| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 13.01.2017 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, biraz evvel yaşanan olayla ilgili, soykırıma ilişkin hem milletvekillerimizin hem de aziz ve asil milletimizin hissiyatına tercüman olan AK PARTİ, CHP ve MHP grup başkan vekillerimizi ve milletvekillerimizi teşekkürle anmak ve hakikaten bu asil ve aziz milletin tarihin hiçbir döneminde soykırım yapmadığını belirtmekle başlamak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli ve aziz kardeşlerim; 3 milyon mülteciye, ırkına, dinine, diline bakmaksızın kucak açan ülke hangisi, hangi millettir? Dolayısıyla, bu, bir iftiradır ve provokasyondur.
BURHAN KUZU (İstanbul) - Aynen öyle.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Değerli dostlar, değerli milletvekilleri; Anayasa değişikliği teklifimizin 11'inci maddesiyle ilgili AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Bilindiği üzere, 2011 yılında Mecliste grubu bulunan 4 partinin eşit üye vermesiyle kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, iki yılı aşkın süre çalışarak 60 maddede uzlaştı. "Gelin, bu maddelere ilişkin Anayasa değişikliğini yapalım." dediğimizde, maalesef herhangi bir sonuç alınamadı. Daha sonra, Türkiye 15 Temmuzda uluslararası darbe ve işgal girişimine maruz kaldı. Hep birlikte bu tezgâhı bozarak püskürttük. Tarihin dönüm noktasını yaşadığımız bu süreçte, nihayetinde AK PARTİ ve MHP tarafından hazırlanan Anayasa teklifi Meclisimize sunuldu. Böylece söz, yetki ve kararın aziz milletimizde olduğu süreç başlamış oldu.
Anayasa Komisyonunda en uzun görüşmeler demokratik ortamda gerçekleşti. On gün süren çalışmalarda yüzlerce milletvekili söz aldı, kendi görüşlerini ifade etti ve yaklaşık 1.500 sahifelik tam tutanak tutuldu. 21 maddelik teklifimiz, verilen değişiklik önergeleriyle 18 madde olarak kabul edildi ve huzurunuza geldi.
Değerli milletvekilleri, teklifimizin 11'nci maddesiyle Anayasa'nın 116'ncı maddesinde seçimlerin birlikte yenilenmesi düzenlenmektedir. Buna göre, Meclis ya da Cumhurbaşkanınca seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi hâlinde seçimlerin birlikte yapılması kurala bağlanmaktadır. Böylece yasama ve yürütme aynı gün yapılan seçimlerle doğrudan milletimiz tarafından belirlenmektedir. Parlamenter sistemde var olan ve 7 Haziranda da örneğini yaşadığımız Hükûmetin kurulamaması veya kurulsa da güvenoyu alamaması ihtimali bu şekilde ortadan kalkmaktadır.
Ayrıca, Meclisin ve Cumhurbaşkanının birlikte aynı anda seçilecek olması denge-denetim mekanizması açısından son derece önem arz etmektedir. Kuvvetler ayrılığı prensibi gereğince yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirini denetlemesini sağlayacak bu düzenleme, aynı zamanda bu erkler arasında bir kriz oluşması durumunda halkın hakemliğine ve iradesine başvurma imkânı getirmektedir. Bu madde, teklif edilen Cumhurbaşkanlığı sisteminin özgün bir düzenlemesidir ve kuvvetleri dengelemektedir. Önerilen sistem de rejim değişikliği sistemi değil, Hükûmet sistemidir.
Demokratik cumhuriyet hepimizin dokunulmazıdır. Dolayısıyla, kimse, kendi varsayımları ve kurgularıyla bir algı oluşturmak üzere, tekliften ve gerçeklikten kopuk iddia ve ithamlarda bulunmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Komisyonda da ifade etmiştim, 1921 ve 1924 Anayasaları, Gazi Meclisimizin öncülüğünde, birinci istiklal mücadelemizin sonucunda ortaya çıkmıştı. Görüştüğümüz teklif ise 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin püskürtülmesine yönelik istikbal mücadelemizin sonucudur. Bu teklifi de Gazi Meclisimiz görüşmektedir.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz, güçlü ve istikrarlı Türkiye, yeniden büyük Türkiye oluşmasın, "Dünya 5'ten büyüktür." diyen Türkiye'nin öncülüğünde adil ve merhametli bir dünya kurulmasın diye gerçekleştirilen uluslararası bir operasyondu. Abdülhamit döneminde 1897'de Basel'de yapılan kongrede alınan kararların ve Türkiye'yi parçalayarak, bin yıldır sancaktarlığını yaptığı adalet ve merhamet medeniyetiyle birlikte tarihten silme ve imha etmeyi öngören planların, yeni Sykes-Picot'ların bugüne iz düşümüdür 15 Temmuz ve sonrasında yaşanılanlar.
