GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:57
Tarih:13.01.2017

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Eşyayı görürseniz reddedilemeyecek bir şey olduğunu takdir edersiniz.

BAŞKAN - Ama getirilmemesi gerekiyor ne olursa olsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Çünkü, adalet tanrıçası bir teraziyle birlikte... Birazdan niye getirdiğimi açıklayacağım.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Bizim tanrıçamız yok, Allah'ımız var bizim, tanrıçamız yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisinin ekonomiyle ilgili önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Bizim tanrıçamız yok, Allah'ımız var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Gerçekten, Türkiye'de ekonominin gidişatı oldukça kötü, vatandaş tedirgin.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Tanrıça sizin olsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Zaten bütün Türkiye'de şu anda -her ne kadar iktidar partisi ısrarla Anayasa'yı tartıştırmak istiyorsa da- tedirginlik yatırımcılar açısından, iş dünyası açısından ve bir bütün olarak halk açısından ciddi bir sorun olarak ortada duruyor. Ekonomi yönetimi çok başlı, Merkez Bankası başka bir telden, tek başına karar alamıyor; bakanların her biri ayrı açıklamalar yapıyor. Gerçekten, ekonomi güvenle tesis edilebilir; ekonominin gelişmesi, istenilen düzeye sıçraması güven yoksa, güven ortamı yoksa mümkün değildir. Yatırımcı, ithalatçı, ihracatçı eğer güvenmiyorsa bu kutuplaşma da aynen ekonomi dünyasına da yansıyor demektir.

Şimdi, burada, dün Sayın Cumhurbaşkanının bir açıklaması var, bunu söyleyerek ekonomiye ilişkin aslında çok fazla tartışmamızın gerekli olmadığı söyleyeceğim.

AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Başkanım, uğultu var.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, uğultuyu keselim lütfen, hatibin insicamını bozmayalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Aynen şöyle diyor Cumhurbaşkanı: Türkiye'yi teslim almak isteyenlerin dövizi silah gibi kullandığını söyleyerek maruz kaldığımız saldırıların bir de ekonomik boyutu olduğunu artık herkes görüyor. "Elinde silahı, bombası olan terörist ile elinde doları, avrosu, faizi olan terörist arasında amaç bakımından hiçbir fark yoktur." Yani, elinde doları olan, eurosu olan herkes dün itibarıyla terörist ilan edildi. Böylece, terörist sayısı milyonlarca kişi artarak Türkiye de bir terör cenneti hâline gelmiş bulunuyor. Zaten, Türkiye'de -ben geneli üzerinde konuşma yaparken de söylemiştim- bir sabah uyandığınızda terörist olarak uyanabilirsiniz, iktidar öyle takdir eder. Öyle bir hâle geldik ki terörist olmak ile normal yurttaş olmak arasında çok ince bir sınır var, her an diğer tarafta değerlendirilebilirsiniz. Ekonomide de dolarları olanların terörist ilan edildiği bir ülkede gülmek bile mümkün değil.

Cumhurbaşkanı, yaklaşık bir ay önce, dolar 3,48'deyken -aldığım notlara göre- herkesi dolarını bozmaya davet etti. Bugün, dolar, son baktığıma göre 3,80'de ve hızla artıyor. Bu zararı kim karşılayacak? Böyle bir çağrının karşılığı var mı? Vatandaşa bu çağrıyı yaparak ekonomi düzlüğe çıkamaz ve bununla birlikte, aynı zamanda dolarını bozduranlar da büyük bir zarar gördü.

Genel olarak gidişat iyi değil ve biz önergenin lehinde olacağımızı, bütün değerlendirmelerin araştırılmasını, ekonomik anlamda özellikle girdilerin tespiti ve kara paranın ayrıntılarının netleştirilmesi açısından önergeyi destekleyeceğimizi söylemek istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, bugün, yeni bir gelişme oldu: ÖSYM, son on beş yıl içinde yaptığı tüm sınavlara Fetullahçı yapının müdahale etmiş olabileceği iddiasıyla bir inceleme kararı verdi. Bu, çok yeni bir gelişme ve burada, sadece bir şüphe var, bir tartışma var fakat biz, ısrarla "Vekillerimizle ilgili dosyaları Fetullahçı savcılar hazırladı, fezlekeleri onlar hazırladı." dememize rağmen, bu konuda kanun teklifi vermemize rağmen hiçbir gelişme yok. Neden yok? Neden incelenmiyor şu anda bu davalar? Gerçekten, bu davalardan müebbet hapis istenmesi hiç mi vicdanımızı yaralamıyor ya da bir sorgulamaya sebep olmuyor? Fetullahçıların kendileri hapiste ama şu anda konu Halkların Demokratik Partisi olunca fikirleri iktidarda olmaya devam ediyor, tıpkı 20 Mayısta bu Mecliste 3 partinin ortaklaşa Meclise darbe ve dokunulmazlıkların kaldırılmasında aynı imzayı atmaları gibi. Konu HDP olunca, konu farklılıklar ve Kürt halkı olunca, maalesef partiler arasındaki ayrım ortadan kalkıyor, Fetullahçılar ile AKP iktidarı arasındaki ayrım da ortadan kalkıyor.

