| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 13.01.2017 |
MHP GRUBU ADINA CELAL ADAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Özellikle, bu maddeyle ilgili düşüncelerimi ifade etmek üzere bazı bilgi notlarını değerlendirirken, iki gündür Meclisteki birtakım gelişmeleri görünce üzüldüğümü ifade etmek istiyorum.
Bakınız, değerli milletvekilleri, Cevdet Kerim İncedayı, önemli bir Cumhuriyet Halk Partilidir, Bakandır, Meclis Başkan Vekilidir; 1950 seçimleri öncesi bir konuşma yapar, der ki: "Eğer biz jandarmayla ilgili tedbirler almazsak Memolar iktidara gelir." Jandarma tedbirlerine başvurarak halka gitme iradesini ikinci plana iten Cumhuriyet Halk Partisi geleneğini, bugün halka gidilmesi konusunda irade ortaya koyan Milliyetçi Hareket Partisine karşı acımasız kullandığı ifadelerden dolayı -kendilerini- kınıyorum.
Ayrıca, Milliyetçi Hareket Partisi, gücünü Türk milletinden alan, meşruiyetini milletimizden alarak düşüncelerini belirleyen bir büyük siyaset geleneğinin kurumsallaşmış şeklidir. Milliyetçi Hareket Partisi, menfaatleri uğruna hiçbir gelişmenin altına imza koymaz. Bir örnek olması bakımından sizinle paylaşmak istiyorum: 7 Haziran, Türkiye'nin önüne bir iklim çıkarmıştır, iktidar iklimi çıkarmıştır. O gün bugün, Türk Silahlı Kuvvetlerini bölen, Meclisi bombalayan, askerin polisi, polisin askeri vurduğu bir iradeye öncülük yapmış olan FETÖ, bir organizasyon peşindeydi. Bu organizasyon, Cumhuriyet Halk Partisi, Kandil merkezli siyaseti belirleyen belli bir siyasi organizasyon ve Milliyetçi Hareket Partisi iktidarı peşindeydi. Bu iktidarda o kadar büyük ısrarcıydılar ki Başbakanlığı teklif ettiler Milliyetçi Hareket Partisine. Evet, bugün o koalisyon teşekkül etmiş olsaydı FETÖ ve "Sizi tükürükleriyle boğar PKK." diyen milletvekillerinin desteğiyle kurulmuş olan bir siyasal iktidarın Türkiye'de açacağı tahribatı anlatmakta -emin olun- kelimelerin yetmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi, meşruluğunu Türk milletinden aldığı bir iradeyle siyaset yapan, o siyasetin meşruluk merkezidir. Türkiye'de şu anda Milliyetçi Hareket Partisinin esas önemli olan varlığı Türk milleti adına bir meşruluk karargâhıdır. Dolayısıyla, 15 Temmuzdan sonra Türkiye'nin karşılaştığı olayları dün değerli konuşmacımız Semih Yalçın Bey gayet güzel bir şekilde anlattı.
Ben buradan çıktıktan sonra Mersin'imizin Milletvekili Baki Bey'le birlikte arşive gittim. 7 Haziranda, 7 Haziran öncesi Türkiye'de neler tartışılıyordu? Üniter yapının tartışıldığı, T.C.nin Anayasa'dan çıkarıldığı, Türk kimliğinin tartışıldığı bir Türkiye. Oysa, Milliyetçi Hareket Partisinin ortaya koyduğu temel değerler ve bugün takdirle karşıladığımız Adalet ve Kalkınma Partisinin de ortaya koyduğu irade örtüşmekte, bugün Türkiye'nin varlığını tehdit eden unsurlara karşı Milliyetçi Hareket Partisinin dün dillendirdiği, bugün iktidar tarafından kabul edilen öngörüleriyle Türkiye mesafe almakta.
Türkiye'de iki yüzlü bir demokrasi anlayışı var. Bu iki yüzlü demokrasi anlayışına öncülük yapanlar kendilerini gözden geçirmelidirler. Keşke 1960 yılında bir memleket evladı idam sehpasına gidilip cellatlar tarafından hayatına kastedildiğinde Cumhuriyet Halk Partisi kapansaydı. Keşke 1971 12 Mart'ta demokrasi için mücadele verilseydi. 1980 askerî darbesi, darbeler, bütün bunlar Türkiye'nin karanlığa gömüldüğü, bütün karanlık işlerin çevrildiği, milletimizin hayatında önemli sayılacak, milletimizi geri götüren kararlara dönüşmüştür.