Yüz yıl önce vatanımız olan topraklarda büyük bir yıkım ve kıyımla karşı karşıyayız. Yarım kalmış ameliyatı tamamlamak ve tarihin sonunu ilan ederek Türkiye'yi parçalamak ve imha etmek istemektedirler. Yıllarca, böl, parçala ve yönet; tavşana kaç, tazıya tut diyen, oluşturduğu terör havuzuyla sağ elleriyle DAEŞ ve FETÖ'yü, sol elleriyle PKK ve PYD gibi örgütleri oynatan -tırnak içerisinde- üst aklın tüm tezgâhlarını boşa çıkarmak, milletin temsilcileri sıfatıyla hepimizin boynunun borcu ve ortak sorumluluğudur. (AK PARTİ sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)
Biz bu teklifle, devlet ile millet arasına vesayet hendekleri kazılmasına, oluşan boşlukları bürokratik oligarşinin doldurmasına, durumdan vazife çıkarılarak kimi zaman 28 Şubat, kimi zaman 367 kriziyle tezahür eden ve dışarıdan suflelerle her şekle girebilen ruh çağırma seanslarına son vermek, devlet ile millet kaynaşmasını ilanihaye gerçekleştirmek için yapıyoruz. İşte bu teklifle millî iradenin tecellisine engel olacak tüm iç ve dış vesayet odaklarına "Hadi oradan! Hadi oradan!" diyoruz. Bu teklifle yaptığımız iş, milletimizin Anayasa değişikliği talebini yine milletimizin huzuruna getirmektir.
Ne yapıyoruz? Parlamenter sistemi getiren 61 Anayasası zayıf bir yürütme, çift başlı Meclis ve Senato üzerine inşa edilmişti. Yaşanan tecrübeler sonucunda 82 Anayasası tek Meclis, güçlü fakat çift başlı bir yürütme öngördü, hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı ayrı ayrı güçlü yetkilerle donatıldı. Rahmetli Özal ile Demirel, Demirel ile Çiller ve diğer kişiler arasında yaşanan tecrübeler gösterdi ki Anadolu'nun tabiriyle çatal kazık yere batmaz yani çift başlılıktan bir hayır çıkmaz. 82 Anayasası'nın yürütme kurgusunun şahıslardan bağımsız olarak sistemik kriz üretmeye müsait olduğu görüldü; bu durum siyasi ve ekonomik krizleri doğurdu, Türkiye'nin geleceği çalındı. Türkiye'de son elli yıldır hükûmet sistemi olarak başkanlık sistemi parlamenter sistem yerine hem akademisyenler hem de siyasetçiler tarafından önerilegelmiştir. Rahmetli Erbakan Hocadan Özal'a kadar, Demirel'e kadar tecrübeli siyaset ve devlet adamlarımız Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesini her zaman vurgulamışlardır. İşte bu imkân bu Gazi Meclisin önündedir değerli arkadaşlar, onun için bunu ıskalamamalıyız.
Teklifimizle yürütmede çift başlılık kalkıyor, Başbakana ait yetkiler Cumhurbaşkanında toplanıyor. Yapılan sadece ve yalnızca budur; yoksa yasamaya ait yetkiler yine yasamada, yargıya ait yetkiler yine yargıda aynen devam ediyor, yasamanın yürütmeyi denetleme mekanizmaları devam ediyor. Güvenoyunun sonucu olan gensoruyu da güvenoyunu da millet doğrudan sandıkta veriyor. Yürütme gücü birleştirilerek çatışma ve kriz önleniyor; hızlı, istikrarlı, etkili ve güçlü bir hükûmet sistemi kuruluyor. Böylece milletimiz, yasama organı Meclisi ve yürütme organı Cumhurbaşkanını da doğrudan kendisi belirliyor. Aslında milletimiz bu sisteme yabancı değil, alışık. Zira yerel yönetimlerde belediye başkanını da meclis üyelerini de ayrı ayrı, aynı anda seçiyor. Aynı şeyi genel yönetimde yapıyoruz. Millî irade çifte meşruiyetle, doğrudan demokrasinin gereği olarak tecelli edecek arkadaşlar. Hem Meclisi hem Beştepe'yi millet kendisi belirleyecek. Değerli arkadaşlar, Meclis milletin de Beştepe başkasının mı? Meclis de Beştepe de milletin arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, teklifle, mevcut Anayasa'daki OHAL ve sıkıyönetim düzenlemesinden sıkıyönetim çıkarılıyor. Her ahval ve şeraitte sivil idare esası geliyor. Yargıdaki sivil ve askerî mahkeme ayrımı kalkıyor. Anayasa Mahkemesi asker üyeleri dışında aynen muhafaza ediliyor. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 4 üyesi şu anda olduğu gibi Cumhurbaşkanınca, 7 üyesi ise...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bir dakika bir süre...
BAŞKAN - Lütfen tamamlayın bir dakikada.
VELİ AĞBABA (Malatya) - AKP milletvekillerini Yiğit Bulut'a bağlayacaklar, akıllı ol.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - 7 üyesi Meclis tarafından seçiliyor. Kimler arasından? Yargıtay, Danıştay, birinci sınıf hâkimler, hukukçular arasından seçiliyor.
Sonuç arkadaşlar, sonuç... Teklifle önerdiğimiz hükûmet sistemi kendine özgü bir Cumhurbaşkanlığı modeli olup başkanlık sistemini ana eksenine alan, ülkemizin tarihî tecrübesini, millî ve yerli duruşunu evrensel anlamda ortaya koyan, kendi bağlamında ve sistematiğinde doğru ve isabetli bir şekilde değerlendirilmesi gereken özgün ve özgül bir Türkiye modelidir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye insanlığın vicdanı ve umududur. Gerek kendi insanımız gerekse tüm insanlık için bu umudu söndürmeyelim, çoğaltalım, güçlü ve istikrarlı bir Türkiye'yi gelin hep birlikte kuralım.
Bu vicdani sorumluluk içinde tarihi ve hakikati ıskalamayalım diyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.