GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:57
Tarih:13.01.2017

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, bugün grup önerisi ödemeler dengesiyle ilgili ve onun bir alt kalemiyle ilgili. Fakat, bir kısım tartışmalar oldu bu esnada, ben de onlarla ilgili bir iki kelam etmek istiyorum.

Bir defa, Milliyetçi Hareket Partisinin hakikaten parti politikalarına, dokümanlarına, eylemlerine, uygulamalarına bakıldığında bu hareketin kırk sekiz yıllık geçmişinde, çizgisinde bir kırılma olmadığını vicdan sahibi, insaf sahibi herkes görecektir, bir defa bu tespiti yapmak lazım. Milliyetçi Hareket Partisinin temel meselelere bakışı da millet odaklıdır, millet menfaatidir. Bizim ana sloganımız "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben."dir. Milliyetçi Hareket Partisi kritik dönemlerde hep inisiyatif almıştır, ülkenin önünü açıcı davranışlarda bulunmuştur. Tabii, bunu yaparken kimi zaman bir siyasi partiyle belki bir anlamda yakınlaşma veya onunla iş birliği, adını ne koyarsanız koyun, o tür bir şey olmuş olabilir. Bir başka durumda ülkenin menfaati neyi gerektiriyorsa bir başka partinin pozisyonuyla aynı pozisyon içerisinde elbette olmuş olabilir ama burada önemli olan Milliyetçi Hareket Partisinin kendi çizgisidir, o çizgide bir kırılma yok. O çizgiye bir başka siyasi parti yaklaştıysa, siz bize yaklaşıyorsunuz, aman, ben daha öteye kaçacağım diyemeyiz, böyle bir şey olamaz, bu mantıksız bir şey olur. Elbette biz isteriz ki bütün siyasi partiler bizim siyasi çizgimize gelsin, ülkenin çok daha menfaatine bir siyaset yapalım. Bundan kimileri uzaklaşır, kimileri yakınlaşır, bunu böyle görmek lazım.

Şimdi, tabii, dayatmayla bu ülkede bir şey yapılamayacağını da artık görmemiz lazım. Yani bu dayatmaların, bugün aslında tartıştığımız konuların temelinde 367 dayatması vardır. Yani "367 olmadığı zaman bir cumhurbaşkanı seçilemez." diye Parlamentoda bir dayatma, olmadık bir şey, bir hukuk garabeti içerisine girilince gelinen noktada "Madem bu işi çözelim o zaman, cumhurbaşkanını vatandaş seçsin." dendi. Vatandaş seçtikten sonra da "Şimdi, iki başlılık oldu, ondan sonra şuraya gitsin, buraya gitsin." diye ülke bir noktaya doğru sürükleniyor. 367 dayatmasını yapanlar... Yani, bir adım ötesini görmeden Türkiye'de siyaset yapılırsa bunlara katlanmak zorunda kalır bu ülke, bunu görmek lazım.

Şimdi, Türkiye'nin meselelerini de içerisinde bulunduğu durumu da bir analiz etmek gerekiyor. Yani her şey bir anlamda yanıyor, yıkılıyor; işte FETÖ darbesi, yani "Bu ülkenin gördüğü en büyük ihanet girişimidir." diyorsunuz. Eğer bunu herkes kabul ediyorsa bu, bizim bir kısım davranışlarımızı elbette değiştirmek durumunda, bir kısım pozisyonlarımızı değiştirmek durumunda. Yani buna rağmen, hâlâ "Ben illa şu şekilde davranacağım." denilebilir mi? Ama ana ilke değişmeyecek; ana ilke, Milliyetçi Hareket Partisi açısından milletin menfaatidir arkadaş. Bu ilkeye uygun olduktan sonra, bir kısım taktiksel şeyler yapabilirsiniz, bir kısım politikalarınızda elbette değişiklik yapabilirsiniz. Bunun çok normal olması lazım.

TAHSİN TARHAN - Samimi olduklarını iddia ediyor musun? Samimiler mi yani?

ERHAN USTA (Devamla) - Şimdi, burada benim Cumhuriyet Halk Partisine özellikle çağrım şudur: Hakikaten bizim gözümüz yaşarıyor yani bizi o kadar çok düşünüyorlar ki bizim tabanımızla ilgili kaygılarınız bizim gözümüzü yaşartıyor.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Evet, evet.

ERHAN USTA (Devamla) - Yani bırakın, bu kadar çok kaygılanmayın, ayrı partilerde siyaset yapıyoruz.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sizlerin hatası yüzünden kırk sekiz yıllık partinin kapısına kilit vurulacak.

ERHAN USTA (Devamla) - Hiç öyle bir şey yok.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Evet.

BAŞKAN - Müdahale etmeyelim Sayın Yalım, lütfen. Sizin sözcüleriniz gerekirse cevap verir, lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sus be! Konuşup durma! Ayıp ya! Yeter be, yeter! Bak provokasyon yapıyorsun sen, provokasyon yapıyorsun.