İki yüzlü demokrasi... Milliyetçi Hareket Partisi, bugün duruşu itibarıyla dünden bugüne millet iradesinin meşruluğu konusunda her zaman, her zaman çok büyük bir şekilde irade ortaya koymuştur. Bakınız, cumhuriyet tarihinde milletimizin en büyük sıkıntı çekeceği önümüzdeki günlerde o meseleyi gündeme getirdikleri için çocukları adına da utanç duyulacak 367 dayatması. 367 dayatmasını elinin tersiyle iterek Meclise girip demokrasinin önünü açan da Milliyetçi Hareket Partisi. O gün de Milliyetçi Hareket Partisine yönelik çok acımasız iftiralarda bulunuldu ama Milliyetçi Hareket Partisi, milletin meşru iktidarının alacağı kararları güçlendirmek ve millet iradesinin yanında yer almak konusunda kimseye danışmak mecburiyetinde değildir. Çünkü, bu Türk devleti, bugün yaşadığımız ezanı hür, bayrağı hür Türk devleti, Mustafa Kemal'in öncülüğünde, oradan buradan talimatlar alarak değil, Samsun'da, Anadolu'da Türk milletiyle buluşarak kuruldu. Elbette, Milliyetçi Hareket Partisi temel düşüncelerini milletimizin irfanından, milletimizin gerçeğinden alarak tahlil edecektir. Birinci seçilmiş bir siyasi partinin önüne 367 garabetini koyup halka gitmeye öncülük yapılacak, halkın seçtiği Cumhurbaşkanını tekrar meşru zemine çekecek bir düzenlemede "Vatan elden gidiyor." diye bağırılacak; ben uzun yıllardır siyaset yapıyorum, değerli milletvekilleri, rahmetli Turgut Özal Cumhurbaşkanıydı, hanımı İstanbul İl Başkanı oldu, Mesut Yılmaz Başbakan oldu; Süleyman Demirel, rahmetli, Doğru Yol Partisindeydi, Tansu Çiller'le itilafa girdiler, Doğru Yol Partisini böldüler yani Ahmet Necdet Sezer'in, Süleyman Demirel'in, Turgut Özal'ın hayatını alın önünüze koyun, tarafsızlığı mercekle arasanız bulamazsınız.
Dolayısıyla, Adalet ve Kalkınma Partisinin getirdiği öneri, Milliyetçi Hareket Partisinin de çok sağlıklı bir şekilde dönüşmesine öncülük yaptığı bu Anayasa taslağı, sonuçta, milletten güç alarak karara dönüşecek bir olaydır. Dolayısıyla, millete gitmesi konusunda oluşmuş olan iradeyi ikinci plana iterek, vatan, millet ve Atatürk adına, cumhuriyet adına endişeleri Milliyetçi Hareket Partisini suçlayarak ifade etmek, emin olun, ziyadesiyle beni üzmüştür. Siz bir dönem -biraz daha fazla üzmemek için söylüyorum- FETÖ, PKK ve CHP ekseninde bir MHP'nin oluşturacağı siyasal iktidara öncülük yapacaksınız... O zaman hem PKK'nın hem FETÖ'nün farkına varan ve milletin temel iradesiyle çatışan bu iradeyi Başbakanlığa rağmen elinin tersiyle iten Milliyetçi Hareket Partisini "Menfaatleri doğrultusunda iş tutuyor." diye izah etmek son derece yanlıştır.
Değerli milletvekilleri, Kurtuluş Savaşı'nın olağanüstü şartlarında hazırlanan ve millî devleti kuran 1921 Anayasası'nda, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun ilk düzenlemesinde devlet başkanlığı yani Cumhurbaşkanlığı makamı yoktur. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin birliğini temsil etmek üzere Cumhurbaşkanlığı makamı oluşturulmuştur. Bilindiği gibi, cumhuriyet dönemi anayasaların tamamında Cumhurbaşkanları sorumsuz kılınmıştır. 1982 Anayasası'ndaki mevcut düzenlemede Cumhurbaşkanları siyaseten olduğu kadar cezai takipten muaf ve sorumsuzdur. Cumhurbaşkanı, Anayasa'nın 105'inci maddesindeki düzenlemeye göre ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinin üye tam sayısının en az dörtte 3'ünün oyuyla yani 413 kabul oyuyla Yüce Divana vatana ihanet suçlamasıyla sevk edilebilir. Sorumsuzluktaki bu abartılı şekil hayatın her alanına, hatta Ceza Muhakemesi Kanunu'na bile sirayet etmiştir.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisinin Komisyon üyelerine teşekkür ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin bu konuda getirmiş olduğu önerilerinin tamamını kabul ettiler. Hem Anayasa'mızın mevcut hâlinde hem de teklif metninde Cumhurbaşkanı için "Sadece vatana ihanet suçu ile cezalandırılır." maddesine "Her türlü suçtan cezalandırılır." maddesi tarafımızdan getirilmiş, Adalet ve Kalkınma Partisi de kabul etmiştir. Ayrıca, Yüce Divana sevki konusunda oranlardaki abartıyı ikinci plana iten düşüncemize itibar edildi, kendilerine teşekkür ediyorum. Bildiğiniz gibi 1992'de -aralarımızda değerli hukukçular var- vatana ihanet suçu zaten ortadan kaldırılmış idi yani Cumhurbaşkanı yargılanamıyordu esasında. Değişik birtakım yorumlar var ama bu meselede, bugünkü sisteme göre, Cumhurbaşkanını yargılamak konusunda 1982 Anayasası'nın da önüne geçen, çok tutarlı, çok mantıklı bir süreç başlatılmıştır. Ayrıca, Cumhurbaşkanı sorgulandığı dönemde de karar alma yeteneği elinden alınmıştır. Cumhurbaşkanı suçlandığı ve cezaya dönüştüğü zaman...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL ADAN (Devamla) - Ahmetçiğim, bir dakika...
BAŞKAN - Sayın Adan, size ve diğer gruplara da o zaman birer dakika ek süre vereyim bu madde üzerinde.
Bir dakikada toparlayın lütfen.
Buyurun.
CELAL ADAN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Dolayısıyla, Türkiye'nin çimentosu olan, varlığını, gücünü Türk milletinden alan, Türk milliyetçiliği fikrinin karargâhı olan Milliyetçi Hareket Partisinin dokunduğu hiçbir yerde ihanet bulmak mümkün değildir.
Milletimize hayırlı olsun temennisiyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.