GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:56
Tarih:12.01.2017

MHP GRUBU ADINA EDİP SEMİH YALÇIN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa değişikliğiyle ilgili konuşmama başlarken geçmişi biraz olsun hatırlatmak gereğinden hareket edeceğim. Malumunuz, Türkiye'nin devasa bir yönetim krizine yuvarlandığı bir atmosferde Gezi olayları ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi vakalarla cumhuriyet tarihinde benzeri görülmedik terör eylemleri vaziyeti büsbütün tahammül edilmez hâle getirmişti. Türkiye, 15 Temmuzda vatan kaybının sınır hattına gelmiştir; yine ülkemiz işgal tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, iç savaşa savrulmaktan kıl payı kurtulmuştur. Devletimiz yıkılmaktan, milletimiz parçalanmakta olmaktan, ilanı yapılmamış bir Sevr'le karşı karşıya gelmekten, hatta daha acınası bir durumu yaşamaktan son anda kurtulmuştur yani vatanın elden gitmesine ramak kalmıştır.

Saygıdeğer milletvekilleri, maalesef, Türkiye hâlâ devasa tehditlerin hedefindedir zira ülkemizi Suriye ve Irak gibi etnik ve mezhep temelli bölmek isteyenlerin planları dolaşımdadır. Dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun Milliyetçi Hareket Partisinin ve Türk milliyetçilerinin Türkiye Cumhuriyeti devletini hukuk sınırlarına tekrar çekmek gibi muazzam, ihmale kurban edilemez bir sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk, ülkemizde fiilî duruma neden olan uygulamaları bir anayasal düzenlemeyle sonlandırarak kararı milletin vermesini sağlamaktır, amaç budur. Yeni krizleri önlemek, gittikçe kabaran kaos dalgasını durdurabilmek için devlet yönetiminde hukuk ve sistemik kuralları hâkim kılmak Milliyetçi Hareket Partisinin tarihî görevidir. Bu sebeple, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli 15 Temmuzdan sonra bambaşka bir mecraya kayan Türkiye'nin hukukun üstünlüğüne tekrar kavuşturulmasını elzem görmüştür. Milliyetçi Hareket Partisi, 15 Temmuzdan sonra Türkiye'nin uzun süreli fiilî yükle daha fazla gidemeyeceğini, gitse bile ilk büyük tehlikeyle karşılaştığında düşeceğini görmüştür. Bunun içindir ki Milliyetçi Hareket Partisi inisiyatif alma ihtiyacı duymuştur. Partimiz "En büyük tehlike, en yakın tehlikedir." gerçeğinden yola çıkmıştır. Milliyetçi Hareket Partisinin önündeki en önemli hedeflerden biri, devleti yaşatmak için toplumsal sözleşmeyi yenilemek, herkesin hukuki sınırlarını yeniden tarif ve tanımlamak ve buna da şartsız bağlı kalmaktır. Bilinmelidir ki Anayasa değişikliği teklifi etrafında tartışılan, rejim değildir ve de olmayacaktır. Yaratılmak istenen toplumsal algının aksine, üzerinde tahribat yapılan, tartışmalara ve uzlaşmaz fikir ayrılıklarına neden olan, hükûmet etme sisteminin niteliğidir. Türkiye yüz kırk yıldır bir fiilî yönetim sorunuyla boğuşmakta olup bu meselenin kökleri aynı zamanda da eskiye dayanan bir açmaza da işaret etmektedir. Türkiye, bugün, aynen cumhuriyetin ilanından hemen önce Atatürk döneminde yaşanan siyasi kriz ve benzeri bir tıkanmanın bir tür kördüğümünü yaşamaktadır. O bakımdan, Türkiye'nin gündemini hukuksuzluğun işgal ve tayin etmesi önlenmelidir. Siyasetin toplumsal sözleşme yerine, fiilî durum tarafından şekillendirilmesine son verilmelidir. Yenisi yazılarak veya yapılarak tüm sorunların çözüleceğine inanılan anayasal tartışmalar, mutabakata dayalı çözüme mutlak surette kavuşturulmalıdır.

On yıllardır yürürlükteki Anayasa siyaset paradigmasına etki ve nüfuz, maalesef, edememiştir. Bunun nedeni, siyasetin Anayasa'dan veya sistemin ana normlarından değil, güç ilişkilerinden beslenmesidir. İşte bu, bir fiilî durumdur. Meşrutiyet yıllarında da bu vardı, tek parti, çok parti dönemlerinde de bu kafa siyasete kısmen hâkim olmuştu. Türkiye, Cumhurbaşkanının millet tarafından seçildiği andan itibaren farklı bir yörüngeye, başka bir evreye sokulmuştur. Bunu telafi etmek, normalleşip gerçeklerle yüzleşmek, sonra da gerekirse hesaplaşmak lazımdır. Bu gerçeklerin ışığında, Milliyetçi Hareket Partisi toplumsal sözleşme ve sistemin ana kuralları tarafından yönü ve çapı belirlenmiş bir siyasete süratle geçilmesi zaruretini tespit etmiştir, kanun devleti yerine hukuk devletini siyasetin merkezine yerleştirmeyi hedeflemiştir, siyasal alanda tekel yaratıp politik alternatiflerin sıfıra çekilmesine engel olmak üzere hamle yapmıştır.