ERHAN USTA (Devamla) - Yani, bunlar hakikaten aslı astarı olmayan ifadelerdir. Bunun bir analizini lütfen, gelsin birisi yapsın. Yani sadece slogan olmanın ötesinde, bazı şeyleri konuşmak lazım. Yani şimdi vaktimiz olsa ben diğer meseleye, o sıkıcı meselelere girmek istiyorum, vaktimin tamamını da bunda kullanmak istemiyorum. O yüzden, hakikaten bunu bütün samimiyetimle söylüyorum, bu söylediğiniz şeyin hiçbir aslı astarı yok. Ben de şunu iddia ediyorum: Bu şartlarda, Milliyetçi Hareket Partisinin adayı ya 1'inci parti olarak cumhurbaşkanı olacaktır ya da bundan sonra her kim bu ülkede cumhuriyet partisi olmak istiyorsa, merkezdeki parti, Milliyetçi Hareket Partisine mahkûm olacaktır. Yani, bundan sonra Milliyetçi Hareket Partisi her hâlükârda iktidardır veya iktidarın bir ortağıdır. Bunu da böyle görmek lazım. Ha biz bunları bu yüzden yapıyor filan da değiliz. Arkadaşlar, ülkenin ihtiyacı var. İş gelmiş tıkanmış, bu tıkanmışlığı çözmek lazım.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Tek başına iktidarlar. Yapma ya, yapma ya.

ERHAN USTA (Devamla) - Bunu tıkarken bazı meseleleri görmeyenlerin, bu tıkanıklığın çözüldüğü zaman böyle birtakım hezeyanlar içerisinde olmasını anlamak mümkün değil. Artık, Cumhuriyet Halk Partisinin bu oyunun dışında kalmasının getirdiği bir şey midir bu, bunu anlamak mümkün değil.

Özellikle benim çağrım, bizim tabanımızla, seçmenimizle aramıza girmeye çalışmayın. Bu, siyaseten çok yakışık kalmıyor. Biz de buradan bir sürü şeyler söyleyebiliriz sizinle ilgili. Ey, CHP'nin millî, mukaddesatçı, Atatürkçü tabanı yani işte "Bunlar Hakkâri'de Türk Bayrağı astırmıyorlar, Kartal'da Apo'nun posterleri ile Atatürk'ün posterlerini aynı mitingde kaldırıyorlar." Ondan sonra, ne bileyim ben... "Terörist cenazesine gidiyorlar." Ondan sonra "Avrupa Yerel Özerklik Şartnamesi'ni ben imzalayacağım, tamamını imzalayacağım." diye Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir sürü beyanatı var. Ama, bunlar siyaset yapma yani bunlar yakışık alan siyaset yapma tarzları değil, o yüzden...

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Siz de Oslo'da pazarlık yapanlarla pazarlık yapıyorsunuz.

ERHAN USTA (Devamla) - Bir şey daha söyleyeyim size: Meselelere biraz daha analitik bakarsanız, Milliyetçi Hareket Partisinin aslında yaptığı şeyin ülkenin ne kadar menfaatine uygun olduğu ve kendi çizgisi açısından ne kadar isabetli olduğunu görme imkânına kavuşacaksınız.

Milliyetçi Hareket Partisinin 7 Haziran seçimlerinde 4 tane temel ilkesi, koşulu vardı. Arkadaşlar, bugün geldiğimiz noktada bu 4 koşuldan 3 tanesi gerçekleşmiştir ve gerçekleşmektedir. Bir tane, 17-25'le ilgili hassasiyetimizle ilgili şu anda bir adım atılamıyor. Eğer bu ülkede düzgün, adam gibi bir sistem kurulursa -orada o gün yapılan o iddialar doğrudur, yanlıştır- bunu da yargılayacak bir hukuk sisteminin kurulmasını da bu vesileyle sağlayabilirsek Milliyetçi Hareket Partisinin 4 şartının 4'ü de gerçekleşmiştir.

Niye Milliyetçi Hareket Partisi bu şeyin içerisinde olmasın şimdi? Biz, bunun için o günün şartlarında, sizlere göre "Hayırcı." olduk ilkelerimiz doğrultusunda. O gün hiçbir ilke gözetmeden otuz üç gün Adalet ve Kalkınma Partisiyle görüşenler, bugün lütfen, konuşurken biraz daha dikkatli olsunlar. Neyse...

Bir de şunu söyleyeyim: Tarihin hiçbir evresinde, bunlar ne cemaatken ne "Muhterem Hoca Efendi"ken ne paralelken ne FETÖ'yken Milliyetçi Hareket Partisinin bu hareketle -bunlar kimse işte- bu FETÖ'yle hiçbir alakası olmamıştır. Sayın Engin Altay hani istatistiksel olarak bir şey söyledi: "Bizde 5'se sizde 25." Bunu asla kabul etmek mümkün değildir. Sizde ne kadar olduğunu ben bilmiyorum ama bizde yok, onu bilin. Milliyetçi Hareket Partisi içerisinde FETÖ'cü yoktur, barınamaz. (MHP sıralarından alkışlar)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Orada var.

