede kararın süresi ve uygulama şekliyle ilgili ayrıntılar mevcut olup Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerçekleştirdiğimiz müdahale ve katkıyla "Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanamaması hâli hariç olmak üzere; olağanüstü hâl sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç ay içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü hâllerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden yürürlükten kalkar." ifadesi eklenmiş, son karar ve de asli olan karar hakkı milletin egemenliğinin kurumuna teslim edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, zor bir coğrafyada tarih boyunca ödediğimiz ağır bedellerle koruduğumuz vatan topraklarımızı millî ve kültürel değerlerimizle birlikte bizden sonra gelecek olan neslimize aktararak yarınlarımızı inşa etmeye çalışıyoruz. Bazen ülkemizde olan ve olmasını hayal ettiğimiz sistem ve uygulamaları farklı ülkelerin sistemleri ve uygulamalarıyla karşılaştırıyoruz ki bu, gelişmek için yapılması uygun olan bir yöntemdir. Ama, unutmamak gerekir ki karşılaştırma yaparak kendimizi yerdiğimiz hiçbir ülkenin komşuları Irak, Suriye değildir. Hiçbir ülke kendisine sığınan 3 milyonu aşan mülteciye kapısını açmış ve bu durumdan doğan sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmış değildir. Yine, iç savaş ve yönetim sorunları yaşayan bu ülkelerde teröristlerin bu karışıklıktan nemalanarak semirdiğini de unutmamak gerekir. Bu terör örgütlerinin vatan topraklarımızda gözü olan diğer güçlerle bir şekilde birleşerek hedef hâline getirdiği ülkemizi ve milletimizi korumak takdir edersiniz ki oldukça zordur.

15 Temmuz gecesi yaşadığımız ihanet çok büyüktür. Teröristler milletin egemenliğine, cumhuriyetimize, demokrasiye ve direkt milletimize saldırmıştır. 20 Temmuz 2015'ten bugüne kadar aralarında 600'den fazla askerimizin, 382 polis ve bekçimizin, 63 korucumuzun, 35 sivil memurumuzun olduğu 1.080 evladımız şehit olmuş, 63 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 2016 yılında yaklaşık, 2.105 askerimiz, 1.564 polisimiz, 74 korucumuz, 4.227 vatandaşımız yaralanmıştır.

OHAL'le yönetilen bir ülke olmak övünülecek, mutlu olunacak, bu şekilde devam etmenin de tercih edileceği bir durum değildir. Bu durumda yapmamız gereken, bir olup, güçlü olup, birbirimizle kavga etmek yerine sorunları çözmek olmalıdır. Siyasette çözüm odaklı yaklaşımı benimsemek zorundayız. Ülke neden bu hâle geldi, bu kadar çok sorunla neden karşı karşıya kaldık; bunların hesabını sormak elbette bizim en doğal hakkımızdır. Ancak içinde bulunduğumuz koşullar bu hesaplaşmayı şimdilik mümkün kılmamaktadır.

Yüce Türk milleti en iyiye, hatta mükemmel yönetim sistemine ve yöneticilere, böyle bir sistemi kurup idame edecek yöneticilere en layık olan millettir. Bunu sağlamak da şüphesiz bizim en büyük sorumluluğumuzdur. İdeallerimiz büyük ancak imkânlarımız ve içinde bulunduğumuz koşullarsa malumumuzdur. Şüphesiz bu noktada siyaset yapmak, riskleri iyi hesaplayıp ciddi kararlar almayı gerektirir. Allah dağına göre kar verirmiş, böylesine zor bir coğrafyada bu güzel vatanı korumak, bunca sorunun üstesinden gelmek Türk milletinin gücüyle hâlledilebilecek bir çözümdür.

OHAL kararlarının alınmak zorunda olmadığı yarınlara kavuşmak dileğiyle Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)