| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 13.01.2017 |
SERAP YAŞAR (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben de sözlerime başlamadan önce, kendi millî Meclisimizde yabancı parlamenterlerin ağzıyla konuşmayı reddediyorum, bu Parlamentoya ve milletimize karşı saygısızlık olarak görüyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 11'inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada ülkemizin geleceği için son derece önemli bir kanun teklifinin maddelerini görüşmek üzere toplandık. Vatandaşı küçümseyen, siyaset kurumunu küçümseyen, Parlamentoyu küçümseyen, modası geçmiş görüşlerle yeni dünyayı, yeni Türkiye'yi, yeni düzenlemeleri yorumlamak mümkün olamaz. Ön yargıları, dar bakış açılarını bir tarafa bırakarak çağı ve gereklerini doğru okumak gerekir. Bu Parlamento ve biz parlamenterler Anayasa dâhil her tür yasal düzenlemeyi yapmaya muktediriz. Milletimiz bize, hepimize bu yetkiyi verdi. Hepimiz bunun onur ve gururunu yaşayacağımıza demode görüşlerle engel olmaya çalışmak en başta millî iradeye ve bu Parlamentoya büyük bir haksızlıktır. Bu ülkede yaşayan, siyaset yapan hiçbir kimsenin mevcut 82 Anayasası'nı savunacağını düşünmüyorum. Hazırlanma koşulları, maddeleri her bakımdan her düzeyde tartışılıp eleştirildi. Bütün partilerin seçim vaatleri içinde yeni bir anayasa yapımı yer aldı. Bu eleştirilere ve yıllar içinde bazı maddelerine yapılan değişikliklere rağmen, ihtiyacımızı karşılamaktan uzak, çağın gereklerini karşılamayan bir anayasa durumundadır. Bu koşullarda, milletimizin bizden yoğun bir şekilde yeni bir anayasa yapılması beklentisinin gereği olarak bu paketi hazırladık. Komisyonda uzun saatler boyunca her partiden milletvekilleri olarak tartıştık. Bugün ne mutlu ki Meclis Genel Kuruluna getirdik.
Mevcut değişiklik teklifiyle yasama yetkisi Meclisin uhdesinde milletin temsilcileri eliyle kullanılıyor. Yürütme yetkisi halk oyuyla seçilen Cumhurbaşkanına devrediliyor, Cumhurbaşkanı ise bu yetkisini yardımcıları ve Parlamento dışından atayacağı bakanlar aracılığıyla kullanıyor. Ayrıca, kuvvetler ayrılığı ilkesine tam olarak uygun bir hükûmet sistemi getiriliyor. Yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrı fakat birbirini denetleyen çalışma şekli sistemin özünü teşkil ediyor. Meclis ve Cumhurbaşkanı seçimleri eş zamanlı sandığa gidilmek suretiyle yapılıyor. Biz bu Anayasa değişiklik teklifiyle devletin millete anlayışından, milletin devlete anlayışını hayata geçiriyoruz. 2007 referandumunda Cumhurbaşkanının doğrudan millet tarafından seçilmesine ilişkin teklif yüzde 68,95 oyla kabul edilmiştir. 2014 seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde ilk kez bir Cumhurbaşkanı, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan doğrudan halk oyuyla seçilmiş, bu Anayasa değişikliğiyle hükûmet sistemimiz cumhurbaşkanlığı sistemine yaklaşmıştır.
Kanun teklifimizin 11'inci maddesi, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yenilenmesini düzenliyor. Bu düzenleme Parlamentoya, üye tam sayısının beşte 3 çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verme imkânı tanıyor. Bu durumda, Meclis genel seçimi ile Cumhurbaşkanı seçimi birlikte yapılıyor. Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesine karar verdiğindeyse Meclis seçimi ile Cumhurbaşkanı seçimi yine birlikte yapılıyor. Şu anda Parlamentonun Cumhurbaşkanı seçiminin yenilenmesine karar verme imkânı bulunmamaktadır. Mevcut sistemde halk oyuyla seçilen Parlamento ve Başbakan ile halk oyuyla seçilen Cumhurbaşkanı arasında bir ihtilafın çıkması muhtemeldir. Nitekim, tarihimizde bunun kötü örnekleri de vardır. Bu madde ihtilafların giderilmesinin mekanizmasını oluşturmaktadır. İhtilaf hâlinde millete gidilerek son kararı yasamayı ve yürütmeyi oluşturan milletimizin vermesi amaçlanmaktadır.
Önümüzdeki değişiklik teklifi yargı alanında da çok önemli düzenlemeler getirmektedir. Yargının kuvvetler ayrılığı ilkesinde yer aldığından hareketle kendisini siyasi bir organ zannetmesine yol açan etken, tarafsızlık ilkesinin anayasal bir değere kavuşturulmamış olması ve Türkiye gibi yakın tarihi bile siyasi çalkantılarla dolu bir ülkede tarafsızlığın siyasi bir anlamı da olan bağımsızlık içinde gerçekleşeceğinin beklenmesidir. Bu tarihsel yanılgı, Meclis tarafından bizzat kendi hukuku ve milletin hukuku gözetilmek amacıyla anayasal bir ilkeye kavuşturulmaktadır. Yargının tarafsızlığı kavramının bu pakette yer alması çok önemli tarihî bir adımdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERAP YAŞAR (Devamla) - Sayın Başkan, rica etsem...
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Yaşar.
SERAP YAŞAR (Devamla) - Yakın ve uzak tarihimiz yargının taraflı karar örnekleriyle doludur. En yakın ve en yakıcı örneklerini 28 Şubat sürecinde hem bir avukat hem bir sivil toplum örgütü mensubu olarak bizzat yaşadım. Üniversiteli kız öğrencilerin başörtülü olarak derslere girmelerine herhangi bir yasal engel olmamasına rağmen -tırnak içinde- bağımsız mahkemelerden nasıl taraflı kararlar çıktığını gözlemledim. O gün, bu yaşananları "Bir utanç tarihi yazılması" olarak nitelemiştim. Bir hukukçu ve bir kadın olarak yargının da alet edilmesi suretiyle bugün utanarak hatırladığımız, yargı tarihine "kara leke" olarak yazılacak kararlar yine bağımsız mahkemeler tarafından verildi. Yakın geçmişimizde partimize açılan kapatma davası, Cumhurbaşkanlığı seçim süreçlerinde alınan kararlar, son olarak FETÖ terör örgütüne mensup bağımsız yargıçların nasıl taraflı kararlar alabildiklerini gördük.
"Tarafsızlık" kavramının anayasal bir tanıma kavuşmasını içeren maddeyi aynı zamanda değişiklik paketinin ruhunu yansıtması bakımından da çok önemli buluyorum.
Güçlü ve istikrarlı bir Türkiye için tek başlı yürütme, güçlü bir yasama, bağımsız ve tarafsız bir yargı getiren Anayasa değişiklik paketimizin vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yaşar.