Bugün, Şırnak Milletvekilimiz Sayın Ferhat Encu'ya ağırlaştırılmış müebbet istendi. Neden biliyor musunuz? Tekme attığı için kaymakama. Pardon, attığı iddiasıyla. Yusuf Yerkel, tekmeyi milyonların gözünün önünde attı Soma'da, terfi ettirildi. Sayın Ferhat Encu tekme attığı iddiasıyla müebbet hapis isteniyor. Şimdi, burada biz böyle bir hukukun objektif, adil olduğunu söyleyebilir miyiz?

Nursel Aydoğan, 2011 yılında cezasızlıkla bitmesi gereken -dosyayı inceledim ve izledim- 6352 sayılı Yasa kapsamında olan konuşmalardan dolayı bugün dört yıl sekiz ay ceza aldı yerel mahkemede. Hem de bir hafta önce duruşması vardı, bir hafta sonra bugün karar açıklandı ve kendisine ceza verildi.

Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ hakkında dün yandaş medyada çarşaf çarşaf haberler vardı: "Yüksekdağ'a müebbet hapis istemi" ne biliyor musunuz gerekçesi? Bu iddianamenin ilgili bölümü, aynen okuyacağım: "...şeklinde açıklamada bulundu -orayı geçiyorum- PKK/KCK terör örgütü yöneticilerinin sıklıkla dile getirdiği 'öz yönetim'i, 'özerklik'i milletvekilli sıfatıyla kendi durumuna göre gerçekleştirmeyi amaçladığı -burayı dikkatinize sunmak istiyorum, kendi durumuna göre amaçlamış- ve mitingde konuşma yaparak eyleme geçtiği belirtilen iki konuşması bir bütün olarak değerlendirildiğinde şüphelinin PKK/KCK terör örgütünün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da özerklik ve sonrasında bağımsızlık amaçlarını kendi durumuna göre gerçekleştirmek için çalışma yürüttüğü, icra hareketlerinde bulunduğu, bu nedenle eyleminin TCK 302/1 madde ve fıkrasındaki suçu oluşturduğu neticesine varıldığı, bununla birlikte -buraya dikkatinizi çekmek istiyorum- konuşmalarından sonra cebir, şiddet, terör olayları gerçekleşmediği, bu nedenle eyleminin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturabileceği düşünülmüştür." Bu, tam bir fecaat. Bunu yazan savcı olamaz. Konuşmayı 302'ye koyuyor, sonra diyor, "Vallahi bir şey de olmadı, üye olarak değerlendirin." Yani talimatı yerine getirmek istemiş ama nasıl getireceğini de garibim bilememiş, böyle bir iddianame hazırlamış.

Şimdi, nedir gerçekten? Biz parti olarak programımızda öz yönetimi yazmışız, anayasa taslağımızda mevcut, 7 Haziranda çıktığımızda halkın karşısında öz yönetim taleplerimizi ifade ettik ve biz gerçekten 6 milyon oy aldık, 80 milletvekilliğiyle buraya geldik. Peki, siz ne yaptınız iktidar partisi? Başkanlığı söylediniz ve iktidardan düştünüz, 400 vekil istediniz, başkanlık savunusu yaptınız, iktidardan düştünüz. Tek adam rejimini savunmak hak -şu anda Anayasa görüşmeleri var- ama halkın kendi kendisini yönetmesini istemek, hem de uluslararası değerlere göre, suç mu? Böyle bir ceza olabilir mi? Şimdi, siz her gün meydanlarda dayatmayla başkanlığı savunacaksınız, biz "halk yönetimi" diyeceğiz, "halkın daha fazla yönetime katılımı" diyeceğiz ama bununla suç işlediğimiz iddia edilecek ve müebbet hapis cezalarıyla tehdit edileceğiz. Bize şu mu deniliyor: "Öz yönetim isterseniz sizi mahkemelerde süründürürüz." Türkiye, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın tarafıdır, Türkiye devleti de mi acaba bu suçu işliyor? Böyle bir şey söylenebilir mi? Böyle bir garabet olabilir mi? Diğer yandan, iddianamede "KCK öz yönetimi savunuyor, sen de savunuyorsun; o zaman sen de KCK'lisin." Şimdi, biz şöyle desek: "IŞİD yıllardır Esad'ın devrilmesini istiyor, AKP iktidarı da istiyor..." IŞİD ve AKP'yi aynılaştırsak bu ne kadar kabul görür? Böyle bir şey olabilir mi? O da isteyebilir, başka bir örgüt de isteyebilir; bunu böyle bağdaştırmanın hukuk değerleriyle bir ilgisi asla yoktur.

Bu savcılara ilişkin -sürem bitiyor- şunu söylemek istiyorum: İddianamelerin ezici çoğunluğu Fetullahçı savcılar tarafından hazırlanmış ve bu yargılamaların arkasında duran iktidar partisi de bu ortaklığını yargı zemininde devam ettirmektedir. Hiç kimse "Fetullahçıları terör örgütü olarak görüyoruz." demesin, bu iddianamelerin tümü çöpe atılmak zorundadır. Bu iddianameleri yazanlar eğer terör örgütü üyeliğinden cezaevindeyse o iddianamelerle ceza verilemez. ÖSYM'de tekrar inceleme yapmak kolay. Gelin bu dosyaları mercek altına alalım.

Evet, bu, adalet tanrıçası ve bu terazi gerçekten adaleti temsil eder, altındaki yılanlar da kötülüğü. Siz bunu ters yüz ettiniz, adaleti yerle bir ettiniz ve hakikati öldürdünüz. Bunu aynen şu hâle getirdiniz. Bu ülkede adalet terazisini bitirdiniz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.