Saygıdeğer milletvekilleri, lütfen dikkat ediniz, dün "Anayasa'nın kimliği olur mu?" diyenler bugün bunu ağızlarına almamaya özen göstermektedirler. Dün Anayasa'nın ilk 4 maddesi üzerinde spekülasyon yapanlar bugün hemen hemen kalmamıştır. Dün Anayasa'dan Türklüğün çıkarılması konuşulurken bugün buna değinen birkaç bölücü dışında kimse kalmamıştır. Velhasıl, Milliyetçi Hareket Partisi millî, ahlaklı, ilkeli, tutarlı ve ne yaptığını bilen bir siyaset anlayışıyla yoluna devam etmektedir. Partimiz demokrasiye bağlı olduğundan Anayasa değişikliği söz konusuyken millete gitmekte sakınca görmemiştir, görmeyecektir. Varlığını sadece millete borçlu olan Milliyetçi Hareket Partisi, emanetin sahibine gitmekten bugüne kadar asla kaçmamıştır. İşte, partimizin Cumhurbaşkanlığı makamının yetkilerini aşan fiilî uygulamaları dolayısıyla gündeme getirdiği Anayasa değişikliği görüşü, bir kısım medya ve siyasi çevrelerde suni olarak yaratılan olumsuz tepkilere bakarak değil, bütün bu gerçekler dikkate alınarak yorumlanmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisinin teklif ve görüşleri siyasi ön yargılardan uzak değerlendirilmelidir, sağduyu ve soğukkanlılıkla ele alınmalıdır, kör polemiklere ve cepheleşmelere kurban edilmemelidir. Bilinmelidir ki Milliyetçi Hareket Partisinin amacı bağcıyı dövmek ya da ihya etmek değil, üzüm yemek ve o üzümü millete de ikram etmektir. Öncelikle, Milliyetçi Hareket Partisinin çıkışının dayanak ve gerekçeleri iyi anlaşılmalı, bütün değerlendirmeler de bu çerçevede yapılmalıdır çünkü bu konuya aklıselimle yaklaşılması sadece ve sadece MHP'nin değil, bütün Türkiye'nin hayrına ve çıkarına olacaktır. O hâlde hiç kimse bunun aksini bize dayatmaya kalkmasın. Zira iktidarın bunu rafa kaldırdığına, Milliyetçi Hareket Partisinin durup dururken yeniden gündeme getirdiğine dair iddialar asla gerçeği yansıtmamaktadır.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan geçen yıl Meclisin açılışında yaptığı konuşmada başkanlık sisteminden vazgeçmediğini, Anayasa değişikliğinden bahisle açık bir şekilde ortaya koymuştur. Diğer taraftan, Başbakan Sayın Binali Yıldırım da parti kurultayında hedeflerinin başkanlık modelini hayata geçirmek olduğunun altını defalarca çizmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, esasen Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesine dair Anayasa değişikliğinin yapılması ve sonrasında Cumhurbaşkanı seçiminde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın aldığı yüksek orandaki oy, AKP'nin başkanlık modelini ısrarla savunmasına ve hayata geçirme çabasına zemin hazırlamıştır. Bu anlamda, yüzde 52 oy alan Sayın Erdoğan'ın sağladığı halk desteği, iktidarın bu yoldaki cesaretini artırmıştır. Bu durumda -demokrasilerde halk iradesinin üstünlüğü tartışılmayacağına göre- fiilî başkanlığının yolunun halk oylarıyla birlikte açıldığı artık kabul edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EDİP SEMİH YALÇIN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Bir dakika veriyorum, isterseniz tamamlayın.

EDİP SEMİH YALÇIN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum.

Bu kriz, 15 Temmuz sonrasında daha derinleştiği andan itibaren Milliyetçi Hareket Partisinin bu çıkışı söz konusu olmuştur. Türkiye'nin köşeye atılmış veya ihmal edilmiş bir meselesi değildir; sadece son, mevcut iktidar dönemi içerisinde de tartışılmış bir hadise değildir. Son yıllarda, özellikle merhum Özal'dan itibaren bugüne kadar değişik zamanda ama konjonktürel olarak gündeme getirilmek suretiyle kamuoyuna sunulmuş fakat yapılan tartışmalar sonrasında Meclise gelme kabiliyetini gösterememiştir. Bu konudaki değişikliğin temel sebebi, 15 Temmuzda hep birlikte yaşadığımız hadiselerdir. 15 Temmuz bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz ve sonrasındaki problemleri insanımız Türkiye Büyük Millet Meclisi marifetiyle veya kendi iradesiyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EDİP SEMİH YALÇIN (Devamla) - ...halledemediği takdirde bu ülkede daha büyük sıkıntıların çıkacağı noktasından hareketle böyle bir gelişmenin meydana geldiğini size izah etmeye çalıştım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)