Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 56 |
Tarih: | 12.01.2017 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle son bir buçuk iki yıldır, özellikle Türkiye'nin bazı bölgelerinde yapılan internet kesintilerinin araştırılması için bir komisyon kurulması için grubum adına söz almış bulunuyorum.
Evet, dediğim gibi, son süreçte, özellikle son iki yıllık süreçte, özellikle Türkiye'nin belli bölgelerinde belli dönemlerde internet kesintilerinin yaşandığını biliyoruz ve bu internet kesintilerinin maalesef belli olaylara özellikle denk geldiği bir süreçten geçiyoruz. Bunlar hangi olaylar oluyor? Size biraz kronolojik olarak geçmişten bugüne örnekleri sunabiliriz. Özellikle, bazı bölgelerde, abluka ya da sokağa çıkma yasaklarının olduğu bölgelerde internet kesintileri yapıldı ve bu internet kesintilerinde... Aslında, sadece internet kesintileri de değildi bunlar, bunların yanında telefon kesintileri de vardı. Bunu bire bir yaşamış biri olarak da söyleyeyim. Bu internet ve telefon kesintilerinde biz 112'ye bile ulaşamadık. İnsanlar hastaneye gitme ya da ambulansı çağırma olanağını bile elde edemedi. Uzun süre bu bölgelerde internet kesintileri devam etti.
Yine, özellikle, belediyelere kayyum atandığı süreçlerde -bunların arasında, 4 Eylülde ilk atanan kayyumların arasında Batman Belediyesi de vardı- bu kayyumların atandığı günlerde de özellikle internet kesildi. Batman'ı -dediğim gibi- örnek verdik, buradan devam edelim. Bir sabah uyandık, internet kesik, telefonlar geliyor, Batman'a kayyum atanmış. İktidar sürekli yaptıkları politikaların halk tarafından, toplum nezdinde kabul gördüğünü söylüyor. Mademki bu kabul var, mademki halk bu kadar politikalarınızı destekliyor niye bu internet kesintileri yapılıyor? Evet, bu internet kesintileriyle ilgili olarak hem şahsen milletvekilleri olarak hem de halktan bazı suç duyurularında bulunuldu.
Yine, bunun yanında, özellikle GSM operatörlerini aradığımızda bir teknik sıkıntının olduğuna, bunun iktidar tarafından alınan bir karar olmadığına dair bazı imalarda bulundular ama bu kadar tesadüfün de olmayacağını hepimiz biliyoruz. İktidar muhaliflere karşı bir plan, bir program uyguluyor, o anda bütün internetler, bütün telefonlar kesiliyor. Zaten, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra onlarca, hatta yüzlerce basın-yayın organı kapatıldı. Bu basın-yayın organları kapatıldığı için bu kritik durumlarda, toplumu en çok ilgilendiren bu konularda halkın tek haber alma alanı olan internette kesintiler yapıldı. Bu internet kesintileri iki açıdan hukuksuz ve gayrimeşrudur. Birincisi, bu toplumun haber alma hakkının, anayasal olarak güvence altına alınan anayasal hakkı olan haberleşme ve haber alma hakkının ihlalidir. İkincisi de, bu halk, bu insanlar bu operatörlerle -GSM operatörleri de olabilir, sabit internet hizmeti veren bazı kurum ve kuruluşlar da olabilir- bunlarla bir sözleşme yapıyor ama bu sözleşmenin karşılığında ücret ödemiş olmalarına rağmen, bu sözleşmenin karşılığında bedel ödemelerine rağmen bu hizmeti alamıyorlar ve yaptıkları hiçbir başvurunun sonucunda bir sonuç elde edemiyorlar.
Şimdi, arkadaşlar "İnterneti kestik, hiç kimsenin hiçbir şeyden haberi olmuyor." ya da "İnterneti kestik, kendi oluşturduğumuz trol ve troliçeler ordusuyla biz halkta başka bir algı oluşturacağız." diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü geçen haftalarda yaşadığımız, özellikle Suriye'de 2 askerin yakılmasıyla ilgili olarak görüntüler internete düştü ve hemen YouTube'a, Twitter'a ve diğer bütün sosyal medya hesaplarına ve internet hesaplarına erişim engellendi. Burada, siz, gerçekten, sonrasında halkın "Aa, gerçekten böyle bir olay olmamış." dediğini mi düşünüyorsunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Halkta şöyle bir algı oluşuyor: "Eğer iktidar, eğer Hükûmet interneti kestiyse, buna bir yayın yasağı getirdiyse bu olay yüzde 100, hatta yüzde 1 milyon gerçektir." Çünkü sizin yaptığınız açıklamaların halkta bir inandırıcılığı kalmamış. Dediğim gibi, mademki çok iyi işler yapıyorsunuz bırakın insanlar bu internet üzerinden kendi düşüncelerini ifade etsinler. Başka hiçbir alan bırakılmadı yani yüzlerce televizyon kanalı kapatıldı, sadece sizin politikalarınızı yansıtan, sadece sizin politikalarınızla halkta başka bir algı yaratan basın-yayın organlarından, havuz medyasından başka hiçbir basın-yayın organı kalmadı ve bu basın-yayın organlarının haberlerini de biz biliyoruz, sürekli muhalifleri hedef gösteren, sürekli halkta algı yönetimi yapan bir tarz ve üslup geliştiriyorlar.