ERHAN USTA (Devamla) - Ve Milliyetçi Hareket Partisi FETÖ'yle ilgili... Bakın, bu ülkede herkes Fetullah Gülen'le sıcak ilişkiler içerisindeyken Milliyetçi Hareket Partisinin lideri sizleri ve ülkeyi ikaz etmiştir. Bunları görmezlikten gelemezsiniz. Biraz adil olmak lazım. Siyaset yaparken de biraz işin ayarını kaçırmamak lazım.

Bir de son olarak, Sayın Engin Altay'ın sonradan özür dilemesi hiçbir şeyi değiştirmiyor. Yani, bu "iş tutmak" ifadesi siyaseten şu Parlamentoya yakışan bir ifade değil Sayın Engin Altay, hakikaten değil. O zaman size sorarlar 1977 yılında Cahit Karakaş'ı, o günkü tıkanıklığı. Bakın, ülke yangın yeri arkadaşlar, 1977 yılını hepimiz hatırlıyoruz, bizden yaşı büyük olanlar daha fazla hatırlıyor. O gün de o tıkanıklığı, Milliyetçi Hareket Partisi Cumhuriyet Halk Partisi Meclis adayını destekleyerek aşmıştır. Buna şimdi "iş tutmak" diye bir ifade kullanılabilir mi? Ne kadar ağır, ne kadar çirkin bir şey. Ondan sonra, 2010 referandumunda beraber hareket edilmedi ama aynı görüşleri paylaştık belki. Bu, "iş tutmak" mıdır? Cumhurbaşkanlığı seçiminde aynı adayı destekledik. Buna "iş tutmak" denilebilir mi, bu kadar çirkin bir yakıştırma olur mu? Yakışıyor mu böyle köklü bir partinin siyasetçilerine? Buralarda biraz daha sözlerimize dikkat etmemiz gerekiyor, daha sorumlu davranmamız gerekiyor.

Şimdi gelelim şu sıkıcı konuya: Aslında, bunu tartışsak çok daha faydalı bir iş yapmış oluruz. Yani, burasını böyle sürekli... İşte, bu şekilde bir ortamda bu memlekete de katılan bir şey yok. Yani, az önceki yaptığımız, hem benim hem de tabii, beni bu konuşmayı yapmak zorunda bırakan o eleştirilerin, o sataşmaların bu ülkeye kattığı hiçbir şey yok.

Şimdi şunu söyleyeceğim: 2016 yılının Ocak-Kasım ödemeler dengesi rakamları var elimizde. Burada, doğrudur, ciddi bir net hata noksan kalemi var ama 9,6 milyar dolarlık... Yani, şöyle söyleyeyim: 28,6 milyar dolarlık cari açığın 9,6 milyar doları net hatadan karşılanıyor. Benim daha önceki tespitlerimde, net hata noksan kalemiyle ödemeler dengesinin finansmanının sağlanması hakikaten sağlıklı bir finansman değildir. Bunlara, bu eleştirilere ben de katılıyorum. Ama, bunun tamamını, net hata noksanın tamamını kaynağı belirsiz para girişi olarak ifade etmek de teknik bir hatadır, hani detayını konuşmadığımız zaman. Zaman zaman bunu benim de ifade ettiğim olmuştur. Ancak, burada 3 tane unsurdan net hata noksan kaynaklanmaktadır, bunu görmek lazım. Birincisi: Ölçüm hatasıdır. Yani, bir kısım ihracatınızı, ithalatınızı, turizmle ilgili veya işte, hizmet tarafında veya ticaret tarafında ölçümlerinizde hata yapmış olabilirsiniz, oradan kaynaklanan bir net hata noksan... Çünkü, net hata noksan, kalan, bakiyedir yani bir hesabı denkleştirmek için oraya bir rakam yazılıyor, sistem böyle çalışıyor. Tabii, buradan baktığımızda, 9,6 milyar dolarlık net hatanın diyelim ki hepsi ölçüm hatasından kaynaklanıyorsa o zaman şunu ifade etmek gerekir: Bugünkü söylediğimiz açık 28,6 milyar dolar değil, onun daha üzerindedir. Tabii, bunun hepsinin oradan kaynaklandığını söylemek, ifade etmek mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) - Çok kısa bir süre yok mu Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Hayır.

ERHAN USTA (Devamla) - Tamam ama buna bir katkısı olur diye...

BAŞKAN - Sabah da öyle açıklama yapmıştım. Lütfen... Teşekkür ediyorum Sayın Usta.

ERHAN USTA (Devamla) - 2 tane daha unsuru vardır net hatanın. Diğeri de yastıkaltındaki çözülme ve yastıkaltına kaçıştır. Bakın, bu önemlidir. Yani, yastıkaltından bir miktar sisteme para giriyorsa bu da net hatada görülür. Dolayısıyla "kaynağı belirsiz para" anlamında ifade etmek biraz yanlış olur.

Üçüncüsü de hakikaten kaynağı belirsiz paradır yani birileri bavulla ülkeye para getiriyordur veya para çıkarıyordur, bu da net hatayı etkiler.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Usta.