Yine, bakın şöyle bir örnek verelim onların uyguladıkları algı üzerine: Bir haber kanalı doların yükselişini vermeye cesaret edemiyor, şöyle veriyor: "Çeyrek dolar 88 kuruş." "Çeyrek dolar" diye bir tanım yok. Bu sadece şöyle bir algı yaratıyor: Aslında dolar yükselmiyor ya da dolar aslında olduğu yerde duruyor. Bu algı yönetimleriyle siz gerçekten bu iktidarınızı daha fazla yönetebileceğinizi zannediyorsanız bence kesinlikle yanılıyorsunuz çünkü dediğim gibi, halk şunu çok net olarak biliyor: Siz ne söylerseniz gerçek tam tersidir. Bu net olarak görünüyor.
Bu politikalarınız, bu medya üzerinden, sosyal medya üzerinden yaptığınız algılar hiç denenmemiş yöntemler de değil, tarihten biliyoruz biz bunu. Nereden biliyoruz? Hitler'den biliyoruz. Hitler'in Propaganda Bakanlığının düstur edindiği şey şuydu: "Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk yaratayım, bir toplum yaratayım." İşte, siz de tam da bu noktadan bilinçsiz bir toplum yaratma çabası içerisindesiniz. Ama teknolojinin bu kadar ilerlediği, halkın gerçekten gerçekleri öğrenmek için çaba sarf ettiği bir süreçte başarıya ulaşamadığınız da çok net ortada.
Yine, şunu söylemek gerekiyor ki özellikle son süreçte sosyal medya üzerinden muhalif grupların ya da muhalif kesimlerin ya da bizlerin yaptığı açıklamalar üzerinden operasyonlar yapıldı, "terör örgütünü övme" gibi bazı bahanelerle ya da suç vasıfları, suç ithamlarıyla insanlar gözaltına alındı.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanı bir başka terör tanımı da eklemiş oldu bütün bu terör tanımlarınızın içerisine, doları olan da artık "terörist" kategorisine girdi. Şöyle diyor Sayın Cumhurbaşkanı: "Elinde silah olan da elinde dolar olan da teröristtir." Böyle bir tanım olabilir mi?
Bakın, arkadaşlar, size bir film izlemenizi öneriyorum, "Kâğıt" filmi. Ama o filmin şöyle bir bölümü vardır, "Kanunsuz Düzen" diye bir bölümü var, özellikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Çünkü şöyle diyor: "Diyelim ki, bir sabah kalktınız ve kahvaltıda zeytin yemek yasak." İşte biz böyle bir süreçten geçiyoruz arkadaşlar. Her an her şeyin yasaklanabileceği, her an her şeyin, o sizin çok geniş olarak tanımladığınız -tırnak içerisinde söylüyorum- o terör tanımı içerisine koyabileceğiniz bir süreçten geçiyoruz ve bu, hiçbir uluslararası sözleşme, hiçbir insan hakları da kabul edilmeden uygulanan bir hâl hâline geldi.
Ben, en son bir hikâye anlatarak bitireceğim. Aslında Türkiye'yi çok net olarak ifade eden bir hikâye olduğu için bence hepiniz üzerinde düşünmelisiniz: Dönemin birinde bir krallıkta bir büyücü o krallığı çökertmek için oradaki bütün halkın kuyularına insanları delirten bir iksir atmış ve bu iksirin sonucunda bütün halk en nihayetinde onu içtikten sonra delirmiş. Bir tek delirmeyen kesim varmış, onlar da kraliyet ailesi ve çevresi, onların başka bir kuyusu olduğu için delirmemişler. Sonrasında kral şunu düşünmüş, bir bakmış ki ülkede hiç kimse onu dinlemiyor, bir bakmış ki muhafızları ya da kendi altında çalışan hiç kimse onun emirlerini yerine getirmiyor ve kendisine çözüm olarak da şunu bulmuş: O kendi kuyusuna da o delilik iksirinden koyup kendisi de delirmiş. İşte böyle mutlu, mesut krallığını yönetir olmuş. İşte sizin de yaptığınız aslında tam da bu. Kendiniz o iksirden içtiğiniz için bütün topluma o delilik iksirinden içirip mutlu, mesut yaşamayı planlıyorsunuz. Tam da her defasında çıkıp söylediğiniz gibi, "İtaat edin, rahat edin." diyorsunuz. Ama, dediğim gibi arkadaşlar, başaramadığınız 7 Hazirandan sonraki 1 Kasım seçiminde de belli oldu, bu, bugün getirmeye çalıştığınız referandumun sonucundan da belli olacak. Bizler bu delilik iksirinden içmedik, o delilik iksirinden halkın da içmemesi için her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz.
Ve dediğim gibi, bu kadar internet kesintileri ve hukuksuzluk varken bu Meclis çatısı altında en kısa zamanda bir araştırma komisyonu kurulması gerekiyor, en azından kendinizi bu ithamdan temizlemeniz için bir yol ve yöntemdir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)